G.Saray derbisinden sonra dün akşam Kadıköy'e gelen misa?r Beşiktaş'tı. Ve Beşiktaş, G.Saray gibi olmasa da 11 yıldır Sarı-Lacivertliler'i yenemiyordu. Maç öncesi futbolcu, antrenör, hakem bazında birçok istatistik yazılıp çizildi. Ancak hiç kimse arıların nasıl bal yapacağından bahsetmedi. Çevrede ne kadar çiçek olursa olsun eğer arılar bu alan içerisinde balı yapacak olgunluğa ve neticeye gidemiyorsa kovanı aldığınızda içerisinde balı göremezsiniz.
Dün akşam da Galatasaray derbisinden pek farkı yoktu, Fenerbahçe açısından Beşiktaş derbisinin. İki takımın da kaleyi tutan bir tek şutunu hatırlamıyorum. Hakem Hüseyin Göçek oyunun başında sarı kart olmayan bir pozisyonda Kjaer’e bu kartı gösterdi. Hemen sonrasında Hasan Ali’nin eski takım arkadaşı Gökhan’a arkadan kafaya yaptığı faulü sarı kartla cezalandırmaması ilk yarının hakem açısından eleştirilecek kararlarıydı.
Dakikalar 20’yi gösterirken Fenerbahçe rakibine 7 faul yapmış, Beşiktaş ise bu konuda sıfır çekmişti. Bu ne demekti derseniz ilk yarı boyunca ev sahibi rakibine karşı büyük üstünlük kurup, Beşiktaş’ın kendi sahasında pres yaparak üzerine gelmesini önleme taktiğinin en güzel örneğiydi.
Ancak 31. dakikada Atiba’nın büyük hatası ve Skrtel’e yapmış olduğu asisti bir stoper futbolcu olarak Liverpoollu sol ayağıyla vole vurmuş ama maalesef top kale yerine kuşlara gitmişti.
Fenerbahçe’de duran topları, Van Persie’nin kullanmasını bir türlü anlayamadım. Sanki takımda bu topları kullanacak futbolcu yokmuşçasına, takımın golcüsü ceza sahasında neticeyi değiştirecek adam olarak görünmesi gerekirken, biz onu topu kullanan adam olarak seyrettik. Bunun nedenini Advocaat’a sormak gerekir.
İlk yarı boyunca dediğim gibi kaleyi tutan bir tek şutun olmadığı bu derbide Fenerbahçe’nin karambolden bir iki cılız pozisyonu olması dışında futbol adına derbiye yakışacak bir görüntü yoktu. Aynı ?lmi ikinci yarıda da seyrettik. Fenerbahçe’nin baskısı devam etti ama ne enteresan ki kaleyi tutan yine bir şut yoktu. Türkiye’nin en iyi iki takımının mücadelesi hayal kırıklığı yarattı. Maalesef ülkenin futbol kalitesinin bu düzeyde olduğunu da herkese gösterdi.
Bu arada Gökhan Gönül’e yapılanları da doğru bulmuyorum. 9 sene formasını giydiği takım tarafından daha saygılı karşılanmayı hak ediyordu.