• $32,3317
  • 35,0685
  • 2296.05
  • 9048.56
11 Ocak 2015 Pazar 02:00 | Son Güncelleme:

Endişeliler ama sağduyu hâkim…

Endişeliler ama sağduyu hâkim…

Geçtiğimiz çarşamba yaşanan Charlie Hebdo saldırısı tüm dünyayı şoke etti.

Olayın elbette pek çok boyutu olabilir. Fransa’nın iç dinamikleri, küreselleşen terör mekanizması, yürütülen algı operasyonları, uluslararası diplomatik satrançlar, bu satrançlarda kullanılan El Kaide ya da DAİŞ gibi örgütler... Maşayı değil, maşayı tutan eli görmek bu toz duman içinde çok mümkün değil tabii. Şimdi aslında bu katliamın yaratacağı tsunamiyi engellemek ve etnik, dinsel, kültürel farklılıkların dev dalgalarda boğulmasına izin vermemek lazım.  Öğretmeninden öğrencisine, banka memurundan tarihçisine AKŞAM Pazar’a konuşan Fransız vatandaşları da bu fikirde. “En büyük endişemiz bu katliam bahanesiyle ırkçılığın artması” diyorlar. 

ARZU AKYOL
arzu.akyol@aksam.com.tr

Fransa'yı ve dünyayı sarsan üç gün 7 Ocak Çarşamba günü maskeli ve silahlı adamların mizah dergisi Charlie Hebdo'nun Paris'teki merkez ofisini basarak 9'u gazeteci, ikisi polis ve biri teknisyen 12 kişiyi öldürmesiyle başladı. Saldırganların özellikle olay yerinden kaçarken geri dönüp yaraladıkları polisin kafasına soğukkanlılıkla ateş etmeleri ise gerçekten kan dondurucuydu. Oldukça geniş vakitleri varmış gibi rahat hareket ediyorlardı. Beden dillerinden ve silahları tutuşlarından oldukça sakin ve profesyonel oldukları görülüyordu. Olayın ardından zanlıların kimlikleri 32 ve 34 yaşlarındaki Cezayir kökenli Fransa vatandaşı Cherif Kuaşi ve Said Kuaşi kardeşler olarak açıklandı. Saldırı gününün akşamında ve sonrasında Fransa ve dünyanın pek çok farklı yerinde, saldırıyı kınamak için gösteriler düzenlendi. İbadethaneler, toplu taşıma, medya binaları ve kamuya açık diğer hassas bölgelerde önlemler artırıldı. Olaydan iki gün sonra cuma sabahı Kuaşi kardeşler Paris'e 40 kilometre uzakta bir matbaada kuşatıldı, bir kişiyi de rehin aldı. Bir başka rehin haberi de Paris'in doğusundan geldi. Paris'teki ikinci saldırıda bir kadın polisi öldürdüğü söylenen Amedy Coulibaly bir markete girip oradakileri rehin almıştı. Polisler Coulibaly'yi öldürdüklerinde markette dört rehinenin cansız bedeniyle karşılaştılar. Bu arada Koachi kardeşler de yapılan operasyonla arkalarında pek çok soru bırakarak öldürüldüler. Bu üç gün sonunda toplam ölü sayısı 20'ye çıkmıştı maalesef.

İLK SALDIRI DEĞİLDİ

Bu, Charlie Hebdo'ya yapılan ilk saldırı değildi. 2011'de de dergi binasına bombalı saldırı gerçekleştirilmişti ve sık sık tehditlere maruz kalıyordu. Bu sebeple polis koruması altındaydı. Dolayısıyla bu katliamdaki güvenlik ve istihbarat zafiyeti ister istemez komplo teorilerini de gündeme getirdi. Özellikle de polisin, zanlılardan birinin kimliğinin terk ettikleri arabada bulunduğunu açıklaması soru işaretlerini artırdı. Tıpkı Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanındaki gibi işleneceğini herkesin bildiği ama engellemek için kimsenin bir şey yapmadığı cinayet gibiydi. Olayın elbette pek çok boyutu olabilir. Küreselleşen terör mekanizması, yürütülen algı operasyonları, uluslararası diplomatik satrançlar, bu satrançlarda kullanılan El Kaide ya da DAİŞ gibi örgütler... Maşayı değil, maşayı tutan eli görmek bu toz duman içinde çok mümkün değil tabii. 

TSUNAMİYİ ÖNLEMEK LAZIM

Şimdi aslında bu katliamın yaratacağı tsunamiyi engellemek lazım. Belki İslam dünyasının bir araya gelerek ‘ama’sız cümlelerle doğru değerlendirmeler yapması lazım. Ancak her fırsatta dünyaya demokrasi dersi veren Avrupa’nın da etnik, dinsel, kültürel farklılıkların dev dalgalarda boğulmasına izin vermemek gibi önemli bir sorumluluğu var. Fransa’nın Charlie Hebdo?sınavı etnik dinsel kültürel zenginliğe sahip tüm ülkelere örnek olacak. Umarım Fransız halkı düşünce özgürlüğü kadar, din dil ırk farkı gözetmeden birlikte yaşama iradesine de sahip çıkar... Paris’te yaşayan arkadaşlarımız Gizem Çelik ve Ulaş Uyar aracılığıyla ulaştığımız Parisliler bu konuda oldukça duyarlı. Fransız, Cezayirli, Türkiyeli, Müslüman ya da Hıristiyan Fransız vatandaşları bu olayın bahane edilerek ırkçılığın artmasından endişe ettiklerini söylüyorlar ve “Bu olayda Müslümanlar suçlu değil. Terörizmle İslam dinini yan yana getirmemek lazım. Fransa’da 5 milyon Müslüman var ve birçoğu ‘7 Ocak Katliamı’nı kınıyor” diyorlar. 

BAHANESİ OLMAZ

Mathieu Michel, 38 yaşında bir Fransız. Öğretmen. Paris’te yaşıyor. Bu ifade özgürlüğüne karşı bir saldırı. Hiçbir bahane bu barbarlığı haklı çıkaramaz. Fransa’daki Islamofobi bazı siyasi partiler tarafından savunulmuş ve korunmuştur. Fransa Milliyetçi Partisi’nin yükselmesi bu duruma örnektir. Ben onların bu olaydan faydalanmalarından korkuyorum. Pek tabii ki Müslümanlar bu olaydan sorumlu değil. Ben dünyanın tüm insanlarıyla birlikte yaşamayı çok seviyorum. İnsani insan yapan milleti ya da dini değildir. 

MEDYA SORUMLU

Elias Abbas, 18 yaşında Faslı bir Müslüman. Lise öğrencisi. Bu saldırı kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Dinimizi bu şekilde kirletmemeliydiler. Bu tür olaylar yüzünden Fransa'da Islamofobinin yaygınlaştığını düşünüyorum. Ben Fransa’da rahatım, kimseden çekinmiyorum ama bu tür olaylardan sonra kendimi açıklamak, ispat etmek zorunda hissediyorum. Bence medya Islamofobi’yi artırıyor. Fransızların İslam’dan korkmaları çoğu zaman böyle olaylardan kaynaklanıyor ve medyanın bunu abartarak üzerine gittiğini düşünüyorum. İslamofobik düşüncelerin gittikçe çoğalmasından ve sonuçlarından korkuyoruz.

İNSANLIĞA KARŞI

Hidayet Özdağ 28 yaşında bir Türk. Banka memuru. Paris’te yaşıyor. Ben bu yazarları tanımıyorum ama bu katliam insanlığa karşı bir eylem. Faillerin bulunup cezalandırılmasını diliyorum ama bu olayın Müslümanlarla bir ilgisi yok. Bütün Müslümanları bu katliamı yapanlarla aynı torbaya koymaları çok yanlış. Aslında Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Fransa’da Islamofobi çok gelişmiş değil. Ben Fransa’da kendimi çok iyi hissediyorum. Bu olay beni çok etkiledi. İşyerinde hep bunu konuşuyoruz. Her iki taraf da etkilendi yani...

İŞSİZLİĞİN ARTMASIYLA DOĞRUDAN İLGİLİ

Jean-Marie Parcinski 34 yaşında bir Fransız. Tarihçi...
Çok üzgün ve kızgınım. Üzgünüm çünkü Bernard Marris, farklı medyalarda çıkan nadir, alternatif ve özgün bir ekonomistti.  Üzgünüm çünkü Cabu ve Wolinski’yi çocukluğumda babam sayesinde keşfetmiştim ve çok beğenirdim. Kızgınım;  çünkü benim için bu saldırı bir kesimin düşünce ve eleştiri özgürlüğünü reddetmelerinin sembolü... Charlie Hebdo sadece İslam’ı değil, Hıristiyanlığı, Yahudiliği ve Budizm’i de eleştiriyordu. Git gide zorlaşan, bu kelime özgürlüğü saldırıya uğradı dün. Kendilerinin güçlülük, şiddet ve ölüme susamışlıklarını dinle gerekçelendiren aptal insanlara tepkiliyim. Bunlar kişisel başarısızlıkları nedeniyle sıkıntı çeken, kendilerine hayali bir dünya kurup bütün bunları, kendi fikirleriyle hiç alakası olmayan İslam diniyle karıştıran kişilerdir. Bunlar yüzünden İslam düşmanlığı gitgide büyüyor.  Bu duygu işsizliğin artması ve ekonomik krizin tahribatlarıyla doğrudan doğruya bağlantılıdır. Hep aynı senaryo, 1930’lu yıllarda olduğu gibi, insanlar zorluklarla karşılaşınca hemen bir sorumlu arıyorlar yaşadıkları dertlere anlam verebilmek için. Dün Yahudiler, bugün Müslümanlar ve her zaman yabancılar... Farklı olan hep hedeftir. Fransa’daki Müslümanlar elbette olan bitenden sorumlu değiller. Esas sorumlu, insanların hayatını zorlaştıran, sosyal şiddete iten ve kızgınlık yaratan ekonomik krizdir. Bu kızgınlık, çok küçük bir azınlık için bir savaş deklarasyonu halini alıyor.  Yabancılarla yaşamak beni hiç de rahatsız etmiyor.  Tam tersine. Paris’in ortasında çok farklı ülkelerden ( Afrika ülkeleri, Hindistan, Çin, Doğu Avrupa vesaire) gelmiş insanların yaşadığı bir mahallede yaşıyorum ve çok da huzurluyum. Bence farklı kültürlerin olması büyük bir zenginliktir diğerini tanımak için. Farklılıklar yaratıcılığı besler ve ilginçtir ki kendimizi keşfetmemizi de sağlar. Dinler kendileri gibi düşünmeyenlerle diyaloga kapandığında, beni rahatsız eder. Diğerlerine toleranslı olunca,  Müslümanlarla, Hıristiyanlarla, Yahudilerle, Budistler ya da ateistlerle yaşamak beni neden rahatsız etsin ki...

TERÖRİZM VE İSLAM'I KARIŞTIRMAYIN

Julien Minier, 17 yaşında bir Fransız. Lise öğrencisi.Öncelikle bu saldırının beni çok şaşırttığını ve sarstığını söyleyebilirim. Bir mizah dergisine saldırmayı alçakça buluyorum. Kınanması ve cezalandırılması gereken bir hareket. Bütün kalbimle bu trajedinin faillerinin cezalandırılmasını diliyorum. Ancak bu yaşananlar benim Müslümanlarla ilgili düşüncelerimi hiçbir şekilde değiştirmeyecek. Bu 12 kişiyi öldüren iki adam sadece fanatik bir azınlık. Terörizm ve İslam’ı karıştırmamak lazım. İslam barış ve hoşgörü dinidir. Ben de bu olayla ilgili asla Müslümanları suçlu görmüyorum. Fransa’da 5 milyon Müslüman var ve birçoğu ‘7 Ocak Katliamı’nı kınıyor. Benim en büyük endişem bu olay nedeniyle Fransa’daki milliyetçi partinin yandaşlarının çoğalması ve ırkçılığın artması. Fransa’da öncelikle durdurulması gereken budur. İfade özgürlüğü ve barış için sonuna kadar savaşacağız. 

ONLARIN SUÇU YOK

Vincent Montagnon, 26 yaşında bir Fransız. Paris’te yaşıyor. Öğretmen.Bu saldırıyı korkunç, faillerini de aptal ve insanlık dışı buluyorum. Nedenini anlayamıyorum gerçekten, açıklaması yok. Bence Islamofobi azınlığın düşüncesi ama bu katliam Islamofobi’yi çoğaltabilir. Bazı politikacılar ve gazeteciler de sözleriyle bunu destekliyorlar maalesef. Oysa bu vahşette Fransa’da yaşayan Müslümanların hiçbir suçu yok. Zaten bence bu olayın faileri İslam’ın kötü birer karikatürü ya da gerçekten Müslümanlar mı acaba? Yabancılarla yaşamak beni hiç rahatsız etmiyor. Tam tersi değişik kültürler keşfetmeyi zenginleştirici buluyorum. Müslümanlarla yaşamak da bir zenginlik benim için. Herkesin dini 
kendine ve herkes bu konuda özgür olmalı. 

GERÇEK BİR TRAJEDİ

Fares Bir, 34 yaşında Cezayir kökenli bir Müslüman. Seyahat acentesinde çalışıyor. Bu saldırı gerçek bir trajedi ama ben en çok başka terörist saldırıların başlangıcı olmasından korkuyorum. Bu saldırıyı Allah adına yaptıklarını söylüyorlar ama Kur’an; “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürür” der. Dolayısıyla bu insanlarMüslümanları bölmek için çabalıyorlar. Fransa’da Islamofobi var ve çoğalıyor. Fransa, yeni Fransa’nın Müslüman yüzünü kabullenmedikçe bu olay düzelmeyecektir. Bu katliamı yapanlar Müslüman değil, vahşiler... Ben kendimi bu ülkede iyi hissediyorum ama problem yaşayan arkadaşlarım da var. 
Zaman zaman baskı hissedebiliyoruz. Bu saldırı beni çok etkiledi. Çünkü doğduğum ülke olan Cezayir’de de yıllar boyunca böyle saldırılar yaşandı. İnsanlar, gazeteciler, askerler teröristler tarafından katledildi. Fransızların ne yaşadıklarını ve nasıl hissettiklerini çok iyi anlıyorum.  Ve içtenlikle umut ediyorum 
ki bu trajedi hükümetin gözlerini açar.

İSLAMOFOBİ ARTIYOR
Abdelhamid Bouzidi, 34 yaşında Cezayir kökenli Müslüman. Öğretmen. Bu katliam ifade özgürlüğüne karşı bir saldırıdır. Şimdilik kimin yaptığıyla ilgili bir şey söylemek sadece hipotez olur. Henüz kesin bir şey söyleyemeyiz. Devlet tepki göstermediği için Islamofobi giderek artıyor ve durum kötüye gidiyor. Fransa benim ülkem ama bazı düşünceler rahatsız edici. Bu olayın bir an önce bitmesini istiyorum. Çünkü medya bu noktaya odaklandı ve bu da tehlikeli bir durum.  

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'