ABD Merkez Bankası FED 27 Ocak 2016 tarihinde yayınladığı basın toplantısında faiz artışını durdurduğunu belirtti. FED global ekonomideki sorunları, hem ülke içerisindeki gelişmeleri ve hem de ülke dışındaki büyüme sorunlarını vurgulayarak, faiz artışını şimdilik durdurduklarını açıkladı.
27 Ocak'ta Martin Feldstein adlı, ABD’nin en tanınmış ve saygıdeğer iktisatçılarından, 1939 doğumlu, Harward ve Oxford mezunu, Harward Üniversitesi Ekonomi Profesörü, uzun süre 1978-2008 arası NBER kısa adlı ABD Ekonomik Araştırma Kurumu’nun Başkanlığı yapmış, Ronald Reagan zamanında ülke başkanının Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı da olmuş, Merkez Bankası Başkanlığı için de aday gösterilmiş olan kişi, medyada çoktandır savunduğu bir dizi tezi öne attı ve tartışmayı kuvvetlendirdi. Feldstein’a göre FED faizleri artırmayı durdurmak yerine faizleri artırmalı idi.
Feldstein Avrupa Birliği kurulduğu zaman da ülkelerin milliyetçilikten vazgeçmemesi ve merkezi bir hükümet kurulmaması, ortak bir Federal Bütçe olmaması gibi nedenlerle Avrupa Birliği’nin çok zorlanacağını iddia etmiş ve haklı çıkmıştı. Feldstein siyaset açısından Cumhuriyetçi ve monetarist eğilimli olmasına rağmen iktisatçılar arasında çok saygı gören bir iktisatçıdır.
Feldstein Market Watch adlı medya kurumuna verdiği 27 Ocak tarihli mülakatta ABD’de resesyon başlangıcı olduğu tezini tamamen reddetti. QE denen parasal genişleme yaklaşımının başlangıçta başarılı olduğunu ama daha sonra vatandaşların varlıklarının değerini arttırdığını ve onların da harcamalarını artırarak ekonomiyi canlandırdığını vurguladı. Ama diğer taraftan da çok düşük faizin sonucu olarak da çeşitli riskli varlıklara da yeniden yatırım yapıldığını gündeme getirdi. ABD hisse senedi borsasının fiyat-kazanç oranının uzun dönem ortalamasının yüzde 30 üzerinde olduğunu da belirtti.
Bakalım kim haklı çıkacak?
Feldstein, FED'in 2015 Aralık'ta açıkladığı ve 2016'da faizi 100 baz puanı artırmak ve 2017'de de faiz artışına devam etmek kararının doğru olduğunu da gündeme getirdi. Bu faiz artışının borsayı çökerteceği tezine ise pek önem vermediğini, zaten çok aşırı değerli olan borsanın düşmesinin pek önemli olmadığını da söyledi. FED’in borsayı desteklemek gibi bir görevi olmadığını da vurguladı. FED’in de enflasyona önem vermesi gerektiğini ama şu anda enflasyonun çok yüksek olmadığını, çünkü FED tarafından yaratılan paranın bankalar tarafından alınıp FED’e geri yatırılarak, aslında piyasada likidite artışı sağlamadığını da ekledi. Faizlerin düşüklüğünün piyasadan gelen bir sonuç değil, FED tarafından yapılan suni bir şey olduğunu da söyledi. Zaten petrol fiyatlarının düşüşü durduğu andan itibaren de enflasyonun yüzde 1.5-2.0 düzeyine geleceğini ve de faizlerin kabaca yüzde 3.5-4.0 düzeyine gelmesi gerektiğinin altını çizdi. Feldstein doların kuvvetlenmesinin ve ithalatın maliyetinin ve ihracatın rekabetçiliğinin, enerji fiyatlarından geldiğini de vurguladı.
ABD dördüncü çeyrek 2015 büyümesi ben bu yazıyı yazdıktan az sonra açıklanacak ve muhtemelen de oldukça zayıf gelecek. Feldstein ilginçtir ki, aslında maliye politikası ile ekonomiyi canlandırmanın QE’den daha etkili olduğunu da belirtti. 2008-2009 döneminde maliye politikasının ibüyümeye destek açısından daha etkili olabileceğinin altını çizerken, o dönemde maliye politikası yaklaşımının oldukça kötü uygulandığını ve talep artışı sağlayamadığını da belirtti. Feldstein negatif faizlerin insanları risk almaya ittiğini söylerken, getiri sağlayamayanların çok yüksek fiyatlı ticari gayrimenkul gibi yatırımlara geçtiklerini gündeme getirdi.
Özetlediğim bu tartışma Cumhuriyetçi ve oldukça monetarist Feldstein ile siyaseten oldukça Demokrat ve Keynesyen iktisatçı Yellen arasında daha da sıkı bir tartışmayı gündeme getirecek. Yellen faizi hızlı artırmayacak, Feldstein ise faiz artışı daha hızla gerçekleşmeli diye ısrara devam edecek. Bakalım kim haklı çıkacak!