Kasvetli bir İstanbul akşamındaydık.
Soğuk ve netameli.
Beşiktaş ilk yarının son maçı olmamasına rağmen
Araya yılbaşı girmesi nedeniyle
Son maç olarak planlanan Antep maçına çıkıyordu.
Rakip 10 maçtır kazanamıyordu
Beşiktaş ise son iki haftadaki Başakşehir ve Kasımpaşa maçlarından oluşan
Sisli havayı dağıtmak
Ve 3 puanla devre arasına girmek istiyordu.
Maç öncesi tablo buydu.
Maçtaki tablo ise tribünlerdeki büyük boşluklardan oluşan görseldeydi.
Ve iki maçtan 'Böyle olur mu!' dedirten cinstendi.
Ve tabii ki can sıkıcıydı.
Beşiktaş ideal kadrosuyla sahaya çıkmıştı ama
Adriano’nun kart cezasından dolayı Şenol Güneş, Tosic’i sol tarafa kaydırmıştı.
Maçın ilk 15 dakikasında
Beşiktaşlı futbolcuların Antep kalesiyle arasında geçen muhabbetini
VCD üzerindeki tuşlara benzettim.
Oynat tuşuna bas, bitsin.
Sonra tekrar geri sar.
Aynı sahneleri kaç kere seyrettik bilmiyorum.
Ataktık ama gol gelmiyordu.
Bu arada bir iki cılız Antep atağını yazalım ki ayıp olmasın.
Lakin Rhodolfo’nun çok kolay çalım yemesi
Rakip ceza sahasında çoğalamamamız
Notlarımız arasına ilk 30 dakika itibarıyla girmiş bulunmaktaydı.
Sonra Antepli futbolcuların her pozisyonda kendini yere bırakıp vakit geçirmeye çalışması
Beşiktaş tribünlerinde yankı buldu.
"İbo takımı ayağa kaldır!"
Bunun üzerine oluşan psikolojik ve fiziki baskı gol getirdi Beşiktaş'a
Hem de son günlerde golcülüğü tartışılan Aboubakar'ın ayağından.
Ceza sahasında serseri serseri dolaşan topa öyle bir çaktı ki;
Kaleye giden top "Aboubakar’ın golcülüğünü asla tartışmayın" der gibiydi.
İlk yarının sonlarında gelen gol
İkinci yarıya rahatlama olarak sirayet etmişti.
Lakin bizimkiler rahatlamayla boş vermişliği karıştırıyor olmalı ki;
Daha 49’da bomboş pozisyon verdiler Antep hücumcularına.
Atamamaları bizim şansımızdı o kadar.
Hele hele 62. dakikada adamın Ghilas, Rhodolfo’yu
30 metrede 10 metre geriden gelip geçti.
Bomboş pozisyondu ve yine şans yanımızdaydı.
Dikkat ediyor musunuz bilmiyorum.
İkinci yarıda Beşiktaş’la ilgili 62. dakika itibarıyla tek müspet hareket yazamadık.
Enteresan.
Sonra Şenol Güneş çuvaldaki incirlerin başına iş gelmeden Rhodolfo’yu haklı olarak oyundan aldı.
Ve defansı Andreas’la takviye etti.
Bir hava topunda penaltı kazandı Beşiktaş.
Da. Orada değilim ben.
Bu takımın penaltıcısı kim?
Quaresma ya da Cenk.
Niye herkes topa koşuyor?
Ne bu başıboşluk arkadaş!
Quaresma, Cenk’i gösteriyor atsın diye.
Iııh!
Oğuzhan kendine güveniyor, penaltının başına geçiyor.
Nerede kenar yönetim!
Yok.
Ve penaltı göz göre göre kalecinin ellerine gidiyor.
Penaltı kaçar sorun o değil ki!
Sorun sorumluların, sorumsuz davranmasıyla ilgili.
Beşiktaş bu kaçan penaltıyla puan kaybetse bunun hesabını kim verecek?
Neyse…
Bunu da halının altına süpürelim bakalım.
İnşallah devre arası eve iyi bir temizlikçi çağırır da
Toparlayıverir ortalığı!!!