2015 yılı bitti ama tabii son ekonomik durum henüz belli olmadı. 2015 yılında hem iç siyaset hem de dış siyaset açısından oldukça zor geçti. Buna rağmen son bir yıllık dönemde seçim üstüne seçim yaşanması göz önüne alınırsa da ekonominin büyümesinin yüzde 3.5 ile yüzde 4 arasında gerçekleşecek gibi durması, global gelişmelere ve de mayın tarlası gibi olan bir bölgede yani Orta Doğu’da yaşadığımız göz önüne alınırsa, oldukça büyük bir başarı.
Rusya ile ortaya çıkan sorunlar, Putin’in bu sorunları büyüterek ekonomik sorunları kendi halkına unutturmak için bizi hırpalamaya kalkması tabii ki üzücü ve bu ülkeye güvenemeyeceğimizi ortay çıkardı.
Diğer taraftan da Suudi Arabistan ile İran’ın kapışması, bunun çevredeki küçük ülkelere de sıçraması, Ortadoğu konusunda saflara ayrılınması da büyük sorun. Rusya, İran Suriye bir tarafta, ABD, Suudi Arabistan bir tarafta ve Türkiye de yıllar sonra İsrail ile gene diyalogda ve de mümkün olduğu kadar da itiş kakışın dışında kalmaya mecbur.
Bugünkü Ortadoğu sorunları, İngiltere ile Fransa’nın 1900-1919 arasında bu bölgede Osmanlı eyaletlerini, Hicaz Emiri Hüseyin’in üç oğluna birer ülke verme vaadini kullanarak parçalayıp kaos yaratmalarının da sonucu. Son dönemde gelinen yerde Irak’ta çoğunluğun Şii olması ama yöneten Saddam’ın Sünni olması ciddi sorun olmuştu. Diğer taraftan da Suriye’de de çoğunluğun Sünni fakat yöneten Esad’ın Şii olması da benzer şekilde sorun çıkartmış oldu.
İnşallah tarihçiler ve diplomasi uzmanları bazı çözümler konusunda öneriler yapıyorlardır. Türkiye açısından bölgedeki kaosun içine çekilmemek en önemli yaklaşım olur.
Kaldı ki Çin’de de ekonomik zayıflığın ortaya çıkması, bunun petrol ve gelişen emtia satan ekonomilerini fena halde hırpalaması sonucu Latin Amerika, Afrika ve Güney Doğu Asya’da ekonomik sorunların büyümesi de 2016'yı kapsayacak gibi duruyor.
Bu şartlar altında Türkiye tüm global sorunlara rağmen 2016 yılında yüzde 3.5 -4 arasında gene büyüyebilecek gibi duruyor. Ülkemizin cari açık düzeyi petrol fiyatlarının düşüşlü ortamında da azalmaya başladı. Tabii cari açık petrol fiyatlarının yeniden yükselmesi durumunda tekrar büyüyebilir. Bu hemen 2016 yılında gerçekleşmese de bir iki yıl içinde yeniden gerçekleşebilecek. Dünya ticaretinin de yavaşladığı biliniyor. Cari açığımızın GSYİH oranı 2015 yılı sonunda yüzde 5 düzeyine yakınlaştı. 2016 yılında da cari açık biraz daha küçülebilir. Ama 2017 ve sonrasında neler olacağını tabii ki bilemiyoruz.
Son yıllarda Türkiye’nin kamu bütçe açığı /GSYİH oranı yüzde 1-1.5 aralığında gerçekleşti. Bu Türkiye’nin en önemli sigortasıdır. 2016 Kamu açığını yüzde 1 civarında tutmamız çok önemli.
Dün Sayın Ekonomi ve Maliye Bakanları İstanbul’da idiler. Her ikisini de dinledim. Sorunların farkındalar, gerçekçiler ve bilgililer. Jeopolitik konularda da sakin durabildiğimiz takdirde diğer gelişen ülkelerin sorunlarına benzer sorunlar yaşamayacağız. Bu durumda da döviz kurunun aşırı oynaklığı da ortadan kalkacak. Bu da döviz kurunu sakinleştirmek için en önemli faktör. Medyanın da Merkez Bankası’nı hırpalamak sevdasından da vaz geçmesi iyi olur.
2016 yılı belirsizlik içeriyor ama 2015 yılından biraz daha iyi olma potansiyeli de var. Toplumca sakin olmamız gerekiyor. Hem siyasette hem de ekonomide!