"Kim?" diyorsunuz, merak ettiniz değil mi? Lafı evirip çevirmeden, uzatmadan ismini vereyim: PKK baronu Murat Karayılan.
Hani o sosyal medyada profiline bozkurt koyan, "turancı" yazan, Atatürk'ün adını dilinden düşünmeyen, Erdoğan-Barzani fotoğrafları paylaşıp, "megri megri" sözlerini tekerleme gibi tekrarlayan bazı tipler var ya!.. Sürekli "Erdoğan'ın PKK'yı rahatlattığı" tezini ortaya atıyorlar ya!.. Söylediklerinden bu çıkıyor: Murat Karayılan, Tayyip Erdoğan'ın ajanı!
Çünkü, ne diyorlarsa çürüttü. Bütün söylemlerini açığa düşürdü. Hatta hepsini birden rezil-rüsva etti. Bu müsilaj misali çevreyi kirleten tiplere "hadi oradan" dercesine, "Yandık, bittik, kül olduk" diye feryat ederek cevap verdi.
Karayılan, kötü sıkıştırdı hepsini. Tek çareleri var, "Murat Karayılan da Erdoğan'ın adamı çıktı. O'nu rahatlatacak açıklamalar yapıyor. Erdoğan'a hizmet ediyor" deyip, aradan sıyrılmak!
Karayılan, neler mi söylüyor?..
"Türk Devleti, artık operasyonlarını insan gücüne dayalı olarak değil, tamamen teknik üzerinden yürütüyor. Teknikleri, istihbaratları çok güçlü. Bunu kabul etmeliyiz" diyor.
Sonra, yine Türk Ordusu'ndan bahsederek, "Bu bombalar ve yoğun teknik karşısında, 24 saat bile kimse dayanamaz" ifadesini kullanıyor.
İşte, o ordunun Başkomutanı da, bazılarının "Osman Öcalan'ı TRT'ye çıkarttı" diye sistemli olarak kendisine saldırdıkları Recep Tayyip Erdoğan!
Söyledikleri ile yaşanan gerçeklilik büyük çelişki içeriyor. Özür dilemek, "hata ettik" demek, Erdoğan düşmanlığına son vermek gibi erdemli bir davranış sergileyemeyeceklerine göre...
Önlerinde tek manevra alanı bulunuyor. "Karayılan Erdoğan'ın ajanı çıktı" deyip, aradan sıyrılmak!
Biraz abartılı da olsa, Karayılan'ın bir başka ifadesi daha var: "Şu anda yüzlerce arkadaşımız, Metina, Avaşin ve Zap'ta, TSK güçleri ile yüz yüze çatışma içindeler" diyor.
"Kaçıyoruz, saklanıyoruz, çaresiziz" demesi beklenemez elbette. O yüzden bu söyledikleri son derece normal. Ben, bu ifadedeki, "TSK ile yüz yüze çatışma içindeyiz" ifadesine dikkat çekmek istiyorum. Göğüs göğüse çatıştıklarını söylediği Mehmetçik, bizim çocuklarımız, evlatlarımız.
Buna destek veren, PKK'ılar için "onlar bizim tabanımızdır" diyen bir siyasi yapı bulunuyor ülkemizde. İlaveten, o siyasi yapıyı yıkayıp yağlayan, birlikte yol yürüyen, ileride ittifak yapmak için yollar arayan bir de muhalefetimiz var.
Ne farkı var bunların birbirlerinden?
Biri saldırıyor. Diğeri siyasi uzantılarını yıkayıp yağlıyor; toz kondurmuyor. Bir başka güruh da "megri megri" söylemleri ile göz bağcılık yapıp, sahte algılar oluşturmaya çalışıyor.
Hastalık derecesinde, sınırsız ve tarifi mümkün olmayan bir Erdoğan düşmanlığı var içlerinde...
O yüzden sağa-sola savrulup duruyorlar. Bu ülkeye karşı girişilen bir işgal girişimi olan 15 Temmuz'a "tiyatro" diyen kafalardan her şey beklenir. Kimse, "o kadarı da olmaz" demesin. Olur, kirletmenin sınırı yok çünkü!
Bunlar "Erdoğan, Karayılan'ı da kontrolüne almış, dilediği gibi konuşturuyor" bile derler.
Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır!