Son maçta Rhodolfo sakatlanıp çıktığında,
Kötü haber tez geldi.
Sezonu kapatmıştı…
Hal böyle olunca defansın bu bölgesiyle ilgili gel-gitler yaşadım.
Ne tuhaflıklar yaşamışız hayret edersiniz.
Dönemin teknik adamı Bilic,
Escude'nin arkasında yedek bekleyen Pedro için,
Tabi biraz da Önder Özen'in ittirmesiyle,
"Biz onu önümüzdeki 5 senede para kazanmak için yetiştireceğiz. O yüzden şimdilik takımda düşünmüyorum" diye ortaya laflar atmış.
Escude sakatlanıp da mecburen Pedro'yu oynattıktan sonra da,
"Ben bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum" demişti.
Yine aynı bölgedeki Sivok,
Ha satılacak ha oynamayacak ha sakatlığı tam geçmedi,
Teraneleri arasında iyi olduğu halde,
Devre arasında UEFA'ya ismi bildirilmemiş,
Dolayısıyla da ikinci yarı oynanan Avrupa Kupası maçlarında,
Lazım olduğu halde forma giyememişti.
Devam ediyorum,
40 yılın başı altyapıdan adı Atınç olan altın bir çocuğu,
Üst yapıya getirmiş,
Onu da transit geçiş yapan gemiler gibi,
Hiç bekletmeden Almanya'ya göndermiştik.
Trabzon'dan gelen Egemen vardı bir de
Onu da 'Feda Sezonu'nun ağır dişlilerinde kaybetmiştik.
Zago entrikalarla gitmişti.
Zapo fiyatı katlanarak(!) gelmişti.
Daha yeni Ersan'ı uğurladık Çin'e…
Anlayacağınız bir türlü dikiş tutturamadık o bölgede…
Ve işte akabinde Rhodolfo sakatlandı.
İyi kurtarışlar yapmak için,
Boyko'nun gelmesini bekleyen Tolga gibi,
Rhodolfo da sakatlanmak için Ersan'ın gitmesini beklemişti sanki.
Gece devriyesi olmayan sınır hattı gibi bomboş kaldı oralar.
İnşallah herkes hesabını iyi yapmıştır,
Gülü koklarken dikeni batmasın da burnumuza!!!
"Sekiz"
Galatasaray Başkanı Sayın Dursun Özbek'i geçen sabah bir ekonomi programında seyrettim.
UEFA'nın, Galatasaray'a olan negatif izlenimlerine cevap vermeye çalışıyor,
Kısmen de mantıklı sözler sarf ediyordu.
Tepkilerin olumlu olduğunu görünce de,
Gaza geldi herhalde…
Zira o günün öğlenden sonrasında katıldığı bir etkinlikte,
Kantarın topuzunu kaçırıverdi.
Kendi camiasını savunacak diye,
Ya birilerini kast ederek şikeden dem vurdu,
Ya da "Biz 8-10 yemedik" diye Beşiktaş'a taş attı.
Önce şunu söylemeliyim ki,
Kendisini savunurken başkalarını karalamaya çalışmak hiç hoş durmadı.
Ne geleneklerimizde var bu ne de kültürümüzde…
Adamlar Fair-Play diye kendi başkanlarına bile yol vermiş.
Siz de söylediklerinize bakın bir de,
Aşağılama,
Küçümseme,
İftira,
Her şey barınıyor laflarınızda…
Siz UEFA'ya yaptığınız savunmada "Sekiz yemedik biz" derken,
Beşiktaş'ın Liverpool'dan yediği "Sekiz" golü kast ediyorsunuz ama
Biz bütün Beşiktaşlılar,
O "Sekiz'i"
92-93 sezonundaki Ankaragücü-Galatasaray maç sonucu olarak algılıyoruz.
Yoksa Sayın Başkan siz,
"Sekiz" diye Kıvanç Tatlıtuğ'u mu kast ettiniz.
Merdiven boşluğundan otorite boşluğuna
Eeeevet!
Galatasaray Başkanı gündeme oturur da,
Fenerbahçe Başkanı hiç geri kalır mı!
O gündemi sarsmaz mı!
Hem de takım yenilmişken o gündemi değiştirmek en büyük marifetiyken Sayın Başkan'ın.
Bir keresinde Galatasaray'a yenilmişlerdi de,
Fazla seyirci alımı ile ilgili yasayı kast ederek,
"Merdiven boşlukları niye dolu" diye bir laf atmıştı ortaya.
O hafta ne mağlubiyeti konuşuldu Fenerbahçe'nin,
Ne oynadığı kötü futbol,
O zaman gündem 'Merdiven boşluğuydu'
Şimdi ise son atışmalardan sonra ibre,
Otorite boşluğuna kaymakta,
Bundan bir tık sonrası hava boşluğudur,
Hep beraber türbülansa gireriz ki,
"Ammannnn!" diyorum.
Yamaç paraşütçüsü
Hiç sevmezmişiz gibi spor kamuoyu bu muhabbetlerle çalkalanırken,
"Burak Yılmaz Çin'e gitti" haberi,
Laaaaaap! diye orta yere düşüverdi.
Öyle bir algı yok ya piyasada,
Önce Burak Yılmaz ismi bakanmış izlenimi yarattı bende.
Çin'e gitti cümlesinde de politik bir gezi aradı beynim iyi mi!
"Burak Yılmaz Çin'e gitti"
Allah Allah!!!
Vallahi jeton sonra düştü.
Ne diyelim hayırlısı olsun,
Lakin bu Çinliler,
Endonezya'daki Grasberk altın yataklarını mı patlattılar, ne yaptılar bilmiyorum ama
Özellikle bu Burak Yılmaz transferinde bize danışsalarmış iyiymiş.
Şimdi futbolcu diye aldıkları adam,
Aynı yamaç paraşütçüsü gibi,
Gördüğü her boşluğa bırakıyor kendini,
Düşünsenize 1.5 milyarlık Çin daha ilk maç sonrası,
"Bedavaya penaltı nasıl alınır, hakem nasıl kandırılır" onlarla tanışacak.
Hiç iyi yapmadılar hiç!