Bize çok kızıyorlar, çok. Karşımıza geçip, “insan haklarından” bahsediyorlar. Hep “demokrasi dersi” vermeye kalkıyorlar. Sürekli olarak OHAL şartlarını önümüze koyuyorlar. Homurdanıp duruyorlar:
-OHAL uygulamalarına hemen son verin. Terörle mücadele yasalarınızı değiştirin. Bu şekilde AB’ye gidemezsiniz.
Oysa, bizde neyi eleştiriyorlarsa, çok daha fazlasını kendileri yapıyorlar. Türkiye’nin “kabahatleri” olarak önümüzde koyduklarını, kendilerine “hak” olarak görüyorlar. Bir garip ve anlaşılmaz tutum içindeler.
Örnek mi istiyorsunuz?..
Fransa’da birkaç gün önce çarpıcı bir örnek yaşandı. Boyun Eğmeyen Fransa Partisi üyesi Stephane Paussier isimli bir politikacı “terörü övme” suçundan cezalandırıldı. Bir yılı aşkın hapse mahkûm edildi.
Ne mi yaptı?
Bir rehine operasyonunda hayatını kaybeden jandarma eriyle ilgili olarak sosyal medyada “Macron’un bir seçmeni daha azaldı” ifadesini kullandı. Bu yüzden bir yılı aşkın hapis cezasının yanı sıra yedi yıl boyunca bütün seçilme ve temsil haklarından mahrum edildi.
Oysa, çok da net olmayan muğlak bir ifade bu!
Fransız adaleti, buna rağmen affetmedi. Cezayı yapıştırdı. Ülkede de verilen bu cezayı eleştiren çıkmadı.
Şimdi dönelim Türkiye’ye…
Paussier’in yazdıklarında bir şey yok ki! Bizdekilerin yanında devede kulak kalır. Bizde neler yapılıyor, neler söyleniyor neler! Terör örgütleri açık bir dille övülüp yüceltiliyor. Onlara destek mesajları ortalıkta dolaşıyor. Yapılan “sokaklara dökülün” çağrılarının ardından onlarca insan hayatını kaybediyor. 16-17 yaşındaki çocuklar, işkence yapılarak öldürülüyor.
Eğer biz de Fransızlar gibi davranmaya kalksak, terör destekçilerine karşı onların uyguladığı hukuk kurallarını uygulasak…
Demek ki, Selahattin Demirtaş ya da diğerlerine defalarca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermemiz gerekecek!
Ama Türkiye söz konusu olduğunda ibre tersine dönüyor. Bırakın terör destekçilerinin cezalandırılmasını, bunlar bizzat teröristleri cezalandırmamıza dahi tahammül edemeyip karşı çıkıyor.
“Çifte standart” ifadesiyle izah edilemeyecek kadar garip ve anlaşılmaz bir tutum bu. Tam bir ayrımcılar, düşmanlık ve ahlaksızlık!
***
Fransızlar böyle de diğerleri farklı mı?..
Mesela terörle mücadele konusunda bize en çok ayar vermeye çalışan Almanların tutumu da değişik değil.
Güney Almanya’nın Bavyera Eyaleti bir yasa tasarısı hazırlamış. Polislere çok geniş yetkiler veriyor. Artık polis orada yargı kararı olmadan şüpheli gördüğü herkesin telefonlarını dinleyebilecek. Hatta daha da ileri gidip herkesin ter türlü postalarını takip edebilecek. Bavyera, tam bir polis devleti gibi hareket edecek.
Demokrasi ve insan haklarından dem vurup, her fırsatta “kaldırın” dedikleri bizdeki OHAL uygulamalarında bile yok böyle bir düzenleme. Bizdeki OHAL’i eleştirip, kendileri çok daha ileri gidebiliyorlar.
Belli ki bize farklı bakıyorlar. Bizim insan gibi yaşamamızı arzu etmiyorlar.
Kendilerini teröre karşı korumak için her türlü tedbiri alırken, bizim terör altında inim inim inlememizi istiyorlar.
Var mı bunun başka bir izahı?
Yok, aksi halde PKK denilen kanlı terör örgütünün kendi ülkelerinde elini kolunu sallayarak gezmesine izin vermezlerdi. Her fırsatta onların sırtlarını sıvazlamazlardı.
***
Bunlardaki ahlaki zafiyet ve Türkiye’ye olan şaşı bakış, birkaç gün önce Varna’da yapılan AB Zirvesi’nde de kendini gösterdi.
El ele verdiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yargıya baskı yapıp, sınır ihlalinde bulunan iki Yunan askerinin iadesini sağlamasını istediler.
Ama Atina’ya 15 Temmuz’da uçaklarla Türk Milleti’nin üzerine bomba yağdırdıktan sonra Yunanistan’a kaçan hain darbecilerin Türkiye’ye neden iade edilmediğiyle ilgili tek bir laf etmediler.
Çünkü onlar Türkiye’de darbe yapmaya teşebbüs ettiler! Avrupalıları değil, bizim insanlarımızı öldürdüler.
Her zaman sergiledikleri gibi Türkiye söz konusu olduğunda demokrasi, insan hakları ve terörle mücadele gibi bütün değerleri ayaklarının altına aldılar.
Sıktılar artık, gerçekten sıktılar! Cumhurbaşkanı Erdoğan zaman zaman bunlara karşı o çıkışları boşuna yapmıyor, o ifadeleri durup dururken kullanmıyor. Bazıları eleştiriyor ama bence az bile söylüyor.