Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD yolcusu; önümüzdeki hafta New York’ta olacak. BM Genel Kurulu’na katılacak, 25 Eylül’de Genel Kurul’da bir konuşma yapacak.
ABD Başkanı Donald Trump da orada olacak.
Eskiden olsaydı, basında günler öncesinden tartışmalar başlardı. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ABD Başkanı ile görüşüp görüşmeyeceği, hatta görüşüp görüşemeyeceği yönünde yorumlar yapılırdı. ABD tarafından bir teyit gelirse zil takıp oynanır, aksi halde karalar bağlanırdı.
Şimdi yok öyle bir durum. Türkiye’nin ya da Başkan Erdoğan’ın bir görüşme talebi bulunmuyor. Trump’tan böyle bir talep gelirse değerlendirmeye alınacağı belirtiliyor. Çünkü, ABD’ye rağmen de olsa, uzunda bir süredir Türkiye kendi yolunda ilerliyor.
Ayrıca, zaten ABD ile birlikte yola devam etmenin de imkânı yok…
Amerika farklı bir havada, Türkiye başka bir yolda. Suriye ile ilgili gelişmelerde de gördük bunu. ABD terör örgütleri ile işbirliği içinde bölgede tutunmanın hesaplarını yapıyor. Terör örgütlerine TIR’larla silah yığıyor. Türkiye ise Amerikasız insani çözümler arıyor. Üstelik, bunda başarılı da oluyor. İdlib özelindeki son gelişmeler ortada. Orada yaşayan mazlumlar, Türkiye sayesinde rahat bir nefes aldı.
Amerika’nın ise, yok böyle bir kaygısı.
Türkiye’nin öncelikleri ve kaygıları belli: Bunlar daha önce defalarca ABD’li muhataplara iletildi. “Gelin DEAŞ ve diğer terör örgütleri ile beraber mücadele edelim” denildi. Ancak, onlar PKK uzantısı terör örgütleriyle birlikte yürümeyi tercih etti. Çünkü, terörle mücadele gibi bir kaygıları yok. Hesapları başka. PKK, YPG ya da DSG adı verilen yapılanmalardan yararlanarak, Suriye’ye çökmek istiyorlar. Onları taşeron olarak kullanarak, petrol ve doğalgaz gibi kaynakları çok uluslu şirketlerine peşkeş çekmenin alt yapısını hazırlamaya çalışıyorlar.
Yollar o yüzden ayrılmış durumda!
Bundan sonra ne olacağına gelince…
Geçtiğimiz günlerde bu sorunun cevabını T.C. Başkanı Erdoğan’dan almaya çalıştım. Türkiye’nin görüşleri ve politikasının belli olduğunun altını çizdi. “Geri adım yok” mesajını verdi:
-Türkiye, bir ileri bir geri gidecek ülke değil.
İşte o yüzden Erdoğan’ın ABD gezisinde Trump’la bir araya gelmenin hesapları yapılmıyor. Çünkü, ABD ile bu meseleler defalarca konuşuldu. Yetmedi, Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile kararlılığını ortaya koydu.
Biz aynı noktada duruyoruz…
ABD ise, bir ileri-iki geri, bazen de iki ileri-bir geri gidip geliyor. Bir dediği bir başka söylediğini tutmuyor. Nalıncı keseri misali hep kendine yontmaya çalışıyor. Samimi değil, inandırıcılığını tamamen kaybetmiş durumda.
Erdoğan Trump’la bir araya gelse ne olur, gelmese ne kaybeder!
Karşımızda izlediği politikalarla sadece Türkiye’yi değil, dünyanın pek çok ülkesini rahatsız ve huzursuz eden, samimiyetsiz bir Amerika var.
***
Örnek mi istiyorsunuz?..
ABD, Obama’dan bu yana Münbiç konusunda bize defalarca söz vermişti. Terör örgütünün o bölgeden çekileceğini söylemişti…
PYD’nin kontrolü altındaki Münbiç Askeri Meclisi de göz boyamak için kentten ayrıldıklarını duyurmuştu. Ama sözler tutulmadı, yapılan açıklamalar da hiçbir zaman gerçeği yansıtmadı. ABD, dansöz misali sürekli olarak kıvırdı.
ABD öncülüğündeki sözde DEAŞ karşıtı koalisyonun sözcüsü Albay Sean J. Ryan, daha birkaç gün önce Pentagon’a bilgi verirken, kentte halen PYD’lilerin bulunduğunu itiraf etti. Ayrıca söylemesine gerek yok, biz biliyoruz zaten. Bu örgüte daha yeni 250 TIR dolusu ilave silah desteği verdiği de belgeleriyle dünya basınında yer aldı.
Erdoğan, Trump’la görüşmese de ABD’de bu gerçekleri bir şekilde yüzlerine vuracak. BM Genel Kurulu’nda da “Dünya Beşten Büyüktür” mesajını vermeye devam edecek.
ABD’ye şirin görünme diye bir derdi yok artık Türkiye’nin. Eğilmeden, bükülmeden, geri adım atmadan, insani yaklaşımları terk etmeden yolumuza devam ediyoruz…
Amerika’ya “Sen bilirsin” diyoruz artık!