-Maç ne olur?
-Zor maç!
-Adamlar hızlı kardeşim.
-Saldırırsan açık verirsin.
-Liverpool maçı gibi 60-65 dakika 0-0’da tutmak lazım.
-Ah Fabri!
O hatayı yapmasaydı…
-Ne anlatıyorsunuz 1-0’a yarı finaldeyiz.
-Her ihtimalde gol atmalıyız.
-Beşiktaş gol atıp moral yakalamalı
Tarzında söylemlerle koca bir haftayı geride bıraktık.
Ve arkasından çokça gıybet yapılan bu maçın rövanşı geldi çattı.
Saat 10'unu anladığımız,
Ama 5 geçesine bir türlü anlam veremediğimiz maç başlamıştı gayri.
'Oynarlar mı?' Sorusuna muhatap,
Quaresma ve Adriano sahaya çıkmış,
Sarı kart cezalısı Marcelo’nun yerine de Mitrovic monte edilmişti.
Top kırmızılıların ayağına geldiğinde,
Statta oluşan ıslık deryası,
Milyonlarca ağustos böceğinin çıkardığı sese eşitti.
Öyle istekliydi taraftar.
Bu furyada Cenk'in iki topu var, kalecinin köşeden çıkardığı,
İlk 10 dakika itibariyle iki takımın da kontrollü oynadığını söyleyebiliriz.
Bu arada bir gol kaçırdılar ki, hiç sormayın.
Dakikalar geçtikçe yerde yatmalar başladı,
Onlar zaman geçiriyordu ama bize zaman geçmiyordu sanki.
Laf aramızda bizim de vites yükseltmemiz gerekiyordu bu zaman diliminde.
Yükselttik.
Vitesi 3’ten, 4’e aldığımızda üst üste ikinci kornerimizi kullanıyorduk.
O son kornerin hengamesinde topu önünde bulan Talisca,
"Golü hep frikikten atacak değilim ya" dercesine topu Lyon filelerine gönderiyordu: 1-0
Tabii kıyıldı Şeref Bey!
Sonra klasik!
Gol atınca gol yemeden duramıyoruz ya!
Hiç bekletmedik adamları yani: 1-1.
Ve ilk yarı sonunda soru işaretleriyle beraber
Soyunma odasına indik.
İkinci yarıya öyle hızlı başladık ki,
46’ıncı dakikada topu çizgi üstünden çıkardılar.
İstekli geldiğimizde, bocaladıkları kesindi.
Biraz topa kur yapmamız gerekiyordu o kadar.
57’inci dakikaya kadar sağdan soldan bindirmeler, ortadan balıklama dalmalar,
Kalecilerinin kurtarışları,
Ve her şeyin bir sonu vardı.
Adriano’nun yüksek ortasına
Yüksek boylu Talisca yükseldiğinde,
"Bende kafa da çalışıyor' diyordu: 2-1.
Ve maç yeniden başladı,
Bu skor maçı uzatıyordu ama ömrümüzü de kısaltıyordu.
Heyecan fırtınasına girdik.
Söz bitmişti artık,
Hele Quaresma'nın orta şut karışımı yolladığı top direkten döndüğünde,
Söyleyecek laf yoktu ilahlara.
Son dakikada da Lacazette’nin bir çift lafı vardır her halde kendi ilahlarına!!!
Ve maç uzadı.
Uzatmaların hemen başında Oğuzhan-Necip değişikliğine gitti Şenol Hoca.
Kapanan bir oyun tarzını seçip, kontrayla gol aramaya başlamıştık.
101’inci dakikada Quaresma'nın kürdanla eşeleyip, getirdiği topu Talisca
Kalenin içinden bilinmeze vurdu.
Ve ilk uzatma yarısı da bitti.
İkinci uzatmada Fabri'nin bir kurtarışı var ki anlatmaya kelimeler yetersiz kalır.
115'te Quaresma sakatlandı ve çıktı, 120'de de maç bitti, penaltılara kaldık.
İlk 5’er vuruş gol oldu.
Artık telafisi olmayan atışlar başlamıştı.
6'yı da geçtik,
7'incide Tosic penaltıyı kaçırdığında ilahlar yanımızdaydı ama
8'incide Mitrovic topu kaleciye nişanladığında
Beşiktaş'a bugüne dek yaşattıkları için can-ı gönülden koca bir alkış yolluyorduk.
Hepinizin ayaklarına sağlık.
Hepinize teşekkür ediyoruz.