• $32,3314
  • 35,0908
  • 2279.59
  • 8995.34
29 Mart 2015 Pazar 02:00 | Son Güncelleme:

Kan ve bıçak mı beni çekiyor?

Kan ve bıçak mı beni çekiyor"

Diriliş Ertuğrul dizisinde kötü adam Titus’ucanlandıran Serdar Deniz çocukken doktor olup kendi deyimiyle “kesmeli dikmeli ameliyatlara” girmek istermiş. Ama o oyuncu olmayı seçmiş. “Zor bir meslek, dayanıklılık ister” diyen Serdar Deniz, oyunculuğu maratona benzetiyor.

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

‘Diriliş Ertuğrul’ dizisiyle ilgili duygularınızı anlatır mısınız?

Güzel duygular… Severek çalıştığım bir iş. Ekibimizin pozitif bir enerjisi var. Daha önceden çok vakıf olmadığımız bir tarihi dönemin anlatıldığı projede yer almak benim için enteresan. Kostümler, aksesuarlar, dekor, davranış biçimleri… Heyecanı ve performansı yüksek sahneler ve dozunda felsefeyle iyi bir iş çıkarıyoruz.

Canlandırdığınız karakter Titus'un en çok hangi özelliğini sevdiniz?

İnandığı değerler ve doğruları için ölümü pahasına büyük bir şevkle savaşmasını sevdim. Davasında ona engel olabilecek herhangi birinin kellesini uçurabilişini. Tanrı sevgisi hariç tüm sevgisini kaybetmiş biri Titus. Sevginin ne olduğunu, sevmenin gücünü unutmuş birini oynuyorum. O halini seviyorum. Titus’un o yalnızlığını yaşıyorum oynarken.

SEYİRCİ NEFRET ETSİN

Peki, Titus'tan nefret ettiğiniz hiç oluyor mu?

Titus’u sevmek kolay bir şey değildir zaten ama Titus’tan nefret etmem de mümkün değil. Serdar Deniz olarak canlandırdığım karaktere dışarıdan seyirci gibi bakarak herhangi bir duygu beslemem de mümkün değil. Bunu yapamıyorum. Hazırlık aşamasında Titus’u yaşatmak için nefret duygularını aradım ve yaşadım, bu doğru. Sahnemi oynarken ben giderim Titus gelir, onu yaşarım ama evde ekranda seyrederken de bu sefer Titus gider ben gelirim. Benim değil, seyircinin Titus’tan nefret etmesi ve onu seyrederken nefret ve kızgınlık duyması gerekir.

Sevmediğiniz bir karakteri oynamak zorunda kalsanız…

Bir karakteri oynamak için o karakterin özelliklerini sevmem gerekmiyor. Sadece o karakteri hissetmeliyim. Oynadığınız karakteri normal hayatınızla kıyaslayıp bir seyirci gözüyle düşünerek tasvip etmeyebilir,  sevmeyebilirsiniz o başka. Ama yinede severek oynarsınız. Sevmeyerek hiçbir karakteri oynamadım bugüne kadar. Sevmediysem de oynamadım. Bir seri katili de severek oynayabilirsiniz ama bir seri katili sevmek veya ona sempati duymak başka bir şeydir. 

Bir gün oyunculuğunuza katkısı olur diye düşünüp hayatın her alanına dair deneyimler yaşamak ister misiniz?

Deneyimler diyarında yaşıyorum zaten. Sadece oyunculuğuma katkısı olsun diye değil, hayatıma farklı renk, anlam ve heyecan katacak her türlü deneyimlere açık ve meraklı biriyim zaten. Kariyer önemlidir ama hayatım daha önemlidir. Hayata açık ve meraklı gözlerle bakıyorum. İster istemez her şeyi ve herkesi sürekli gözlemliyorum. Görülecek, yaşanacak ve öğrenecek çok şey var. Yok yok Dünyamızda. Bakıyoruz ama görmüyoruz birçok şeyi artık.

İşinizle ilgili hevesini kaybettiğiniz oldu mu hiç?

Evet oldu tabii. Oyunculuk zor bir meslek gerçekten. Dayanıklılık ister. Uzun maraton bir gibidir. Maratonda da olduğu gibi size her 10 kilometrede bir su ve muz ikram eden olmazsa finale ulaşmanız zorlaşır. Enerjiniz tükenir. Bolca hevesiniz kırılabilir, hele ki Türkiye’de. Elinizde olmayan nedenlerden dolayı istediğinizi yapamadığınızda yere çakılıyorsunuz. Maratoncu olarak koşarken yol kenarındaki seyircilerden destek, alkış, muz ve su lazım.

Keşke şu mesleği de yapsaydım, deneseydim” dediğiniz bir alan var mı?

Doktor olmayı çok enteresan bulurdum. İyi bir cerrah olmak isteyebilirdim herhalde. Ama “ameliyata girmeyen pratisyen bir doktor olmak ister miydiniz?” diye sorarsanız hayır derdim. Kesmeli dikmeli bir cerrah olup komplikasyonlu ameliyatlara girmeliydim. Severek oynadığım rolleri de düşünürsek kan ve bıçak mı çekiyor beni acaba?

İÇ SESİMİZE GÜVENELİM

Hayallerinizin peşinden gider misiniz yoksa olacağı varsa olur mu   dersiniz?

“Olacağı varsa olur”a inanmam. “Herkesin kaderi çizilmiştir”e de inanmam. Kaderim böyleymiş, elimde değil cümlesini sevmem. Hayır elinde. Yolumuzu, verdiğimiz veya vermediğimiz kararlarla ve davranışlarımızla kendimiz belirliyoruz. Sigaranın zararlarını bilimsel olarak biliyoruz ama buna rağmen her gün 2 paket sigara içiyorsak, erken yaşta damar tıkanıklığından veya kanserden hakkın rahmetine kavuşuruz. Bu kader mi şimdi, olacağı mı varmış? İçmezsek sonumuz yine kara toprak olacak ama bu şartlarda ve bu sebeplerden değil. O zaman içme ve erken yaşta ölme riskini azalt. Hayatımız bizim elimizde. Öncesini sonrasını bilmem, hayatını hayattayken yaşa, onu bilirim. Hayallere gelince hepimiz hayaller kurarız. Bilinçaltımız da bizi hayalini kurduğumuz o yola yönlendirir zaten. Yeter ki, yönlendirmesine izin verelim, iç sesimizi dinlemeyi öğrenelim, iç sesimize güvenelim.

BİR HİKÂYE FİTİLİ ATEŞLER

Mesela bir oyun, bir film hayatınızı değiştirebilir mi?
Hayatı ve kendinizi sorgulamayı öğrenmişseniz, meraklı biriyseniz, “her şeyi ben bilirim” edasıyla dolaşmıyorsanız, bir oyun veya bir film davranış ve düşünce biçiminizi sorgulamanızı başarabilir. Bu da hayatınıza farklı bir yön verebilir.

Ve bir hikâyenin, kahramanın hayatı tümden değiştirebilme gücüne inanır mısınız?

Bir hikâye veya kahraman sadece fitili ateşler. Marifet hikâyede veya kahramanda değil, o değişime hazır hale gelmiş insanın kendisindedir. Güç ve barut ondadır. Değişime hazır olanın fitili dışarıdadır. Birinin fitili ateşlemesi gerekir sadece.

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Türkiye'den Gazze'ye yardım eli: Bugün yola çıkacak
Türkiye'den Gazze'ye yardım eli: Bugün yola çıkacak

Türkiye'den Gazze'ye yardım eli: Bugün yola çıkacak