Her yıl IMF ve Dünya Bankası iki adet büyük toplantı yapar. Yirmi bin civarında kamu görevlisi ve finans sektörü yetkilisi toplantıya katılırlar ve sorunlar ve çözümler tartışılır. Ekonomik gerçekler de ortalığa dökülür.
Bu yıl sonbahar toplantısı Washington’da idi ve her zamanki gibi ilginç ekonomik veriler gündeme geldi.
IMF perşembe günü dünyanın toplamında 152 trilyon dolar borç bulunduğu gerçeğini açıkladı ve Financial Times bu haberi manşete taşıdı. Bu rakam global ekonominin büyüklüğünün iki mislinden büyük.
IMF’in finansal işler direktörü Victor Gaspar bazı ülkelerin şirketlerinin çok aşırı borçlu olduğunun da altını çiziyor. Gaspar’a göre borcun büyük kısmı fakir değil zengin ülkelerde gerçekleşmiş bulunuyor.
Maliye Bakanları ve de Merkez Bankacılar da Washington’da bulunduklarından global ekonomideki gelişmeler de medyaya döküldü.
Örneğin Wall Street Journal’a göre geçtiğimiz yıl zengin ülkelerde gerçekleşen 646 milyar dolarlık doğrudan yatırım aslında finansal kriz öncesi ile karşılaştırıldığı zaman zirvenin yüze 40 altında imiş.
Uluslararası borç verme ise Bank for International Settlements verilerine göre son iki yılda 2.6 trilyon dolar yani yüzde 9 azalmış.
Dünya Ticaret Örgütü Direktörü Roberto Azevedo’ya göre ise uluslararası ticaret bu yıl 2007 yılından bu yana en düşük düzeyde gerçekleşiyormuş, ve 2016 yılı için yapılan tahminlere göre sadece yüzde 1.7 artacakmış.
Dünyanın en büyük yirmi ekonomisinde ithalatın payı son dört yılda hep azalmış. Azevedo birçok ülkenin korumacılık yapmaya başladığını vurguluyor.
IMF Başkanı Christine Lagarde da, ABD dâhil olmak üzere birçok ülkede artan korumacılık olduğu tezine katılıyor. Bankaların da uluslararası riskten kaçındığını da söylüyor.
Yani İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra görülen ve global refah yaratan ticaret ve finansman serbestisi, tersine dönmeye başlamış ve artan korumacılık, bugünlerin modası haline gelmiş bulunuyor.