Çin ekonomisinin yavaş yavaş ABD ekonomisinin büyüklüğünü geçmeye başladığı ve buna rağmen birçok analistin Çin ekonomisinin yavaşlayacağını düşünmesine rağmen, Çin uzun zamandan beri hazırladığı yayılma planları çerçevesinde ilerlemekte.
Bu hafta basına düşen haberlerde mayıs ayında enerji sektörünün tarihinde ilk defa olmak üzere, ham petrol ithalatı büyük olan Çin’in, ham petrol ithalat kaynaklarında son dönemde bir değişiklik olduğu ve artık en çok ham petrolü Suudi Arabistan’dan değil, Rusya’dan almaya başladığı ortaya çıktı. Moskova’nın da yavaş yavaş yeniden Avrupa’dan uzaklaşmaya başladığı ve Doğu’da yeni ilişkiler oluşturduğu düşünülürse, Rusya’nın günde 930 bin varil ham petrolü Çin’e göndererek nisan ayından bu yana Çin’e ham petrol nakliyatını yüzde 21 artırdığının ortaya çıkması enteresan. İlginçtir ki, artık Çin’in birinci ham petrol kaynağı Rusya ama ikincisi de Angola ve Suudi Arabistan sıralamada ancak üçüncü durumda. Suudi Arabistan’ın ham petrol ihracat sayısı artık bir evvelki aydan yüzde 43 azalmış. Tabii ki Rusya’nın ihracatının artmasında ve Çin ile yakınlaşmasında Ukrayna nedeniyle Rusya’ya verilen cezaların ve gerçekleştirilen sınırlamaların da önemli rolü var.
Tabii bu arada Çin’in ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı konumuna gelmesi de önemli. Çin bu bağlamda Rus şirketi Rosneft ile de bir uzun vadeli anlaşma imzalamış bulunuyor. Bu anlaşmalar çerçevesinde Rusya’dan Çin’e ham petrol ihracatı 2010 yılına göre ikiye katlanmış da oluyor. Çin ‘in Rusya ve Brezilya ile yaptığı çeşitli “kredi karşılığında mal alımı anlaşmaları” Suudi Arabistan ve Irak gibi ülkeleri de zorlayacak gibi gözüküyor. Shale devrimi denen yeni metodoloji sonucu ABD petrol ve gaz ithalatının iyice azalması, Ortadoğu’ya bağımlılığı azaltınca, enerji üreten ülkeler yavaş yavaş Asya ve dolayısıyla Çin’e dönmeye mecbur kalmaya başladılar.
Çin sadece ham petrol değil metaller konusunda da stratejilerini değiştirmiş ve planlarını uygulamış bulunuyor.
Bugünlerde, şu ana kadar dünyada yapılmış en büyük bakır madeni yatırımı da Peru’da bir Çin firması tarafından gerçekleştirilmiş bulunuyor. Bir Çin devlet şirketi olan Minmetals şirketinin sahibi olduğu yeni bir şirket Peru dağlarında Las Bambas adını taşıyan bakır madenini çalıştırmaya başlıyor. Madenden çıkarılan bakır And Dağları’nın tepesinde 4 kilometre kadar yükseklikte çıkarıldıktan, sonra tren yoluyla 725 kilometre ötedeki Peru limanlarına taşınarak ihracat yapılacak. Çin Las Bambas madenini bir yıl kadar evvel 5.4 milyar dolara satın almış. Bu arada sektör uzmanları bakır sektöründe talebin düştüğü 2012 yılından bu yana bakır arzının da azaldığını, ve maden ve üretim tesislerinin kapandığını ve 2017-2021 arasında da her yıl bakır arzının bakır talebinden daha yüksek kalacağını vurgulamaktalar. Finansal kriz ortamında bakır talebi düşüşü sonucu bakır fiyatları da önemli oranda düşmüştü. Londra Metal Borsası’nda bakır fiyatı ton başına 5700 dolara düşmüş bulunuyor. Bakır fiyatı borsalarda 6600 dolar ton başına düzeyine çıkmadan üretim için gerekli olan yüzde 15 getiri sağlanamayacağından, Çin dışında yeni yatırım yapan yok. Ama Çin hep uzun vadeli düşünen bir ülke ve beklemeye de, sabrı ve kaynağı var ki şimdiden yatırım yapıyor.