Önceki gece cep telefonuma bir görüntü geldi. Mersin'de kahvehane ortamında çekilmiş. İzledim, dehşet verici...
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer oturmuş, vatandaşın sıkıntılarını, taleplerini ve tavsiyelerini dinliyor. Bir vatandaş da heyecanla Belediye Başkanı'na derdini anlatmaya çalışıyor.
Vahap Bey, kendi meşguliyetine dalmış olan vatandaşlardan rahatsız oluyor ki, hemen müdahalede bulunuyor. Kullandığı ifadeler son derece ilginç, halka tepeden bakan bir tavır dolu...
Önce elini kaldırıyor, "Sessiz olun, sessiz olun" diyor.
Okey oynayanların da "biraz saygılı olmasını ve ara vermesini" istiyor.
Ve dudaklarından şu ifadeler dökülüyor:
"Buraya kadar geldi belediye başkanı. Herkes haddini, hududunu bilsin. Okey oynayanlar da dursun."
Öyle ya, bir belediye başkanı Çay Mahallesi'nde halkın ayağına kadar gitmiş. Zaman ayırmış, lütufta bulunmuş. Çok önemli ve büyük bir iş yapmış. Vatandaşın ne haddine kendisinin söylediklerine kulak tıkamak!
Olacak iş değil.
İşte Vahap Bey meseleye böyle bakıyor. Koskoca Belediye Başkanı orada ve kim hangi hakla kendisini dinlemeyebilir? Nasıl gürültü yapabilir? O yüzden sert tepki gösteriyor.
Sonra kaldırdığı elini aşağı indirerek, karşısındaki vatandaşa "Devam et sen" talimatını veriyor.
Tavrı, tarzı ve ağzından çıkan ifadeler, hem karşısındaki vatandaşa, hem de çevredeki insanlara nasıl baktığını gösteriyor. Üsttenci, dayatmacı ve bir siyasetçiye yakışmayacak cinsten!
Ne demek, buraya kadar geldi Belediye Başkanı? Nereye gidecekti? Bir belediye başkanının işi halkı dinlemek, onunla hemhal olmak, halkın taleplerini alıp, karşı karşıya kaldığı sorunları çözmek değil mi?
Ama Vahap Bey bu davranışını bir lütuf olarak görüyor ki, bu tür ifadeler kullanıyor ve bu tavrı gösteriyor!
hhh
İşin en ilginç tarafı, Vahap Bey, Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkanı. CHP sözcüleri de sürekli olarak "halkın partisi" olduklarına vurgu yapıyorlar.
Peki bu ne?
"Belediye başkanı buraya kadar geldi, susun, herkes haddini bilsin" ifadeleri ne anlama geliyor?
Maalesef bu tavır, pek çok yerde karşımıza çıkıyor. Vatandaştan oy alıp seçilene kadar "halkçı" nutuklar atılıyor, ondan sonra da verilen sözlerin tamamı unutuluyor. Geniş halk kitleleri sadece sandıkta oy verirken önemli! Zaman içinde gerçek kimlikler ortaya çıkıyor.
Üstelik Vahap Bey'in sergilediği bu tavır, tekil bir örnek değil. Siyasette de çevremizde de çok var. Her gün bir yenisi ile karşı karşıya kalıyoruz. Hep aynı manzara: Önce halktan oy alıp bir makam elde ediliyor. Sonra de o makam kullanılarak, halka tepeden bakan bir yaklaşım sergileniyor.
Halkın da suçu yok burada...
O, vaatlere ve seçim öncesi sergilenen tavırlara bakıyor, oyunu ona göre kullanıyor. Seçim sonrası ise, vaatler unutuluyor ve tavırlar değişiyorsa halk ne yapsın? Adaylar kavun değil ki dibini koklayıp karar versin! Doğal olarak gereğini yapmak için bir sonraki seçimi bekliyor.
Görüyoruz örneklerini. Kibir abideleri çok fazla ayakta kalamıyorlar. Sandıkta gereken yapılıyor. Ama koca bir dönem işte bu tür görüntülerle geçip gidiyor...