Hırsız eve girmiş. Ortalığı dağıtmış, yangın yerine çevirmiş. Çalmış çırpmış, almış götürmüş. Üstelik, arkasında önemli deliller ve ayak izleri bırakmış. O izler takip edilse yakalanacak; kim olduğu ortaya çıkacak.
Ama ailenin bazı fertleri bunu yapmıyor. Hırsızın peşine düşmüyor. Karakola gidip şikâyetçi olmuyor. Delilleri yetkililere verip, “işte bunlar” demiyor. Hakkını ve hukukunu aramıyor. Çalınanları almaya çalışmıyor.
Ya ne oluyor? Hepsi birbirini suçluyor:
Biri “Sen o sırada neden evde değildin” deyip diğerine yükleniyor. Öteki “Kapıda daha sağlam kilit olsaydı bunlar başımıza gelmezdi” diye kardeşine bağırıyor. Bir başkası da olayı bahane ederek, daha önce farklı bir sebepten kızdığına “suçlu” muamelesi yapıyor. Hatta evdekilerden “Bitti gitti, artık yapacak bir şey yok” diyenler bile çıkıyor.
Tıpkı, 31 Mart seçimlerinin ardından ortaya çıkan şaibelerle hiç ilgilenmeyenlerin, gelişmeleri karnında biriktirdiği şişi indirmek için fırsat olarak görenlerin yaptığı gibi!
***
Adına “kaydırma” denilen birleştirme tutanaklarındaki oy hırsızlıkları ortaya çıkıyor. Bazı sandıklarda yüz küsur oyun “sıfır” yazıldığı belgeleniyor…
Adam, “Engelleselerdi, yazdırmasalardı kardeşim” diyor!
Seçmenin kullandığı binlerce oyun sandık oyunları ile “geçersiz” sayıldığı görülüyor. Saydıkça, çıkıyor, saydıkça sayı büyüyor…
Karşınızdakinden “Peki sandık başındaki müşahitler uyuyorlar mıymış?” yorumu geliyor!
Seçim kurullarında ortaya çıkan bilgisayar oyunları tespit ediliyor. Çeşitli ahlaksızlıklarla ilgili bilgiler ortalığa dökülüyor…
“Hani sistem çok güvenliydi?” gibi bir soruyla karşılaşıyorsunuz!
Boş arsalarda hayali binalar yükseliyor. Gerçekte üç katlı olan binanın beşinci, altıncı katlarında insanlar yaşıyormuş gibi yapılan kayıtlar beliriyor. On binlerce insanın buralarda “seçmen” gibi kaydedildiği rezaleti patlıyor…
Birileri kılını bile kıpırdatmıyor. Ağzından “İtiraz zamanı neredeydiniz, niye bunları dile getirmediniz?” ifadeleri dökülüyor!
Bahçedeki kümeste yer alan tavukların, evin altındaki ahırda bulunan ineklerin seçmen olarak yazıldığını görse, “İşte hayvan sevgisi budur” diye alkışlayacak bir zihniyetle karşı karşıyayız!
Sağlıklı bir durum değil bu!..
***
İçlerinde hırsız kovalayanlara “Ne koşuyorsun kardeşim” diyenler bile var. Yetmiyor, hakkı ve hukuku savunanları “germeyelim ülkeyi” sözleriyle suçlayanlara bile rastlıyorsunuz. CHP’lilerin ve HDP’lilerin bağırıp çağırmalarını, ortaya koydukları direnci anlıyorum da!.. Bunlara ne oluyor? Neden ve niçin algı operasyonlarının peşine takılıyorlar? Hangi amaçla kirliliğe katkı yapıyorlar?
Çünkü, bir hukuk devletinde söylenmemesi gereken sözleri söylüyor, takınılmaması gereken tavırları takınıyorlar! Hırsızı perdelemek için sıra sıra dizilen yığınların arasına katılıp, kargaşaya yardımcı oluyorlar!
Bir sıkıntıları var, ama ne?
Öyle görünüyor ki karınları hayli şişmiş. İçini alabildiğine doldurmuşlar. Fırsatını buldular ve Suret-i Hak’tan görünerek, onları birer birer çıkarıyorlar ortaya.
Başka izahı yok bunun!