İtalyanlar kesinlikle salt bir savunma takımı değil. Ancak dün gece Almanlar karşısında ikinci yarının ilk on dakikası hariç sadece savunma yaptılar. Yine de ilk yarının son dakikalarında en net iki şut girişimini onlar buldu.
Hayranına taktiksel bir şölendi. Asla kaderine terk edilmiş bir oyun izletmediler. Löw, on birde Draxler'in yerine Höwedes tercihi ile savunmayı üçlü kurdu. Bir oyuncuyu orta sahaya kaydırıp buradaki eşleşmelerde eksik kalmadı.
Kimmich sağ kanatta çizgide Müller yardımlı, Hector solda fazla ileri çıkmadan içeri giren Mesut Özil'in arkasını toparladı.
Savunmada (Özellikle Boateng ile) sağa veya sola çapraz uzun mesafe paslarla İtalyanların oyununu enine genişletip yerleşim hataları oluşturmaya çalıştı. Boateng'in pas isabetinde sorun olması, İtalyan savunmacıların o toplara müdahalesindeki başarısıyla birleşince istediklerini başaramadılar.
Almanya'nın 3-5-2'si İtalyanların hücum akıcılığını durdurdu. Ancak kendilerini de gole götüremedi.
İkinci devre taktiksel olarak roller değişmiş başladı. Almanya topu bırakıp İtalyanların kullanmasına izin verdi. Yine kısa bir süre sonra normale döndü.
Baskı yapıp gerideki boşluklara atak yaptılar. Gol Neuer'in uzun topunda gelişen atakla geldi. "2012'deki maçtan sonra günah keçisi ilan edilmiştim" demişti Gomez. Ne pas attı öyle? Hafızadaki o acı hatıraları bir pasla siliverdi.
Golden sonra göğsüyle alıp vuracakken Chiellini'nin hamlesi olmasa turnuvanın damga performanslarından birine imza atacaktı. Biz Türkler nazara inanırız. Göze geldi ve sakatlanarak çıktı.
1970 Dünya Kupası yarı finalinden bu yana İtalya karşısında turnuvalarda ilk kez öne geçen Almanya'da, maçın en iyi adamlarından Boateng'in "Ekpe Udoh bloğu" maça ortak olmaya niyeti olmayan İtalyanları canlandırdı. Eh be Boateng!.. Solukları kesen seri penaltıların sonunda yarı finale adını yine de Almanya yazdırdı. Bu eşleşmeden çıkan kupayı kazanır fikri, dünkü sarı kartlar sonrası işleri değiştirebilir. Uzatmanın faturası bu...