• $32,4368
  • 35,085
  • 2326.32
  • 9079.97
20 Mayıs 2013 Pazartesi 02:00 | Son Güncelleme:

Türkiye ile ABD Suriye konusunda birbirine yaklaştı

Türkiye ile ABD Suriye konusunda birbirine yaklaştı

Prof. Kemal Kirişçi: “Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinin ardından Esad rejiminin değişimine müzakereler üzerinden varılması konusunda iki tarafın pozisyonu birbirine yaklaştı. Türkiye Suriye’de rejim değişikliğini Esad’ın temsilcilerinin de katılacağı müzakerelerle sağlamaya artık daha sıcak bakıyor diye düşünüyorum”

Şenay YILDIZ
senay.yildiz@aksam.com.tr

Satır arası...
Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında konuşma yaptığı yerlerden biri de ülkenin prestijli düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’ydü. Brookings’de birkaç ay önce oluşturulan Türkiye Projesi’nin Direktörü Prof. Dr. Kemal Kirişçi Türkiye’nin saygın akademisyenlerinden. Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın hemen ardından kendisiyle Türkiye-ABD ilişkilerinden öne çıkan başlıkları ve Washington’daki atmosferi konuştuk.

Brookings Enstitüsü bünyesindeki Türkiye Projesi’nin Direktörü Prof. Dr. Kemal Kirişçi Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinin ardından AKŞAM’a değerlendirmelerde bulundu: 

- Başbakanın ABD ziyareti öncesinde Washington’da nasıl bir beklenti vardı? Obama-Erdoğan görüşmesinin ardından hangi noktadayız?
Erdoğan’ın Washington ziyareti ziyaret öncesi beklentiler ve ziyaretin oluşması arasında önemli bir fark var. Benim görebildiğim kadarıyla her iki taraf birbirinden bahsettiği zaman oluşan tablo ile yan yana oldukları zaman oluşan tablo arasında fark var, bu da ilginç bir gelişme. Öncesinde Türkiye ile Amerika arasında birkaç konuda önemli farklılıkların olduğunun altı çiziliyordu. Özellikle Suriye ve İsrail konularında önemli farklılıkların olduğundan bahsediliyordu ve bunların aşılıp aşılmayacağı konusunda da çekince vardı. Ancak ziyaretin ardından Obama ile Erdoğan arasında oluşan tablo son derece pozitif. Başbakan Erdoğan’ın bizim kurumumuzda yaptığı konuşmadan da edinilen intiba Suriye konusunda Amerika ile Türkiye’nin pozisyonlarının birbirine yaklaştığı yönünde. Esad rejiminin değişimine müzakereler üzerinden varılması konusunda iki tarafın pozisyonunun birbirine yaklaştığı düşünülüyor.

KERRY VE OBAMA FARKI

- Suriye konusunda ABD’de görüş birliği bir süredir yoktu. Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı ile Beyaz Saray arasındaki görüş farkı hala devam ediyor mu? 
 Evet, devam ediyor. John Kerry çok daha fazla angaje olmak istiyor Ortadoğu’da. Obama ise daha fazla Asya’ya doğru yönlenmek istiyor. Obama Ortadoğu’yu bir sorunlar yumağı olarak görüyor ve bu sorunların Amerika’yı yeniden bölgeye bir askeri müdahaleye itmesini arzu etmiyor. Irak ve Afganistan tecrübeleri Amerika’yı derinden etkilemiş durumda. Amerika yeni yeni ekonomik krizinden çıkmaya başladığı dönemde Obama yönetimi Asya’yı çok önemli bir partner olarak görüyor. Bir de Obama şahsi olarak dünyadaki sorunların askeri yöntemler kullanılarak çözülebileceğine inanmayan birisi. Böyle bir ideolojik yapısı var Obama’nın ve ondan dolayı da Suriye konusunda son derece hassas. John Kerry ise Ortadoğu’nun Amerika açısından hala önem arz ettiğini, Ortadoğu’da oluşacak istikrarsızlığın Amerika’nın en azından yakın müttefiklerini olumsuz bir şekilde etkileyeceğini, bundan dolayı Amerika’nın angaje olması gerektiğini düşünüyor. Ama John Kerry bunu daha çok diplomatik ya da diplomasinin ağırlığının olduğu angajmanlar olarak görüyor.

- Kerry de askeri müdahale fikrine mesafeli aslında, öyle mi?
Ben öyle görüyorum. John Kerry ve ona destek olanların da askeri müdahale yönünde düşündüklerini zannetmiyorum. Belki muhalif güçlere daha etkin bir destek verilmesi olabilir ama bu o desteğin de başlatılacak müzakereleri etkilemeye yönelik destek olduğunu düşünüyorum. Yani Esad rejiminin devrilmesine yönelik bir destekten ziyade, Esad yönetimini müzakere masasına zorlayacak bir destek. Bu çerçevede de Rusya’yı kendilerine partner olarak görüyorlar. Çünkü aslında Rusya’nın da bu istikrarsızlıktan ve devam eden şiddetten olumsuz etkilendiğini düşünüyorlar ve bu ortak payda sayesinde Cenevre Süreci ile bir noktaya varılabileceğini düşünüyorlar. 

- Obama “Suriye için sihirli formül yok” diyerek bu işin zaman alacağını da söyledi. Türkiye çözüm sürecinin Esad’lı olması, geçişin Esad veya onun temsilcilerinin de masaya oturmasıyla gerçekleşmesi fikrine soğuk duruyordu. Bu konuda Türkiye biraz yumuşadı mı Washington’da?
Başbakanımızın Brookings’de yaptığı konuşmayı ve diğer görüşmeleri doğru değerlendiriyorsam Türkiye’nin Washington ziyareti öncesine göre müzakere ile bir yerlere varma, Suriye’de bir rejim değişikliğine müzakereler üzerinden sağlamaya biraz daha sıcak baktığını düşünüyorum.

- Yani Esad rejiminin temsilcilerinin de masaya oturarak çözüm bulunmasına yaklaştı mı Türkiye?
Ben öyle görüyorum. Ama burada Türkiye’nin önem verdiği şey böyle bir müzakere sürecinde varılacak olan çözümde Esad’ın olmaması lazım. Müzakere sürecinin amacı Suriye’de daha fazla kan dökmeden, daha fazla şiddete, istikrarsızlığa neden olmadan bir değişimi başlatmak ve bu rejim değişimin sonunda da Esad’ın görevden uzaklaştırılması.

ANKARADA'Kİ DEMOKRASİ SORGULANIYOR

- Ziyaret öncesinde Center For American Progress’in Türkiye’de basın özgürlüğüne ilişkin açıkladığı rapor ve hükümete yönelik eleştiriler çok dikkat çekti. Bu konu Washington’da ne kadar önemseniyor? 
Özellikle İnsan Hakları konusuna ve genel olarak demokrasiye önem veren çevrelerde artık yavaş yavaş gündeme geliyor, bu raporu da o çerçevede görmek lazım. Zannediyorum Türk tarafı da bunun farkında ki Brookings’de yaptığı konuşmada Başbakan demokratikleşmeye ve hukuk devletine birkaç kere atıfta bulundu. Ama biraz evvel bahsettiğim çevreler bunu yeterli bulur mu yoksa anında değişiklikleri mi görmek ister, onu zaman gösterecek. Özellikle medya mensupları ve gazetecilerin sıkıntıları burada artan bir şekilde gündeme geliyor. Bunun üzerinden Türk demokrasisi, Türkiye’deki demokrasinin derinliği ve kalitesi sorgulanıyor. 

IRAK'TAKİ BÖLÜNME KAYGISININ NEDENİ İRAN

- Türk şirketlerinin Kuzey Irak’ta enerji anlaşmaları imzalaması nedeniyle ABD “Türkiye Irak’ın bölünmesine yol açacak” gibi bir kaygı dile getiriyordu. Bu kaygılar aşıldı mı?
Bu kaygılar gündeme geliyor. Bir zamanlar Türkiye’nin “Amerika’nın Irak’ı bölüp, Kuzey Irak’ta ayrı bir Kürt devleti oluşturacağı” yönünde derin kaygısı vardı. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde ise Türkiye’nin Kuzey Irak’la özellikle ekonomi ve enerji konusunda geliştirdiği ilişkiler Amerikan tarafını endişelendirmeye başladı. Bugün Bağdat’taki hükümetin ABD’nin tercih edeceğinden çok daha fazla İran’a yakın olduğu Amerikan tarafınca kabul ediliyor. Hatta bunun sorumluluğunu da bugüne kadar takip etmiş oldukları politikalarda görüyorlar. Fakat çekindikleri Türkiye’nin enerji politikalarının Irak’ın hem toprak bütünlüğünü tehlikeye düşürebileceği hem de Bağdat hükümetini daha da fazla İran’a yaklaştıracağı endişesi. Benim şahsi kanaatim Amerika’nın Türkiye’nin kuzeydeki Kürtlerle yakın ilişki geliştirmesinin önünde durmayacağı yönünde. 
 
- Neden böyle düşünüyorsunuz? 
Amerika’nın önündeki tepsinin önemli bir kısmı iç konularla dolmuş durumda. Bunlar arasındaki en önemli dış konu Suriye krizi. İran, Afganistan, Irak, Mısır, Tunus... ABD’nin kendi ekonomik sorunları... Bütün bunlar tepsinin içinde yığılıyor. Açık açık söylenmese de “İzlediğimiz yanlış politikalar sonucu Irak İran’a kaybedildi” düşüncesi var. Amerika şimdi Türkiye ile bu konuda cebelleşirse diğer konularda kaybedecekleri var. Bu nedenle Türkiye’yi fazla sıkıştırmadan diğer konularda yol kat etmeyi tercih edecekler gibi geliyor bana.

ÇİN VE BREZİLYA EKONOMİSİ YAVAŞLIYOR

- ABD ile Türkiye arasında imzalanması öngörülen Serbest Ticaret Anlaşması bize ne kazandıracak?
Global baktığımız ve Ortadoğu’daki sıkıntıları da göz önüne aldığımız zaman eğer Türk ekonomisi 2023 senesine kadar dünyanın onuncu ekonomisi olabilecekse yapılması gereken uzun listedeki işlerden bir tanesi Türkiye’nin pazarlarını büyütmek, genişletmek. Dünyadaki en önemli pazarlardan birisi Amerika. Başbakan Türkiye’nin Amerikan pazarının küçük ve yetersiz olduğunu birkaç kez söyledi buradaki temaslarında. Aradaki ticaret dengesinin Türkiye aleyhine olması çok hassas bir konu. Biz Türkiye’de hala “Çin dörtnala gidiyor” diye biliyoruz ama Çin ekonomisi artık yavaşlamaya başlıyor. Çin ekonomisindeki istihdam maliyetleri yükselmeye başlıyor. 20-30 sene sonra Çin nüfusunun hızla yaşlanmak durumunda olduğunu görmemiz lazım. Brezilya ekonomisinin de yavaşlamaya başladığı ve özellikle de hammadde fiyatlarının düşmeye başladığı biliniyor. Bu durumda hammadde ve enerji üretimi ile geçinen ülkelerde talep sıkışmaya başlayacak. Ortadoğu’nun istikrarsızlığından dolayı sıkıntıları var. AB’nin kendi sıkıntıları var. Bu durumda yükselecek, büyüyecek ekonomiler Afrika’daki ve Asya’daki bazı ekonomiler. Türkiye’nin bu canlanacak, büyüyecek ekonomilere yönelmesi lazım ama yine en önemlisi Amerikan ekonomisi. Türkiye ekonomisini daha da çok birleştirecek olan AB ve Amerika pazarları. ABD ile ayrı bir serbest ticaret anlaşmasının müzakere edilmesi, bu müzakerelerin sonuçlandırılması, böyle bir anlaşmanın imzalanması ve onaylanması kolay bir süreç değil. Fakat eğer Türkiye 2023’te onuncu ekonomi olmak istiyorsa listesi arasında ABD ile ya ikili bir serbest ticaret anlaşması ya da tercihen AB ile beraber Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın parçası olmaya yönelik çabaları olması lazım. Bu olur, olmaz, başka bir şey. Ama bu çabanın içerisinde olmanın bile önemi ve getirisi var.

KONGRE'DE ALEYHİMİZE ÇALIŞACAKLAR

Eğer Türkiye bu ikili ticaret anlaşması veya Trans Atlantik Yatırım Ortaklığı çerçevesinde ciddi bir girişime müdahil olursa o zaman Amerikalılara göre Türkiye’nin çözmesi gerektiği düşünülen Kıbrıs Sorunu, Ermenistan’la diplomatik ilişkiler, sınırların açılması gibi bir takım teknik konular Kongre’de hemen gündeme getirilip, müzakereleri olumsuz etkilemeye yönelik kullanılır. Ondan dolayı Türkiye’nin bu sorunların çözümüne yönelik bir takım çabalarının olması gerek.

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı
Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür
Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür