Bu yazı; babasız geçireceğim ilk bayramda torunlar(ım)a ithafen yazılmıştır.
1
Bayram ol bayramdır ki,
O günde büyükler büyük, küçükler küçüktürler.
Kimse kimseden rol çalmaya kalkışmaz.
Herkes kendi yerinde kendi oyununu oynar.
Mesela; başka zamanlarda; başkalarından daha fazla mal biriktirdiği için, kariyer basamağının yukarılarında durduğu için, iyi dirsek atmayı ve çelme takmayı bilmesi sayesinde daha görünür siyasetçiyim diye; ayaklarını sertçe yere vurarak yürüyen, ‘alçak dağları ben yarattım’ edasıyla yeryüzünde dolaşanlar dahi; bir-kaç günlüğüne de olsa, ulu çınarlara tepeden bakarak, dallarını yukarıdan aşağıya budamaya kalkışmazlar bayram günlerinde.
Hatta gölgesine sığınıp serinlemek ve nefeslenmek ister.
Durup bakmak ister, görebileceği kadarıyla.
Durup bakmak;
Sahiden, durup bakabilmemiz için bir fırsat(mı)dır bayram günleri?
2
Bir Cuma namazı sonrasıydı.
Çengelköy, Çınaraltı’nda;
“Selahattin Abi bize biraz çocukluğundan, gençliğinden bahsetsene” teklifine Furkan’ın,
Selahattin;
“Benim çocukluğum olmadı” diye cevap verince, muhtemelen Furkan içinden ‘hastalık işte, en basit soruyu bile kavrayamadı’, diye düşünmüş olacak ki;
“Ama olur mu Selahattin Abi, herkesin çocukluğu, gençliği vardır” demesi üzerine,
“Bak!” demişti Selahattin.
“Bak, insanın çocuk olması için büyüğünün olması lazım. Oysa benim hiç büyüğüm olmadı.”
3
Fert olarak, toplum olarak, millet olarak, devlet olarak bir gelecek beklentimiz ve geleceğe dair tasavvurlarımız varsa eğer;
Bizim çocuklarımız olmalı çok çok;
Sahici ve gürbüz çocuklarımız.
Çocuklar için de büyüklerimiz olmalı.
Yoksa; gün gelip etrafımızı şizofrenler sardığında ‘bunlar da nereden çıktı?’ demenin hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz.
Hal böyleyken;
Sonsuz ihtiraslarımız, biraz daha fazla para kazanma yolunda bilediğimiz hırslarımız, biraz daha yüksek statü ve itibar arayışımız, siyaseten bitmeyen kavgalarımız, TEOG’larımız, YGS’lerimiz, twitterlarımız, facebooklarımız, instagramlarımız, projelerimiz, evlerimiz-arabalarımız, yarış atlarımız yüzünden...
Şişkin egolarımız, kör inatlarımız, gem tutmaz nefislerimiz, övündüğümüz çokluklar, evladüiyalimiz, kulak diktiğimiz dünyalarımız, yüksek duvarlar arkasında korumaya aldığımız mezheplerimiz-meşreplerimiz, yarıştırdığımız kavimlerimiz, derneklerimiz, vakıflarımız, STK’larımız, fetişleştirdiğimiz bireyselliklerimiz yüzünden
Çocuklarımız için oynayabilecekleri bir alan,
Koşabilecekleri bir saha,
Var olabilecekleri bir dünya kalmadığının farkında değil miyiz?
Oysa;
Çocuklar, çocukluk yoksa eğer gelecekte olmayacaktır;
Bu kadar net ve açık.
4
Ben ise bugün;
Varlığının farkına varmaya çalışan bir insan olarak.
Bir aylık orucun imanı cilaladığına inanan bir Müslüman olarak.
Geleceğe dair umutlarımı seslendirmek istiyorum.
Aile fertlerimle, yakın dost ve akrabalarımla, arkadaşlarımla, komşularımla kucaklaşmak;
Herkesle bayramlaşmak istiyorum.
Bayramınız mübarek olsun.