Beklenen an geldi, biz de gittik. Altılı Masa'nın, nasıl bir Türkiye inşa etmek istediğine dair 240 sayfalık Ortak Politikalar Mutabakat Metni açıklandı.
Altı genel başkanın katılımı ile yapılan toplantı, hayli kalabalıktı. 3 bin 107 kişilik oturma kapasitesine sahip Ankara Congresium'daki toplantıya, yaklaşık 3 bin 500-4 bin kişinin katıldığını söyleyebiliriz.
Kalabalıktı, ama heyecan yoktu. Zaten heyecan verecek bir şey de olmadı. "Kim" sorusunun cevap bulmadığı, henüz adayın bile olmadığı bir toplantı için de bu doğaldı. Üstelik özenle hazırlanması gereken tanıtım amaçlı sinevizyon gösterisi çok kötüydü. Arkadan kovalayan varmışçasına yapılan seslendirmeye, çift ses bindirilmesi, verilen mesajları da anlaşılmaz kıldı. Sunucunun zaman zaman kalabalığı ateşleyici vurgulamaları olmasa, toplantı iyice vasat bir hale gelecekti.
Bir nevi hükümet programı olan metni, masa ortakları paylaşarak okudular. İlk konuşmacı, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'tı...
Mutat olduğu üzere Parlamenter Sistem vurgusu yaptı. Çoğu anayasa değişikliği gerektiren bir dizi söz verdi. Bu arada masanın dışından desteğini bekledikleri HDP'ye de selam gönderip, mavi boncuk dağıttı. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki baskısını kaldırmaktan söz edip, "Seçimle gelen seçimle gidecek" dedi.
Vaat çoktu...
Ancak, anayasa değişikliği gerektiren bu düzenlemeleri yapacak çoğunluğu nasıl elde edeceklerine ve elde edemezlerse ne yapacaklarına yönelik herhangi bir açıklama yoktu.
Mutabakat metnine baktım...
İçinde yok yoktu. 163. sayfada "Hayvan haklarına anayasal düzenleme getirileceğinden" bile bahsediliyordu.
Mesela, Cumhurbaşkanlığına bağlı bütün kurulların kaldırılacağı, Cumhurbaşkanının 7 yıllığına ve bir defaya mahsus seçileceği, Başbakanlığın yeniden getirileceği, HSK'nın kaldırılacağı gibi pek çok vaat yer alıyordu...
Bunların her biri için yeni anayasa maddesi lazım. Nasıl olacak bu? Anayasa nasıl değiştirilecek? O çoğunluk nasıl bulunacak?
Şu an için imkânsız gibi bir şey!
O yüzden, aklıma CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in "Yeni sisteme göre iktidar olabilmek için Genel Başkanımızı Cumhurbaşkanlığına taşımamız gerekiyor" sözleri geldi.
Yapılan toplantı ve açıklanan mutabakat metni bir yana, yaşanan gerçeklilik bu. "Cek, cak" çok, ama mevcut durumda sonuca gidecek bir yol yok.
Mesela Dış Politika Başlığı, yuvarlak sözlerle dolu. Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi "180 derece değiştireceğiz" türünden bir vaat yer almıyor.
Göçmen politikasında yeni bir şey yok. Tam tersine, bugün tehdit edilen "Türk İş İnsanlarının Suriye'nin yeniden imarında yer almalarını ve Suriye'ye yönelik yatırımlarını destekleyeceğiz" gibi bir ifade var.
Terörle mücadelede PKK'dan ve YPG'den hiç söz edilmiyor. Buna karşılık, "Güvenlik birimlerinde şeffaflık ve hesap verebilirlik prensibinden" bahsediliyor. Hemen altında da "caydırıcılık" gibi bir ifade kullanılıyor.
Çözüm yok aslında, ama her alanda ve herkese dokunan istismara yönelik söz çok. O yüzden önümüzdeki seçimde hizmet siyaseti ile istismar siyasetinin yarışacağını şimdiden söyleyebiliriz.