27 Ocak 2013 Pazar
Yine Cem yine Şahan
Şahan Gökbakar ilk kez Recep İvedik dışında bir senaryo ile seyircisinin karşısına çıktı. Cem Yılmaz ise bir film çekmek yerine en son 2012’de sahnelediği oyunu Fundamentals’ı DVD’ye çekmeden sinemada yayınlamayı tercih etti. Cem’in hareketi akıllıcaydı. Oyununu canlı canlı izleme fırsatı bulamayanlar da bu durumdan nemalanmış oldu. Şahan da bir yenilik yaparak Celal İle Ceren’in yapımcısı oldu. Hal böyle olunca iki komedyenin de gişeden beklentisi yükseldi. Ve beklentilerinin karşılığını da aldılar. CM101MMXI Fundamentals isimli gösterisini 296 kopyayla, 7+ yaş sınırıyla sinemada seyircilerle buluşturan Cem Yılmaz, 3 günde 501 bin 923 kişi tarafından izlendi. Şahan Gökbakar’ın filmi “Celal ile Ceren” ise 3 günde 601 bin 334 kişi tarafından izlenerek şimdilik bu yılın en yüksek açılışını yapan film olmayı başardı. Sinema salonu sahipleri Cem ve Şahan olmazsa ne yapacak bilmiyorum. Bir de büyük umutlarla vizyona giren Karaoğlan vardı ki, işte o, oyuncusunu da yapımcısını da herkesi hüsrana uğrattı. Zamanında Kartal Tibet tarafından canlandırılan Karaoğlan çizgi karakteri bu defa Volkan Keskin’le hayat buldu. Suat Yalaz’ın eski çizimlerine baktığım zaman, evet, Volkan Keskin, Karaoğlan tiplemesine çok benziyor. Ama Keskin’in Karaoğlan benzerliği gişede istenilen sonucu yaratmadı. Yapımcı Erol Avcı burada bir hataya düştü. Eskiden sinema filmleri kendi starlarını yaratırdı. Hiç tanınmamış bir isim oynadığı ilk filmle popüler olurdu. Artık durum bu değil. Fetih 1453, hiç tanınmamış oyuncularla çok yüksek gişelere ulaştı ancak orada Fatih Sultan Mehmet’in hayatı anlatılıyordu. Konu başlı başına bir stardı. Karaoğlan’da daha önce konuşulduğu gibi Kenan İmirzalıoğlu ya da başka bir oyuncu yer alsaydı eminim ki sonuç böyle olmazdı. Yan karakterlere de baktığım zaman seyircinin ilgisini çekecek hiçbir şey göremiyorum. Bu yüzden sonuca şaşırmadığımı söyleyebilirim.
Bütçe meselesine de değinmek istiyorum filmlerin. Yapımcılar filmleri için milyon dolarlık yatırımlar yaptıklarından bahsediyorlar. Oysa film maliyetleri artık eskiye göre o kadar düştü ki. Film çekmek bundan 5 yıl öncesine göre bile daha maliyetsiz. Zaten filmi izlediğinizde siz de o bize söylenen bütçelerin ne kadar doğru olup olmadığını anlıyorsunuz...
Türkiye’nin en hüzünlü haftası
2013, sinema için iyi başladı ancak sanat ve medya dünyası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Birçok değerli sanatçı, oyuncu ve gazeteci dostlarımızı son yolcuklarına uğurladık. Hatırlarsınız ki 2012’ye de böyle başlamıştık. Uğursuz mu geldi 2013, bilemiyorum… Toplumun yakından tanıdığı simaları teker teker kaybediyoruz. 2013 yılı ölümlerle başladı. Önce ünlü ressam Burhan Doğançay, kısa süre sonra Mehmet Ali Birand ve hemen ardından Toktamış Ateş peşi sıra Deprem Dede olarak bilinen Ahmet Mete Işıkara. Ve en son kötü haber de geçtiğimiz hafta içi oyuncu Savaş Akova’dan geldi. Tüm kayıplarımıza Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum…
Haftaya görüşmek üzere