Trabzonspor ilk yarıda, özellikle Caicara’nın kanadından çok rahat pozisyon üretti. Başakşehir kalesine kadar iyi geldi, hatta konuk defans hattı sıklıkla dikkatsizdi ama golü bulamamasında iki etken vardı: Öncelikle bordo-mavililer hücumda çoğalamadılar. Ve karşı karşıya bile net bir vuruş yapamadı ev sahibi ekip, güçsüzdüler. Bunlara, Skrtel’in Nwakaeme’yi ceza alanı içindeki hava topunda çekip düşürmesinde hakemin kayıtsız kalmasını da ekleyebiliriz! Başakşehir, takım boyunu hep kısa tutuyor, hücumda üç hat aralarında 15-20 metre en fazla, birlikte çıkıp savunmada da bunu yapıyorlar. Her atakta Trabzonspor ceza alanı içinde-çevresinde 5-6 kişi oluyor. Ama bordo-mavililer bu konuda daha sıkıntılı, 3 hücumcuya orta sahadan destek geliyor ama dağılımda sorun yaşıyorlar. Atakta birbirlerine çok yaklaşıp kısa paslarla sonuç almaya çalışıyorlar, genişlik olmadığı için önlem alınması da kolay oluyor. Buna rağmen pozisyon üretebilirdi, başaramadı.
İkinci yarıda Başakşehir, Mahmut ve Aleksic’in pas dağıtımındaki uyumu ile 6 puanlık maça yakışır oyun sergiledi ilk çeyrekte. Ama belki de maçta en az adamla hücum yaptığı bir atakta öne de geçtiler. O golde ceza alanı içinde Demba Ba tek başınaydı, oyundaki bordo-mavili iki stoper seyirci, ligin en çevik stoperlerinden biri Hüseyin Türkmen ise yedek kulübesinde! Ekuban ve Nwakaeme’nin kanatlardaki hareketliğine çok ihtiyacı vardı artık Trabzonspor’un ama bu ikili haftalardır aynı, ya var ya yoklar. Dün yine etkisizdiler. Her geçen dakika bordo-mavililerin işi zorlaşabilirdi zira konuk ekip pas oyununu iyice yerleştirmeye başlamıştı. Şans ummadığı şekilde geldi. Skrtel’in kendi kalesine attığı gol, maça kalite değil, hareket getirdi. Ligin zirvesinde bütün hesapları değiştirecek son bölüm vardı. Her atakta ayrı plan yapıldı adeta. İki taraf da artık temkinliydi, hücuma çıkarken bir adamın bile ileri çıkıp çıkmaması bile tartışıldı sanırım, hesaplar yapıldı kulübede. Çünkü kaybeden yanardı. Hiç değilse beraberlik, iki taraf için de içten içe sevindiren sonuçtu.