Geçtiğimiz cuma günü 2 gün için ve Kraliçe’nin doğum gününü kutlamak üzere İngiltere’de bulunan ABD Başkanı Barack Obama, İngiltere Başbakanı Cameron ile beraber verdiği basın beyanatında İngiltere’nin AB’den çıkmasına yani Brexit olayına tamamen karşı olduğunu ısrarla söyleyince, Londra Belediye Reisi Boris Johnson’un saygı dışı saldırısına uğradı.
Obama konuşmasında İngiltere’nin Euro Bölgesi’nden ayrılması halinde ABD ile şu andaki ekonomik ilişkilerini pek devam ettiremeyeceği tezini gündeme getirmişti. Obama ilaveten İngiltere’nin Euro Bölgesi ile ilişkili olmasının İngiltere’nin global etkisini çok arttırdığını söylemişti, ve de Euro Bölgesi’nden ayrılan bir İngiltere’nin ABD ile yeniden ticaret anlaşmaları yapabilmek için “kuyruğun en arkasında beklemek” zorunda kalabileceğini de eklemişti.
İlginçtir ki UK’in konservatif partisi de kendi içinde bölünmüş durumda idi, ayrılmak isteyenler ile ayrılmama arzusundaki parti üyeleri kabaca eşit sayıda.
Obama konuya belki ABD’nin çıkarları gözlüğü ile bakıyordu ama diğer taraftan da Cameron’a destek vermeye de çalışıyordu. Obama Cameron ile arkadaş ve dost olduklarını ve dostuna karşı dürüst değerlendirme yapmak zorunda olduğunu da belirtirken, İngiltere’nin büyük bir güç olarak kalması ve küçülmemesinin ABD için de önemli olduğunu söylüyordu.
Fakat sorulmasına rağmen Obama, Britanya ayrılırsa ABD ile ilişkileri bozulur mu sorusuna cevap vermemişti.
Ancak Londra Belediye Başkanı Boris Johnson ise çok kötü bir yaklaşım içine girdi. Ona göre Obama ailesinin geçmişi nedeni ile İngiltere’nin bağımsızlığına karşı çıkıyordu. Johnson’a göre Obama Winston Churchill’in büstünü de ofisinden çıkartmıştı. Johnson’a göre kısmen Kenya kökenli olan Obama, İngiliz İmparatorluğu’nu sevmiyordu.
Obama her gün ofisindeki başka bir Churchill büstünü selamladığını eklerken, ilk Afrikalı Amerikalı Başkan olarak da doğal olarak Martin Luther King’in büstünü Oval Ofise koymayı tercih ettiğini de eklemişti.
Başbakan Cameron ise Obama’nın arkadaşlık sergilediğini ve de ABD –AB ilişkisinin önemini de anladığı için Euro Bölgesi’nden kopmama tavsiyesinde bulunduğunu vurgulamıştı. Obama ise ABD’de bir takım ağır siyasi sınırlamalara tabi. Örneğin NATO, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, G7 ve
G20 gibi kurumların da ABD’ye sınırlamalar ve kurallar getirdiğini biliyoruz ve bunu gayet normal karşılıyoruz demişti.
İlginç olan kendisi çok karmaşık bir geçmişi olan Boris Johnson’un, kendi kökenini unutup Obama’ya Kenyalı demesi!
B.Johnson 1964 yılında ABD’de New York’ta doğmuş. Hem ABD hem de İngiltere vatandaşı. Babası Stanley okula gitmek için ABD’ye göç etmişti. Annesi de babasını takip ederek ABD vatandaşı olmuştu.
Boris Johnson’un dedesi Johny Johnson doğduğunda aslında Osman Kemal adını taşımaktaydı. Aile yarı İsviçre yarı İngiliz kökenli idi. Ama dede Johnny Johnson’ın babası ise Çerkez kökenli bir Türk idi, adı da Ali Kemal Bey idi. İstiklal savaşı döneminde ülkeye aidiyetlerini de reddetmişlerdi.
Yani Boris Johnson, biraz geçmişi analiz edilirse, Obama’dan çok daha karışık bir geçmişten gelmişti. Ailede Müslümanlar, Museviler, Hıristiyanlar gani gani idi. Boris Johnson’ın Obama’ya, cüret edip “Kenyalı” demesini hiç de yakıştırmadım doğrusu. Kaldı ki Johnson’un ailesinde gayri meşru doğmuş çocuklar ve boşanmalar da bolca!