Beyinleri adeta “karşıyız karşı, her şeye karşı” anlayışı ile şekillenmiş. Ne yaparsanız yapın, sonuç değişmiyor. Hangi adımı atarsanız atın, vandallık, barbarlık, kan, kin, barut ve ateş olarak cevap geliyor.
Çünkü bunalımdan, kinden ve kandan besleniyorlar…
Halkın sıkıntıları ve acıları üzerinden siyaset yapıyorlar.
Tarım Bakanı Mehdi Eker’in, dün Posta Gazetesi’nde yayınlanan tespitleri son derece önemli. Bakın, 6-7 Ekim saldırıları ile ilgili olarak neler söylüyor:
“Sokaktaki insan değildi bunlar. Özel görevli olarak sahneye çıktılar. Bir hak arama ve demokratik tepki koyma anlayışı yok. Ambulansı bir insan niye hedef alır? Savaşta bile olmaz bu.”
Aynen öyle…
Siz elinizi uzatıyorsunuz, bunlar taş ve silahla cevap veriyor.
* * *
Türkiye barış için adımlar atıyor. Kan ve gözyaşının sona ermesi için çareler arıyor. PKK, Kandil’den “olmaz” diyor:
-Vurun, kırın, mahalleleri ele geçirin…
Peki PKK ne istiyor.
Mehdi Eker’in bu konuda da çarpıcı tespitleri var:
“Örgüt fırsatçılık peşinde. Karışıklıktan nemalanmak istiyor, süreci zehirliyor, savaştan besleniyor. Bazı PKK unsurları, Türkiye’nin karışmasını isteyen çevrelerin taşeronu olarak hareket ediyor. Dağın güdümünde Gençlik Yapılanması diye bilinen bir örgüt var. Halkı sürekli eyleme çağırıyorlar. Barış olursa PKK’ya alan kalmayacak. Ölü dokudan beslenenler var. Sefaletin artmasından rant elde ediyorlar. O yüzden iş makinesi yakıyorlar. Yatırım gelmesin istiyor.”
Eker’in bu sözlerine kim hayır diyebilir?
Bunları biz dile getirdiğimizde yaptıkları belli: On parmaklarında on kara “Irkçı, faşist, yalaka, Kürt düşmanı” gibi klişeleşmiş sözlerle saldırıya geçiyorlar.
Ama bunları söyleyen Kürt kökenli ve bu özelliğini de her fırsatta dile getiren Mehdi Eker! Ona ne diyecekler?
* * *
Süreçte HDP’nin takındığı tavra gelince…
Eker’in onlara da bir çift sözü var:
“Selahattin Demirtaş, bu son olayda beni hayal kırıklığına uğrattı. Halkı sükûnete çağırmaları ve tepkileri meşru biçimde ortaya koymaları gerekirdi.”
Hep birlikte yaşadık, tam tersi oldu. 6-7 Ekim olaylarında pek çok vatandaşımızın hayatını kaybetmesinde, HDP’nin yaptığı açıklamaların da payı var. Son günlerde ortaya çıkan tartışmalar da gösteriyor ki, kendi içlerinde de böyle düşünenler az değil.
Şimdi gelelim Abdullah Öcalan’ın durumuna…
Mehdi Eker, “Topluma verdiği mesajlar olumlu. Meselenin müzakereyle çözülmesi gerektiği yönündeki ifadelerini kastediyorum. Ancak güven verip vermediği ürettiği sonuç üzerinden değerlendirilir” diyor.
Evet bunları söylüyor Mehdi Eker. Üstelik Eker örnekler içinden sadece bir örnek.
Kürt kökenli ve bölgede yaşayan pek çok isim de O’nun gibi düşünüyor. Hatta son yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Eker’den çok daha ağır eleştiriler yapanlar da var.
* * *
Şimdi yaşanan tartışmalara bakıyorum da, belli bir grup durup durup hep aynı sözleri tekrarlıyor:
-Kürtler, Kürtlerin hakları, Kürt kazanımları…
Ne ilgisi varsa?
İş makineleri yakarak, bölge insanını açlık ve sefalete mahkûm etmek midir Kürt hakları?
Yoksa, sırf kendileri gibi düşünmüyor diye yoksullara kurban eti dağıtan Kürt çocuklarının başlarını taşla ezmek midir?
Ya da Kobani’deki IŞİD zulmünden kaçan yüz binlere kucak açan Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik kuvvetlerine taşlarla saldırmak mı?
Bu örnekleri çoğaltmak ve Bakan Eker’in söylediği gibi ambulanslara saldırı gibi eylemleri eklemek mümkün.
Diyorum ki, acaba bu ülke insanlarını kör, aptal, sersem mi sanıyorlar bunlar?