• $32,3217
  • 35,1049
  • 2295.47
  • 9068.35
15 Nisan 2014 Salı 00:39 | Son Güncelleme:

Bir gün bir rüya gördüm ve bu şiirler ortaya çıktı

Bir gün bir rüya gördüm ve bu şiirler ortaya çıktı

Şair Behçet Necatigil anısına düzenlenen Necatigil Şiir Ödülü’nün bu yılki sahibi ‘Türkçenin Dudaklarısın Sen’ adlı son kitabıyla Enver Ercan oldu. Yarın gerçekleşecek törenle ödülünü alacak olan Ercan’la yeni şiir kitabını ve ödül hakkında konuştuk.

KÜLTÜR SANAT SERVİSİ

İlk kitabı Eksik Zaman’ın yayımlandığı 1977'den sonra Türk şiirine iki önemli eser daha kazandıran Enver Ercan, “Türkçenin Dudaklarısın Sen” adlı son kitabıyla okurlarıyla tekrar buluştu. 1990’dan bu yana, edebiyatımızın ekollerinden Varlık Dergisi’nin yayın yönetmenliğini üstlenen şair, Yasak Meyve ve Eşikcini dergileriyle Türk yazınına yeni kapılar araladı. 1996’da Cemal Süreya, 1997’de Yunus Nadi Şiir Ödülü’nün sahibi olan Ercan, son kitabıyla Behçet Necatigil Şiir Ödülü’ne layık görüldü. Yeni kitabını ve ödül hakkındaki duygularını Ercan’a sorduk: 

Bu kitap öncekilerden biraz farklı. Sade bir dil kullanmışsınız. Kitabın macerasını biraz anlatır mısınız? 
Aslında kitabın macerası şöyle; yurtdışına şiir etkinliklerine gittiğimde, şiirlerimin çevirisinde sorun yaşıyorduk. Türkçenin birtakım inceliklerini elimden geldiğince kullanmaya çalıştığım için, bunların yabancı dillerde karşılığı bulunamıyordu. Şiirlerin çevrilemediğini görünce şaşırmıştım, böyle bir şeyi tahmin etmiyordum. Mesela “günler var ki size niyetliyim” gibi bir dizeyi Felemenkçede söylemek imkânsız. Çevrildiğinde benim kastettiğimin dışında bir cümle çıkıyor. Bunları gördükçe, biraz kendimi de payelendirmek için “Türkçenin dudakları da böyle” gibi bir şeyler söylüyordum kendi kendime. Sonra “Türkçenin dudaklarısın sen” ifadesi kafamda yer etti. “Bir gün kitap çıkarırsam, adını böyle koyarım” dedim. 

'Rüya Şiirleri'  bölümünü yazmaya Cemal Süreya'yla başlamışsınız. Bunun öyküsünü de aktarabilir misiniz?
Yaklaşık 10 yıldır yayımladığım şiirler bir kitap için yeterli değildi. Kitap çıkarma fikri son birkaç ayda, bu rüya şiirleriyle çıktı ortaya. Bir gece rüyama Cemal Süreya girdi. Süreya, rüyamda Türkan Şoray’la bir aşk ilişkisi yaşıyordu ve ben bunu dostumuz şair Tevfik Akdağ’la konuşuyordum. O sırada Süreya geldi ve bizi duydu. Bize biraz çıkıştı ve bunu kimseye söylemememizi tembihledi. Tam çıkacağı sırada bana döndü “Senin ağzın boş durmaz” dedi ve gitti. Ben o gece uyandım ve Cemal Süreya şiirinin ilk taslağını yazdım. Sonra, şu anda aramızda olmayan ama geçmişte yakın dostluk kurduğum şairlerle ilgili bir dizi şiir yazdım. Bunlarla bir kitap oluşturulabileceğini düşündüm. Bundan önce, biraz kızgınlıkla yazdığım şiirler vardı. Kanser hastalığım nedeniyle doktora ne kadar yaşayacağımı sorduğumda “Hemen ölmezsin” dedi. “Merak etme” falan demesini bekliyordum, hatta şiirlerin birinde vardır bu: kafama takılan soruyu/hemen sordum tabii/bu kışı çıkarır mıyım doktor?/“merak etme, hemen ölmezsin” deyince/keyfim iyice yerine geldi. Tümörün kemiğe ya da organlara sıçramamış olması beni sevindirmişti ama doktor sevincime çok şaşırdı. 

Aslında 80’ Kuşağı, dil bakımından İkinci Yeni’nin uzantısı bir şiir tarzı. Sizinki ironik ve imgeci olması yönünden Cemal Süreya’ya yakın. Fakat bu kitapta sadeliği tercih etmişsiniz. Neden böyle oldu? Çeviri konusunda yaşadığınız sıkıntının bunda etkisi var mıydı? 
Rüya şiirlerine başladığımda, rüya tabircileriyle bir rüyanın nasıl anlatıldığını konuştum. O havayı vermek için araya tabircilerin kullandığı sözcükler de serpiştirdim. Rüya biçiminde anlatan şiiri kapalı ya da imgeci bir tarzda yazamazsın. Birincisi, somut olman gerek. İkincisi, düzyazıya yaklaşman ama düzyazı olmaman gerek. Şairlerle anılarını anlatırken birtakım ipuçları da vermen gerek. Mesela, Oktay Rıfat şiirde her türlü eleştiriyi kabul eder ama balıkçılığına laf söyletmezdi. Dağlarca “Türkçem benim ses bayrağım” derdi ama şiirlerini Osmanlıca yazardı. Bunları incitmeden, kırmadan söylemeliydim. Sabahattin Kudret Aksal’a “Sizin şiirlerinizde safra çok az” dediğimde bana “Oktay Rıfat’ta daha azdır” demişti. Ben hem şairlerin gizini sergilemek hem de edebiyat tarihçilerine bir yol açmak istedim. Ama kitabın 2'nci bölümü imgeci tarzıma uygundur. İkinci Yeni, benim “kuşak” olarak nitelendirdiğim tek kuşak. Mesela Garip şairleri çok etkili oldular ama heykelde, resimde, romanda, müzikte karşılıkları yok. İkinci Yeni deyince heykelde, resimde de isimler akla gelir. Cemal Süreya, dediğiniz gibi bana çok yakındır. Ama o Mülkiye mezunu, iyi eğitimli biri olduğu için kravatlı bir şiir yazardı, bense kravatsız bir şiir yazdım. Bununla birlikte ince alay, ikimizin ortak özelliğidir. 

BENİM İÇİN ONURDUR

Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü bu yıl siz aldınız. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz? 
Şiiriyle ve şair kimliğiyle kendisinden sonraki kuşaklara hep yol gösterici olmuş, şiirimizin yapıtaşlarında büyük usta Behçet Necatigil’le adımın aynı cümlede yer alması benim için onurdur. Necatigil Şiir Ödülü – edebiyat dünyasının içinde olduğum için bilirim – her şair için anlamlıdır. Artık kendime daha çok güveniyorum. 

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'