Mesele bugünün meselesi değil. Yıllarca yanılttılar, kandırmaya çalıştılar, aldattılar bizi. Biz de “Adamlar haklı” dedik. Ortada ciddi bir engel olduğuna inandırdık kendimizi. Hatta buna dillendirdik bile:
-Ceza hukukumuzda idam cezası olduğu için Batılı ülkeler suçluları bize iade etmiyor.
Kaldırdık idam cezasını. Peki, ne elde ettik? Koca bir hiç! Dün neyse bugün de o. Aynı terane devam edip gidiyor…
Biz onlara dosya gönderiyoruz. Terörist istiyoruz. Onlar da kıvırıp duruyorlar. Yetmiyor, üzerine bir de bizimle dalga geçer gibi cevaplar veriyorlar.
Hatta bunları koruyup kolluyorlar. Yıllar önce Başbakan Mesut Yılmaz’la Brüksel’e gitmiştik. Orada inanılmaz bir olay yaşadım. Otelin salonunda yemek yerken içeri DHKP-C’li bir kadın militan girdi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın yanına yaklaşıp, “Senin kafana sıkacağız” diye bağırdı. Ardından da Belçikalı polislerin koruması altında dışarı çıkıp, gitti.
Sonrasında ise, o teröristle ilgili herhangi bir işlem de yapılmadı.
***
Geçtiğimiz gün, bu konuda en etkili isim olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile konuştum. Çok önemli değerlendirmeler yaptı…
Lafı hiç evirip çevirmedi, kitabın ortasından konuştu. O da teröristlerin iadesi konusunda yeni bir olay yaşanmadığını söyledi. Önce, Almanya örneğini verdi. Bazı cezası kesinleşmiş mahkûm nakillerinin dışında “Ben, Almanya’nın bize iade ettiği terörist hatırlamıyorum” dedi:
-Türkiye’nin aleyhine çalışan kişiler özel himaye görüyorlar. Can Dündar, Türkiye’de hapis cezası aldı. Almanya Cumhurbaşkanı tarafından Saray’da ağırlandı. Adalet Bakanlığı’na çağrılıp, bir resepsiyonda konuşturuldu.
Bozdağ, ardından sordu:
-Şimdi soruyorum, insanlık adına hangi iyi şeyi yaptı da buna layık görüldü?
Kendi sorusunun cevabını kendisi verdi:
-Yok öyle bir olay. Türk Halkı’na ve Türk Devleti’ne ihanet sayılabilecek bir eylemde bulundu ve ceza aldı. Bu yüzden orada iltifat görüyor.
Bunlar son derece önemli sözler! Ayrıca, söyleyen de herhangi bir isim değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı!
Demem o ki, Türkiye artık susmuyor. Bunların algı operasyonlarına teslim olmuyor. Sergiledikleri rezillikleri yüzlerine vuruyor.
***
Almanya böyle de diğerleri farklı mı?
Adalet Bakanı’nın deyimiyle birkaç istisna hariç hepsi aynı. Bakan Bozdağ’ın tespitleri, Batı açısından yenir yutulur gibi değil:
-Karşımızda, Türkiye’ye zarar veren herkesi himaye etmeye hazır bir yapı var. Şimdi FETÖ ile ilgili de aynı yaklaşımı görüyoruz. Türkiye aleyhine çalıştığı, Türkiye’ye ihanet ettiği, Türkiye’de darbe yaptığı için, bunlar da en üst düzeyde himaye görüyor.
Gelelim, Batılı ülkeler tarafından sürekli tekrarlanan “İadelere bağımsız mahkemeler karar verir” yaklaşımına…
Bakan Bozdağ, bu konuda da aynen şunları söylüyor:
-Biz “tamam” diyoruz. “Biz hukuka uyacağız, siz de uyun” çağrısı yapıyoruz. Dosyaları, delilleri gönderiyoruz. Ama kimse bakmıyor.
Ve ekliyor:
-Mesela, ABD’nin başka ülkelere gönderdiği iade dosyalarında bizimkilerin yarısı kadar bile delil yok. Bizim gönderdiğimiz dosyalardan tutuklama olmazsa, başka hiçbir dosyadan olmaz. Ayrıca, zaten bizim dosyalarımızı yargıya da göndermiyorlar.
***
Peki neden bunu yapıyorlar? Bakan Bozdağ’a göre “Herhalde Türkiye sıkıntıya girsin, kriz, kaos olsun, güçlü iktidar olmasın, Türkiye’ye kim zarar veriyorsa himayemizde bulunsun” düşüncesiyle hareket ediyorlar. “Ben başka izah bulamıyorum” diyor.
Adalet Bakanı, Amerika’ya da bir mesaj gönderiyor:
-Bizde darbe yapanların FETÖ ve adamları olduğunu bizden daha iyi biliyorlar. Ben, ellerinde bizdekinden daha fazla bilgi, belge ve bulgu olduğunu tahmin ediyorum. Şimdi, ABD’nin FETÖ’nün nefes alışını takip etmediği düşünülebilir mi? Pensilvanya’nın etrafında uçan sineğin cinsiyetini bilenlerin, bunların Pensilvanya’da işlediği haltları bilmemesi mümkün mü?
Daha ne desin Bakan Bozdağ? Bir ayıp bundan daha net yüze vurulur mu?
Bugün Türkiye’de işbaşında olanlar, eski Türkiye’yi yönetenler olmadığı gibi, Türk Halkı da aptal değil. Batı’nın artık bu gerçeği görmesi lazım!