GEÇTİĞİMİZ haftalarda okurlarımızı iki tarih konusunda ikaz etmiştik. İlk tarih olarak 10-12 eylül arasında 2013 ikinci çeyrek büyüme sayısı ve temmuz ayı cari denge açığı ilan edilecek ve toparlanma başlayıp başlamadığı açıkça ortaya çıkacaktı. Bu gerçekleşti!
İkinci tarih olarak ise 17 Eylül’de önce bizim Merkez Bankamız para politikası kararını açıklayacak ve sonra da 18 Eylül’de ABD Merkez Bankası FED likidite daraltmak konusunda adım atıp atmayacağını gündeme getirecek. Bunlar da kurların ve enflasyonun ne yöne gideceği konusunda önemli bir belirleyici adım olacak. Tabii FED hiçbir değişiklik yapmayabilir veya küçük de olsa bir adım atabilir, bekliyoruz!
Biz FED’i beklerken önce ödemeler dengesi ve sonra da büyüme konusunda birkaç noktayı vurgulamak istiyoruz. Ödemeler dengesinin özet tablosu şu: Kısaca Temmuz 2013 yılında 5.78 milyar dolar cari açık var, bu arada tüm finansal işlemler toplamı ile cari denge açığı bir araya getirildikten sonra 6.56 milyar dolar net döviz kaybımız gerçekleşmiş. Buna karşılık olarak 4.8 milyar dolar net hata ve noksan denen ve nereden geldiği belli olmayan döviz girişi olduğundan ülkeden net 1.76 milyar dolar döviz rezervi çıkışı gerçekleşmiş. Ülkemize ocak ayında 3.7, şubat ayında 1.3 milyar, mart ayında 2.4, nisan ayında 7.2 milyar dolar net döviz rezervi girişi olmuş, ama mayıs ayında ise 4.1, haziran ayında 3.2 ve temmuz ayında da 1.76 milyar dolar çıkış gerçekleşmiş. Yani bu yılın ilk dört ayında 14.6 milyar dolar kadar döviz girişi olmuş, Mayıs -Temmuz arasındaki üç ayda ise toplam 9.2 milyar dolar kadar çıkış olmuş. Aradaki fark ise 5.4 milyar dolar net çıkış.
Devlet hile yapıyor sanıyorlar
Yani yılbaşından bu yana çıkış çok büyük bir sayı değil. Vatandaş bir yandan net hata ve noksanı normal bir işlem gibi görmüyor. Devlet hile yapıyor diye düşünenler de bol.Ama bir düşünelim net hata ve noksan normal bir kayıt dışı işlem midir, yoksa bir hile mi? Farzedelim ki ağabeyiniz Almanya’da çalışıyor ve size ev almanız için üstünde taşıyarak 20 bin dolar getiriyor ve elden teslim ediyor, siz de onu mevduata yatırıyorsunuz. Ortada bir doküman veya ticari bir işlem yok, ama giren ve mali kesime giden bir döviz var. Devlet durumu muhasebeleştirirken de net hata ve noksan kaydı yapıyor. Çünkü muhasebede çifte kayıt vardır ve bu örnek verdiğim işlemde sadece giriş kaydı var ve giriş nedeni yazmıyor. Medyadaki arkadaşlar ise “gizemli veya haşmetli hata ve noksan” gibi anlamsız manşetler atıyorlar. Bu yaklaşım yanlıştır.
Önemli olan büyümeye katkı
Gelelim büyümeye! Tabloları analiz ederken bizim yorumcular sadece büyüme sayılarına bakar, genelde yüzde artışı inceleriz. Bu da yetersiz bir yaklaşımdır. Farzedin ki iki gelir kaynağınız var. Biri toplam gelirinizin yüzde 5 kadarı, diğeri de yüzde 95 kadarı. Şimdi yüzde 5 kadar olan kaynak yüzde 30 artsa, çok mu zengin oldunuz? Bakılması gereken toplam içindeki pay ile yüzde artışın çarpılması ve çıkan sonuçlara bakılmasıdır. Eğer yüzde 95’lik kısım da yüzde 10 arttı ise, yüzde 5 çarpı yüzde 30 ise ve yüzde 95 çarpı yüzde 5 hesabı esas gerçekleşmenin nereden ve be miktar kaynaklandığını gösterir. Pay çarpı artış hızına mali analizde katkı payı analizi deniyor.
Unutmayalım büyüme hızı değil büyümeye katkı önemli.
Aynı sorun enflasyon ilan edildiğinde her ay tekrar tekrar yapılır. Örneğin kırmızı biberin fiyatı o ay yüzde 10 arttı. Diyelim ki bizim evde de o ay 50 tane kırmızı biber yendi. Bütçemizdeki payı kaç lira olur ki? Kırmızı biber fiyat artışı bizi mahvetti diyebilir miyiz? Unutmayalım pay çarpı artış hızı esas ölçüdür! Gıda fiyatlarının toplamı yüzde 30 artsa idi o zaman paniklerdik, çünkü hane halkı harcamalarının çok önemli bir kısmı!