Bu saçma sapan iddia, benim değil elbette. Dün Başbakan Yardımcılı Numan Kurtulmuş’la beraberdik. “Utanmasalar” dedi:
-“Darbe kararını da Erdoğan verdi” diyecekler.
Bazı arkadaşlar, hemen araya girdi:
-Onu da söylüyorlar zaten.
Maalesef Türkiye, uzun süredir vatandaşı yanlış algılarla yönlendirmeye çalışan, son derece tehlikeli ve sinsi bir yapı ile karşı karşıya. Son darbe teşebbüsü de gösterdi ki, verebilecekleri zararın ve sergileyebilecekleri alçaklığın sınırı yok.
İşte, Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen Olağanüstü Hal Kararı’nın altında bu Türkiye gerçeği yatıyor!
***
Dün, medyanın Ankara temsilcileri olarak Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un daveti üzerine tarihi Çankaya Köşkü’ndeydik. 15 Temmuz gecesi pek çok bakan orada toplanmıştı. Üzerinde uçaklar, helikopterler uçmuş, tanklarla içeri girilmeye çalışılmıştı. Onları engelleyen, büyük ölçüde kararlı bir direniş göstererek, vücutlarını siper eden halk oldu.
Kurtulmuş da önce darbeye karşı tek vücut olan milletin hakkını teslim etti:
-Milletimize şükran borçluyuz. Gösterdiği cesaret ve feraset olmasaydı, bugün belki hayatta olmayacaktık.
Sonra, OHAL kararı ve önümüzdeki dönemde izlenecek strateji ile ilgili önemli bilgiler verdi…
Konuşmalarından çıkardığım sonuç, devlet artık son derece kararlı. Sadece darbecileri cezalandırmakla kalmayacak. Onlara destek veren FETÖ zihniyetini de Türkiye’den kazıyıp atacak.
Bu zihniyet mensupları, darbenin hemen ardından imzasız bir “Çağrı Metni” yayınladılar. Bu metni sosyal medyada yaymaya çalıştılar. Kendilerinin de darbeye karşı olduğunu iddia edip, “demokrasi adına yeni ve temiz bir sayfa açılmasını” istediler.
Hemen söyleyeyim…
Kurtulmuş’un söylediklerine bakılırsa, artık bitti o iş. Bıçak kemiğe dayandı, sabrın sonuna gelindi. Ülkemizin ve demokrasimizin kurtuluşu için bunlara kesinlikle taviz verilmeyecek. Bitirilmeleri ve yok edilmeleri için ne gerekiyorsa, o yapılacak.
Kurtulmuş, bu kararlılığı o kadar net ortaya koydu ki… Kendisine soru soran bir arkadaşımızın“cemaat” ifadesini kullanması üzerine, aynen şu cevabı verdi:
- Cemaat değil, silahlı terör örgütü.
HHH
Son darbe girişimi ile yıllardır milleti yanıltmaya ve kullanmaya çalışan bir yapının gerçek yüzü ortaya çıktı. Ama bitmedi. Numan Kurtulmuş, “henüz sadece çok kalın bir kitabın kapağını kaldırdıklarını” söyledi.
Çok önemli değerlendirmeleri de peş peşe sıraladı:
*Bunların amacı, Türkiye’de Suriye tipi bir kaos ortaya çıkarmak ve ülkeyi bölüp parçalamaktı.
n Türk tarihi böyle bir kötülük görmedi.
n OHAL, millete karşı değil, devlet içindeki bu çeteye karşı ilan edildi.
n Hiç kimsenin rahatsız olmayacağı bir uygulama ortaya koyacağız. Ancak, bu cunta ile ilişkili kim varsa, hepsini açığa çıkarıp, hesap soracağız.
n Yaşananları sivil bir darbe olarak adlandırmak, Türk Milleti ile alay etmektir.
n Sapık ve sapkın bir dini inanışa bağlı, askeri diktatörlük peşinde koşan bir grupla karşı karşıyayız.
n İŞİD ile bunların arasında hiçbir fark yoktur.
n Bunlar, ülke ve millet düşmanı kim varsa, onlarla ittifak halindedir.
HHH
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un verdiği mesajlar, son derece açık ve oldukça net…
Şimdi, yeni bir dönem başlıyor!
Artık Fethullah Gülen’le irtibatı olan kim varsa, silahlı örgüt militanı olarak muamele görecek. Bunlar, devlet içinden tortusu kalmayana kadar kazınacak. Yaşanan güvenlik ve istihbarat zafiyetleri masaya yatırılacak; giderilmesine yönelik bütün tedbirler alınacak. Fethullah Gülen ve yandaşlarının, başta TSK olmak üzere devlet içinde açtıkları tahribatın düzeltilmesi için ne gerekiyorsa o yapılacak.
Tekrar altını çizelim…
Olağanüstü Hal’in sade vatandaşı ilgilendiren bir tarafı yok. Türkiye, demokrasisini güçlendirme hedefinde, engelleri kaldırarak yoluna devam edecek. İlan edilen Olağanüstü Hal, Gülen’in kurduğu terör örgütü, PKK ve DAEŞ gibi yapıların başında patlayacak. Üstelik, belki 3 aylık sürenin soruna gelinmeden de kaldırılacak.
Tekrar altını çiziyorum: Artık cemaat filan yok, bir terör örgütü ve ona bağlı teröristler var!