Olay, kayıtlara "trafik kazası" olarak geçti. Yunan makamları, bu şüpheli olayı hiç araştırmadı. Dosya apar topar kapatıldı ve Yunanistan açısından çok önemli bir problem giderilmiş oldu!
Üstelik gerekli mesaj da verilmiş, anlayan anlamıştı. Çünkü, olayın gerçekleştiği tarih 24 Temmuz 1995'ti. Tam da Lozan Barış Antlaşması'nın 73. Yıldönümüne denk geliyordu!
Batı Trakya Türklerinin liderlerinden Sadık Ahmet'in ölümünden bahsediyorum. Bugün orada yaşayan soydaşlarımızdan kime sorsanız, "Bu bir kaza değildi, suikasttı" der.
Yaşadım o günleri. Pek çok isimle konuşup araştırdım. O yüzden ben de aynı kanaatteyim: Yunan resmi makamları tarafından delilleri yok edilmiş, üzeri örtülmüş bir cinayet!
Balkan Türkleri ve Türk Dünyası'nın sembol isimlerinden biri olan Sadık Ahmet yaşasaydı, önümüzdeki cuma günü 75 yaşında olacaktı. Türkiye unutmadı O'nu. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı tarafından bir kitap hazırlandı. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Konferans Salonu'nda bir anma toplantısı düzenlenecek.
Bu bir ilk, gerisi de gelecek. Çünkü dün O'nun mücadelesini verdiği Batı Trakya Türklerinin sorunları dipdiri duruyor. Bir AB üyesi olan Yunanistan'da en temel insan hakları ayaklar altında.
İnanılır gibi değil, ama Sadık Ahmet, Türk azınlığın sorunlarını dile getiren bir imza kampanyası başlattığı için 30 ay hapse mahkûm edildi. Yetmedi, Batı Trakya'da yaşayan soydaşlarımızdan bahsederken "Türk" ifadesini kullandığı için 1990'da hapse atıldı. Cezaevine girerken de şöyle haykırdı:
"Sadece Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, bunu tekrarlıyorum. Türk'üm ve öyle kalacağım."
Üstelik bir AB üyesi olan Yunanistan'da "Türk" kelimesini kullanmak bugün de suç. Yıllar önce İskeçe'de "Türk azınlıktan" bahsettiğim için Yunan gazeteciler saldırdı üzerime. "Onlar Türk değil, Lozan'a göre Müslüman azınlık" diye!
Lozan Antlaşması, Yunanistan'da işlerine geldiğinde sarılacak bir can simidi, işlerine gelmezse ayaklar altına alınacak bir kağıt parçasından ibarettir. O yüzden yıllar içinde azınlık okullarını birer birer yok ettiler. Adında "Türk" kelimesi bulunan bütün dernekleri kapattılar. Türlü oyunlar sergileyerek, soydaşlarımızın sahip olduğu ekilebilir arazileri yüzde 85'ten yüzde 25'e kadar düşürdüler. En önemlisi de soydaşlarımızın seçtikleri müftüleri kabul etmeyip, yerlerine "müftü" sıfatlı kendi adamlarını atadılar.
Sadık Ahmet gibi isimler "bağımsız" olarak seçilip Parlamento'ya girmesin diye, siyasi partilere yüzde 3'lük ülke barajı getirdiler. Bağımsız adayları siyasi partilerle aynı kategoriye soktular.
Bütün bunları yaparken de AİHM'in soydaşlarımız lehine verdiği kararları uygulamayıp, paspas gibi çiğnediler.
Yunanistan dün ne ise bugün de aynı. Batı Trakya'da baskı ve zulüm devam ediyor...
İşte o yüzden YTB'nin, Sadık Ahmet'in doğumunun 75. Yıldönümünde gerçekleştireceği anma toplantısı ve bunun Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılması önemli.
Yunanistan'a "yeter bu zulüm" mesajını veriyor ve soydaşlarımızın arkasında olduğumuzu gösteriyoruz.