Pişmiş fasulye
Hasan Ali Kaldırım'ın
Kadıköy'deki maçta Gökhan Gönül'e yaptığı
Fütursuz,
Pervasız,
Ve tribünleri tahrik amaçlı hareketlerin,
Hangi maksatlara hizmet ettiğini
Ve ölçülerini,
Orta yere sermişti.
Pazar gecesi de bu minvalde olduğunu gözlemledik.
Hakemlerin de bu tip futbolcuları yakın takibe aldığını bilmekteyiz.
Hele Babel'le olan eşleşmede,
Ceza sahası içinde,
Topu bırakıp,
Kendini Babel'in koşacağı yola
Pişmiş fasulye gibi bırakması,
Nasıl bir ruh halinde olduğunun göstergesidir zira.
Hal böyleyken,
Bırakın alışagelmiş hareketlerini gözlemlemeyi,
Tıbbi,
Hukuki,
Ve felsefi,
(Gördüğünüz gibi futbol kurallarını saymıyorum)
Tartışmaya kapalı bu penaltıyı,
"Görememek" dahi,
Sadece futbola değil,
Bütün hayata kör olmaktır.
Aslında Hasan Ali'yi yazıyordum.
Bilinç altım Aydınus’a kaydı.
Mazur görün.
Yazdık, çizdik.
Azıcık da zülf-i yâre dokunalım.
Dağılmış Fenerbahçe'ye,
İkinci, üçüncü, dördüncü golü atamamak ne demektir?
Etkiniz mi yoktur?
Yetkiniz mi?
Abuobukar'ı oyundan almak neyle açıklanabilir?
70'lerde bile adam savunmaya gelip
Çatır çatır mücadele ederken,
Giren oyuncunun ondan iyi oynayacağının garantisi mi vardır?
Psikolojik olarak takım niye kırılgandır?
Üst düzey bu futbolcuların,
Kırılganlık baş gösterdiğinde,
Özgüvenleri nereye kaybolur?
Quaresma da tam bunların tersine,
Niye özgüven patlaması yaşar?
Bu maçın şampiyonluk maçı olduğu bilinmemekte midir?
Tribünler dolduğu zaman,
Siz tribünleri dolu mu zannedersiniz?
Mitrovic kimdir?
Devre arasında niye alınmıştır?
O kadar para,
Hadi parayı geçtim,
Hiç oynamayacak futbolcu ne diye alınmıştır?
Şenol Güneş'e sorulmuş mudur?
Niye biz yeni yapılan statta derbi maçı alamıyoruz?
'Kızını dövmeyen, dizini döver' lafı niçin söylenmiştir?
Bundan sonra kalan 4 maç için ne gibi önlemler alınacaktır?
Beşiktaş'ın şu andaki durumunu bire bir ilgilendiren,
Bir sürü ve bir dizi olay varken,
Niye hiçbir Beşiktaş'lı yetkili çıkıp iki kelam etmez?
Biz neredeyiz!?
Burası neresidir!?
Ya da ben kimim!?
Kırmızı 'TATiL' biletleri
Skrtel'in,
Ve Josef'in
Gördüğü kartlar,
"Bu nasıl takım,
Her hattı lime lime,
Benim bu takımda ne işim var?
Zaten bu maçı alacak gücümüz yok.
Sallayayım tekmeyi de
İki hafta dinleneyim" kırmızısıydı.
Zaten sonra lig bitiyor.
Ver elini tatil kaçamağıydı.
Yani sanmayın ki;
"Bak o kadar konuştunuz, adam çatır çatır kırmızıları yapıştırdı" demeyin.
Hakem Aydınus,
Sadece tatil biletlerini verdi bu arkadaşların o kadar.
KAVGA DA BİR STRATEJİDİR
Belli ki maçtan önce taktik çalışmışlar.
"Adamlar bizden iyi,
Baskıyı yediğimizde gerin ortamı.
Kavga çıkartın"
Futbol bir satranç tahtasıysa,
Böyle bir hamle kabulümdür.
Stratejidir zira.
Ve ilk geldikleri kupa maçında
Tosic'i attırarak
Bu işte başarılı olduklarını gösterdiler.
Peki, Beşiktaş teknik heyeti,
Futbolcularına,
"Rakip sıkıştığı zaman çamura yatıyor
Kuvvetle muhtemel,
Van Persie,
Volkan, ve Hasan Ali'ye verilecek bu görev.
Aman! Onlara uymayın.
Göz göze dahi gelmeyin.
Çıkın! Fişi çekin" diye telkinde bulundu mu?
Bulunduysa Talisca'daki ne cüret.
Bulunmadıysa…
Zaten şer odakları harekete geçmek için pusuda beklerken,
Üstüne zaten
Her hafta kilo kilo güçten düşerken,
Biz ne yapıyoruz? Ya da ben kimim?
SİLİN GÖRÜNTÜLERİ
Dört tane hakem niye var?
Hele yan hakem ne için boy göstermekte.
Orta hakemin göremediklerini görsün diye değil mi?
Uyarsın diye?!
Hatta el kol hareketleriyle,
Mors alfabesiyle uğraşmasınlar diye de üstelik,
Teknoloji yapmışlar kendilerine,
Kulaklık kullanıyorlar.
İyi, güzel.
Pekiiiii!
Beşiktaş'ın 94'üncü dakikada yediği golde,
Emenike,
Baks koymuş rakibinden sıyrılıp,
Havadan gelen topu görmeden,
Direk Fabri'ye koşup,
"Kaleciye dokunamazsın" kuralını,
Bir omuz dürtüsüyle bozuyor mu?
Bozuyor.
Hadi bunu orta hakem görmedi.
Ya yan hakem,
Alex(!) Taşçıoğlu?
Video kuralı gelecekmiş! Pöh!
Siz video seyretmeye gidilene kadar,
Görüntüleri bile silersiniz.