Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş'in
'Şenol Güneş' ismi verilen bir statta
Maça çıkmasının ne anlama geldiğini
Kendisinden başka kimse anlayamaz her halde.
Lafla da anlatılacak gibi bir şey de değil bence.
Kendisi bir yana,
Futbolcu üzerinde etkisi de bayağı bir pozitif olur diye düşünüyorum.
Bu minvalde ideal kadroyu sahaya süren Şenol Hoca,
Santrfor tercihini Cenk'ten yana kullanmıştı.
İşte o Cenk Tosun maçın hemen başında,
Sevgilisiyle randevulaşıp da buluşmaya yeminli aşık gibi belirmişti ceza sahasının içinde,
Adriano topla sıfıra inip de başını kaldırdığında,
Elinde bir tek çiçek yoktu.
Top Cenk’in ayağından ağlara gittiğinde,
Buluşma hasret kokuyordu adeta: 0-1.
Gelen bu erken gol Trabzon’un oyun iştahını
Ve konsantresini adeta yerinden oynatmıştı.
Beşiktaş dalga dalga geliyordu,
Ve tusunami an meselesiydi.
Dakika 23. itibariyle kaçan pozisyonları
Akşam dellenmiş vaziyette izlerseniz televizyondan,
Saç baş yolarsınız.
Hele Trabzon'un golünün bu pozisyonlardan sonra gelmesi,
'Atamayana atarlar' lafını tekrar borsadaki tahtaya çıkartıyordu: 1-1.
Gol hem maçtan umudunu kesmeye başlayan Trabzon seyircisini canlandırdı
Hem de Trabzon takımına kamçı etkisi yaptı.
Bir şey geldi mi her şey üst üste gelir ya!
O hesap.
Bu sefer de Quaresma sakatlandı.
Lyon maçı öncesi inşallah uzun süreli değildir sakatlığı.
Çıktı, yerine Aboubakar girdi.
40. dakikada son yıllarda Beşiktaş’ın başına gelmiş en iyi şeylerden biri sahneye çıkıyordu.
Fabri, Rodallega'nın yüzde yüzlük topunu müthiş bir refleksle çizgiden aldığında,
Yüreğimiz yerinden çıkacak gibiydi.
Ve ilk yarı el elde baş başta soyunma odasına gittik.
İkinci yarının hemen başında Fabri yine sahnedeydi,
Fabri'den devamlı bahsetmek iyi değil gibi sanki ama hayırlısı.
Sanki takımda bir şey eksikmiş de onu arıyormuşuz gibi bir hava hakimdi sahaya.
Acaba ne diye düşünürken Aboubakar çıktı sahneye,
Ceza sahası içinde yine o klas dönüşlerinden birini yaptı.
Kalecinin beklemediği köşeye vurduğunda,
Yine o acayip dansını yapmaya başlamıştı: 1-2.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Üst düzey takımlarda rakibe hücum için topla oynama alanı bırakırsan
Üzerler seni.
Arka arkaya yediğimiz goller tipik defans hatasıydı.
Önce kademe, sonra paylaşım hatasından yediğimiz gollerle 3-2 geriye düşmüştük.
Attığımız ikinci golden önce aradığımız bir eksiklik vardı ya.
Onu tekrar aramaya başlamalıydık.
Hem de ivedilikle.
Bulduk.
Talisca’nın frikiğini unutmuşuz meğer.
Nereye vurduysa artık.
Bütün örümcekler intihar etti: 3-3.
Bu gol düellosu, eski Teksas'taki hesaplaşmaları andırıyordu adeta.
Dişe diş, kora kor.
Ve seyir zevki maksimuma çıkmıştı.
Hele,
91. dakikada Trabzon ceza sahasına
Bir kısrak başı gibi uzanan Atiba'nın kafası var ya,
Bütün Beşiktaş camiasına kim bilir neler müjdeliyordu: 3-4.
Helal olsun, hoş olsun.