Şampiyonlar Ligi’nin büyüsünden midir desem.
Futbolcuların ayrı motivasyonu mu içinde bulunduğumuz havayı ayrı kılan bilemedim.
Maça iştirak edenlerden tutun da
Oynanan futbola kadar her şey değişik.
Taktik değişik,
Hava bile havalı.
Laf aramızda lige yansıması en büyük temennimiz.
Ha unuttum bir de hakem bile değişik!
***
Gözlerimizin aşina olduğu iki kişiden
Caner 18’e,
Talisca da ilk 11’e alınmamıştı.
Maç taraftarın itici gücü,
Takımın da aşırı hızıyla başladı.
Değişik atak kombinasyonları,
Sağlı sollu kornerler,
Quaresma’dan fiyakalı çalımlarla ‘Merhaba’ dedik Monaco’ya.
İki takım da hızlı oynuyordu,
Biz ayağa top yaparak ve adam eksilterek,
Onlar da uzun toplarla hızlı çıkarak,
Hızlının farklarını gösteriyorlardı adeta.
Sonra “Taraftar bu hızla 90 dakika bağırır da biz aynı hızla oynamaya devam edersek su kaynatırız” diye düşünmüş olacak ki futbolcular,
Dakika 15 itibariyle el frenine asıldılar.
Sonra her iki takım için de toplu defans dakikaları başladı.
Her atakta birden ciddi defans hattı oluşuyordu.
‘Nefes bile alamıyorsun’ derler ya öyle.
İlk yarının sonlarına doğru farkımız ortaya çıkıyor,
Gökhan’la, Oğuzhan’la, Quaresma ile ciddi pozisyonlara giriyorduk.
Ve hep aynı altın kural!
Atamayana atarlar artık kanun gibi maalesef.
Adamlar 50 metreden gol attı iyi mi: 0-1.
İkinci yarıda oyuncu değişikliğine gitmedik ama final paslarındaki değişiklik göze çarpıyordu.
Onlardan birinde Tolgay’ın, bel kıran cinsinden incesine tanık olduk.
Topla buluşan Quaresma’ydı,
‘Tereyağından kıl çeker gibi’ derler ya
Öyle çekti topu rakibinden,
Rakibi de Quaresma’yı,
Penaltıyı Cengo üst köşeye bıraktığında kendimize geldik: 1-1.
Golün dakikası 53’ten, 70’e kadar kaydedecek tek olay,
Babel’in kaçırdığı pozisyonu takip eden Quaresma’nın,
Ahlar, vahlar arasında topu dışarı atmasıydı.
Bir de Tosic’in sakatlığından dolayı zorunlu Medel değişikliği.
Ve hemen akabinde sahanın yıldızı diyebileceğim Tolgay’ın sakatlanışı.
Rutin giden maçın Beşiktaş cephesinde ‘Beraberlik bize yeter’ havası hakimdi.
‘Gol bulursak ekstra olur’ düşüncelerinde
Babel’in uzun uğraşlarla getirdiği topu ceza sahası içinde “Ben getirdim buralara kimselere vermem” tazında topu ayaklarına hapsetmesi,
Maçı seyreden herkesi çıldırttı desek yeridir.
Atiba-Talisca değişikliğinde gözümüze takılan olay,
Oyun dışına çıkan 3 oyuncumuzun da baldırından sorun yaşamasıydı.
Nihayetinde beraberliğin işimize yaradığını düşünüyordu ki futbolcular, maç berabere bitti!
Ne olursa olsun, Şampiyonlar Ligi’nde, hele bu mevsimde puan almak iyidir.
Hayırlısı olsun.