• $32,3726
  • 35,0331
  • 2325.15
  • 9141.9
30 Nisan 2017 Pazar 00:01 | Son Güncelleme:

Terörün gölgesindeki Nuh'un kutsal şehri Cizre

Terörün gölgesindeki Nuh'un kutsal şehri Cizre

SERDAR SAĞLAM

serdar.saglam@aksam.com.tr

Cizre’nin bir yanında Cudi dağı var. Nuh’un gemisinin oturduğu dağ… Ve burasını kutsal kıldı. Öyle ki, üç semavi dinin temsilcileri her yıl temmuz ayının ilk cuma günü gemi şeklindeki mescide gelip hep birlikte hac yapıyordu. Ta ki terör 
kara bir gölge gibi çökene kadar.

Cizre'nin ve Cudi'nin bu kutsal tarihini dopdolu bir kitap halinde bizlere sunan Dr. Mesut Tüzün ile eserini ve unutulan ya da unutturulmak istenen bu geçmişi konuştuk. Belki terör son bulursa bu zengin tarihle dünya insanı yeniden buluşma şansı yakalayacak.

Kuşkusuz terör en başta insanın hayatının düşmanı. Suçlu ve masum ayırmadan, kadın ve çocuk demeden, yaşlı ve genç farkı gözetmeden herkesi hedef alıyor. Kan dökmede tereddüt göstermiyor. Aileleri dağıtıyor, toplumsal huzuru dinamitliyor, kalplere nefret tohumları ekiyor. Alışverişi bozuyor, çarşı ve pazarın canlılığını da yok ediyor, yani ekonomik istikrarı hedef alıyor. Elbette olumsuz sonuçlar daha da uzar… 

KUDÜS’TEN DAHA ESKİ 

Ancak gözlerden kaçan, tüm bu kötü tablo içinde unutulan ve artık neredeyse hiç kimsenin umursamadığı bir gerçek daha var. Kutsal topraklar ve kadim tarih… Terörün gölgesinde ‘kaybolan’ bir başka varlığımız…  Bu satırlarda daha önce hiç duymadığınız bir gerçeğe şahit olacaksınız. Anadolu topraklarında tıpkı Kudüs gibi üç semavi dinin kutsal kabul ettiği bir yer var. Üstelik buranın kutsallığı Kudüs’ün tarihinden çok daha eskiye gidiyor, Nuh tufanına… Ve burada üç dinin mensupları ayrı ayrı değil bir arada hac yapıyor. En azından yapıyordu. Cizre’den ve Cudi’den bahsediyoruz. 

NUH TUFANIYLA BAŞLADI 

Tüm bu çarpıcı tarihi ve kutsallığı ‘Cizre Tarihi’ isimli iki ciltlik muazzam çalışmayla ortaya çıkaran kişi ise Dr. Mesut Tüzün. Tüzün’le bu göz kamaştırıcı toprakları ve kitabını konuştuk. 

Konuşmasına “Cizre çok eski, çok kadim bir şehir ancak çoğu kişi bunun farkında değil” sözleriyle başlıyor Dr. Tüzün. 
“Nuh tufanına kadar gidiyor tarihi öyle değil mi?” diye soruyorum. 

“Cizre denilince tufanı anlatmamak mümkün değil” diyor ve devam ediyor ve en çarpıcı olanı açıklıyor: Cudi’nin doğu tarafındaki bir tepede gemi şeklinde inşa edilmiş bir mescid var. Her yıl temmuz ayının ilk cuma günü insanlar burayı bir hafta boyunca ziyaret ediyordu. Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanlar, Suryaniler ve diğer dinlerin mensuplaru, temmuz ayında bir araya gelerek kurtuluş gününü kutluyor ve birlikte ibadet ediyorlardı. Hayvanlar kesiliyor ve yemekler yapılıyordu. Burada aşure de yapılıyordu. Normalde aşure bölgede yapılan bir yemek değil. Burada Nuh’un gemisindeki aşure yapılıyordu. Bütün inançlar ve bütün milletler, tüm düşmanlık ve kan davalarına ara vererek, beraber gelirlerdi. Ortak eski bir anıyı paylaşmak için… 

DİNLERİN ORTAK HAC MERKEZİ 

“Yani buraya üç dinin ortak hac merkezi diyebiliriz.” 

“Aynen öyle… Gemi şeklindeki mescidin yanında da her dinin mensuplarına ait odaların bulunduğu bir yerleşim yeri kalıntısı bile var.” 

“Mescidin gemi şeklinde olması da çok anlamlı” 

“Evet, kesinlikle. Yüz yıl önce Cudi’yi ziyaret eden ünlü seyyah M. Gertrude L. Bell o anın fotoğrafını çekiyor ve 14 Mayıs 1909’da annesine yazdığı mektupta şu ifadeleri kullanıyor: Ben bu dağlara hava almaya değil, Nuh’un gemisini görmeye geldim. Benim de dahil olduğum ekol ile hac yapmak için gittim ve görmek istediğimi gördüm.” 

VE GEMİ CUDİ’YE OTURDU 

“Nuh’un gemisinin oturduğu yer olarak Cudi dağının ön plana çıktığını söyleyebiliriz o zaman...” 

“Kur’an’da ‘Sonunda gemi Cudi üzerine oturdu’ deniyor. Ancak Kuran’da bahsedilen Cudi, buradaki Cudi dağı mı kesin olarak bir şey söylemeyiz. Yine de tarihsel kaynaklara da bakıldığında burası üzerinde görüş birliği var. Cudi Dağı’nda bütün Semavi ve Babil tufan efsaneleri için kesinleşmiş bir adres, bir gemi mekanı var.” 

Şimdi terör nedeniyle bu hac mevsimi soldu. Eğer bir gün huzur sağlanırsa bölgenin büyük bir turizm merkezi olabileceğini söylüyor Dr. Mesut Tüzün ve ekliyor, “Şırnak’tan Cudi’ye bir teleferik bile kurulabilir.” 

Ziyaretteki gizemli taş 

Cudi dağının tepesinde bir de gizemli taş var. Dr. Tüzün fotoğrafını çektiği bu taşa kitapta da yer verdi. Taşın sırrını sorduğum Tüzün, “Bu bölgedeki diğer taşlardan oldukça farklı. Bizi gezdiren mihmandarın söylediğine göre ziyarete gelenler bu taşı öpüyorlarmış. 

Ejder tokmaklı kapı büyülüyor 

 Ulu Camii’de çok fazla mescidde rastlayamayacağınız bir eser de ejderha tokmaklı kapı. Tam sekiz asırdır. Caminin ana namazgah girişini muhteşem kapı kanatları ve bronz ejderler süslüyor. Maalesef tokmak çiftinden birisi 1969’da çalınmış. Bu kadim camiide pek çok ince süslemeli, hayranlık uyandıran ve tılsımvari eser var. Tıpkı Cizre ve çevresinde olduğu gibi. Kitapta detaylarıyla tüm bilgiler ve fotoğraflar yer alıyor. 

Tarihin içinde yol alan bir gezgin 

Dr. Mesut Tüzün’ün kişisel hikayesi de ayrıca ele alınmaya değer. Tüzün meslek hayatına sağlık memuru olarak başlıyor ve bu görevi 15-16 yıl yapıyor. Kendi ifadesiyle “eksi çarpı eksiyi hesaplayamayacak kadar kötü bir matematiğe sahipken” çalışarak TIP fakültesini kazanıyor. Beş yıl anestezi teknisyenliği ve sonrasında otuz yıl doktorluk yapıyor. Ve sonunda kendini Cizre tarihine adayarak 10 yıllık bir emeğin sonucunda iki ciltlik dolu dolu Cizre Tarihi’nin tamamlıyor. 

Sümer, Babil, Asur ve hatta antik Mısır… 

Cizre ve çevresinde Asur krallarının stelleri ve duvar kabartmaları, antik Mısır’a ait tanrı heykelleri, Sümer kalıntıları ve bir de Babil köyü var. Özellikle Asur kralları Senharib ve Asurbanipal’e ait eserler göz kamaştırıyor.  

Eski kentin surları gemi şeklinde

Dr. Mesut Tüzün’ün verdiği bilgiye göre Cizre’nin eski kenti, yani sur ve sur içi, gemi şeklinde tasarlanmış. Bu durum, fotoğrafta da göze çarpıyor. 1960’lara kadar kentin görünümün bu şekilde olduğunu ifade eden Tüzün, “Ben o dönemi hatırlıyorum. Yaşım müsait. Ancak yapılaşmayla şehir bunun yirmi katına çıktı ve görünüm kayboldu. Şimdi bu surları eskisi gibi gün yüzüne çıkarma projesi var” diyor. 

 

Ulu Cami’de fark edilmeyen Hz. Ali

Dr. Tüzün, Cizre’deki Ulu Camii minaresinde yakın zamana kadar kimsenin fark etmediği bir örüntüyü açığa çıkardı. Minarenin bir tarafındaki duvarda tuğlalar öyle bir şekilde örülmüş 

ki dört farklı şekilde Hz. Ali’nin ismi duvara nakşedilmiş. Tüzün, “Tuğlalarla örülmüş muhteşem bir duvar” diyor ve buluşun akademisyenler için yeni bir çalışma alanı olacağını söylüyor. 

Bilinmeyen Cizre anlaşması

Dr. Mesut Tüzün, pek kimsenin bilmediği bir antlaşmadan da bahsetti. Cizre antlaşması diye bilinen tarihi bir antlaşma varmış. Bu antlaşmaya göre Hz. Ömer ile on küsür kilisenin temsil ettiği Hristiyanlar arasında bir anlaşma imzalanmış. Anlaşmaya göre bölgede doğan tüm çocuklar Müslüman kabul edilecek ve Cizre halkı vergi ödeyip, savaş halinde yardımcı olacak. 

 

 

 

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi