• $32,38
  • 35,0301
  • 2325.99
  • 9106.05
12 Kasım 2017 Pazar 00:01 | Son Güncelleme:

'Diyabetle savaşmak yerine arkadaş olmak gerekiyor'

'Diyabetle savaşmak yerine arkadaş olmak gerekiyor'

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Ben ve benim gibi Türkiye’de 8 milyon civarında diyabet hastası var! Kimi çocuk kimi yaşlı kimi öğrenci kimi de sporcu. İşte onlardan biri de 10 yıldır Tip 1 diyabet hastası olan Trabzonspor Erkek Basketbol Takımı’nın oyuncusu Alper Saruhan. Antrenman ve maçlar esnasında arkadaşlarının sahaya konsantre olurken kendisinin de hem sahaya hem vücuduna konsantre olduğunu ve buna da artık alıştığını söylüyor. Alper Saruhan’la 14 Kasım Dünya Diyabet Günü öncesi bir araya geldik. Diyabetin hayatımızdaki rolünü konuştuk. 

Diyabet hastalığıyla nasıl tanıştın?

Diyabet hastalığıyla 26 yaşında tanıştım. O dönemde Oyak Renault Basketbol Takımı’nda oynuyordum. Bir anda çok fazla su içme ihtiyacı duydum ve hızlı kilo vermeye başladım. Ve şeker hastalığından şüphe etmeye başladım. Daha sonra gerekli kontrollerimi yaptırdım. Yapılan incelemeler sonucunda da Tip 1 Diyabet teşhisi kondu.

Bu hastalığı ilk duyduğunda neler hissettin?

İnsanlara bir hastalık teşhisi konduğunda öncelikle ürküyorsunuz. Sonuç olarak bilmediğiniz bir durumla karşılaşmak korkutucu geliyor. Ben de korkmadım desem yalan olur. Ne yapmam gerektiğini kendime sormaya başladım, çünkü bu hastalık benim için her şeyi bir kenara bırakıp, basketboldan kopmama neden olabilirdi.

Nasıl aştın peki?

Öncelikle kendi içimde hızlı bir şekilde muhasebesini yaptım. Ailemle konuştum ve ne yapmam gerektiği konusunda düşünmeye başladım. Hastalığı araştırdım, öğrenmeye çalıştım ve doktorlarımla görüştüm. Ben biraz savaşçıyımdır. Birçok kişi hemen hastalığa teslim olup, hayat standartlarını değiştirebilirdi ama ben farklı bir çözüm buldum ve hem profesyonel spor hayatıma, hem günlük yaşantıma devam ettim. Sürece pozitif baktım ve bir şekilde bu hastalığa karşı önyargıları kırmaya çalıştım. O günden bu yana da doğru bir tedavi ve doğru doktor ekibiyle hem kariyerime hem de yaşantıma devam ediyorum.

“EN BÜYÜK ŞANSIM EŞİM”

Beslenme alışkanlığın nasıl, güne nasıl başlıyorsun ve neler tüketiyorsun?

Beslenme alışkanlığım diyabet olduktan sonra farklılık gösterdi. Sporcu olduğum için daha çok protein ağırlıklı besleniyorum. Hazır gıdalardan mutlaka kaçınıyorum. Benim en büyük şanslarımdan biri mutfakta çok iyi olan bir eşim var, bu sayede sağlıklı ve çeşitlilik açısından zengin bir şekilde beslenebiliyorum. Öğün atlamıyorum. Sağlığımıza büyük tehdidi olan şekeri hayatımdan çıkarmak için büyük özen gösteriyorum. Tabii her şey çok kolay değil, şeker ve karbonhidratlarla ilgili zorlandığım kısımlar oluyor. 

Matematik basit ama uygulamak zor! Sabit şeker değerlerinde kalabilmek zor bir mücadele gerektiriyor. Spor sayesinde çok enerji harcıyorum, bu da beslenmemde bazı katı kuralları gevşetmek için bir imkân sağlıyor. Tabii gerçek bir şey de var, asla şekersiz de olmaz.

Ailen nasıl tepki verdi? 

Ailemde benden 6 ay önce aynı tanı konmuş küçük bir kardeşim de var. O da tip 1 diyabetli. O yüzden ailem bu durumla iç içe yaşıyor. Diyabet bizim aileye zorunlu bir yaşam kalitesi sunuyor! Böylece herkes yediğine, içtiğine dikkat ediyor. Eşim ve kızım en büyük destekçim. Bu noktada yakınınızdakiler bu noktada çok önemli bir yere sahip!

Peki ya takım arkadaşların?

İlk başta şaşırıyorlar ama zamanla alışıyorlar. Mutlaka ailelerinin bir bireyinde bu hastalık oluyor ve beni anlamakta zorlanmıyorlar. Tek sorun, idman esnasında şekerim düşer diye getirdiğim atıştırmalıkları yemeleri. (Gülüyor) Yemeseler daha mutlu olacağım.

“Toplum olarak duygusalız”

Diyabete karşı toplumda nasıl bir yargı var sence? 

Toplum olarak duygusalız. Hele işin içinde bir hastalık ismi varsa, bu duygusallık en tepe noktalara varabiliyor. Birçok anne baba görüyorum, diyabet hastası çocuklarına “koşma, spor yapma” gibi telkinlerde bulunuyorlar. Bu yargıyı en kısa zamanda kırmamız lazım. Bilinçli olmak şart!

Diyabet vakfıyla bir çalışma yürütüyor musun? 

Özel olarak bir sivil toplum kuruluşu ya da diyabet vakfıyla çalışmam yok ama sağ olsun birçok panele, etkinliğe beni davet ediyorlar. Bir anlamda diyabetli dev adam olarak bu tip sosyal projelerde yer almak kendi açımdan da yararlı oluyor. 

Ürünlerde sıkıntı yaşamıyorum

Diyabetik ürünlere ulaşımda nasıl bir durumla karşı karşıyasın?

Bu konuda şanslıyım. Dünyada benim gibi aktif spor yapıp, bu hastalıkla yaşayan sayılı sporcu var. Ben de bunlardan biri olduğum için özellikle Türkiye’deki dernekler ve bu ürünleri sağlayan kurumlarla yakın ilişki içerisindeyim. Bu konu benim için artık bir sosyal sorumluluk projesine de döndüğü için ürün tedariğinde sıkıntılar yaşamıyorum.

“DİĞER İNSANLARA GÖRE DAHA FAZLA DİNLENMEK ZORUNDASINIZ”

Hayatını zorlaştıran yönleri var mı?

Yediğiniz, içtiğinize dikkat etmek zorundasınız. Ölçümleri zamanında yapmalısınız. Vücudunuzu belki diğer insanlara göre 3-4 kat daha fazla dinlemek durumundasınız. Hele ben, yüksek performans gerektiren bir spor yapıyorum. Antrenmanlar, maçlar esnasında arkadaşlarım sahaya konsantre olurken, ben hem sahaya hem de vücuduma konsantre olmak durumundayım. 

Maç sırasında hipoglisemi yaşadığında neler  yapıyorsun?

Maç günleri şeker ölçüm sıklığımı çok yükseltiyorum. Hatta günde 20 defa ölçüm yaptığım bile oluyor.

Günümüzde birçok genç hatta çocuk diyabet hastası oluyor ve hayata küsüyorlar...

Ben bir sporcuyum. Öncelikle profesyonel olsun, amatör olsun bu hastalığa yakalanan her insan spor yapmalı. Günlük yürüyüşler, hafif koşular ve egzersiz hareketleri hayatı düzenler. Hayatın düzenli olması, vücudun denge içerisinde yaşamasının temel noktası. Bu da şeker hastaları için en önemli unsur. Hayata küserek bu hastalıkla başa çıkmak mümkün değil! Savaşmak yerine arkadaş olmak, mücadeleyi çok daha etkin kılacaktır diye düşünüyorum. Benim en yakın arkadaşım diyabet!

“#SUGARMAN HASHTAGI İLE SOSYAL MEDYADA BÜTÜNLEŞTİM”

Diyabet senin için ne anlam ifade ediyor?

Diyabet zamanla benim için “sorumluluk” ifade etmeye başladı. #Sugarman hashtagiyle de sosyal medyada bütünleştim. Yani diyabetin negatif algısını, pozitife çevirme sorumluluğunu üzerime aldım. 

Diyabet kamplarına da katılıyorsun...

Çocuklar ve gençlerle buluşmak harika bir duygu. Hele ortak bir yanınız varsa. Bu ortamlarda genelde bire bir konuşmaya çalışıyorum. Hepsinin kafasında bu hastalık kapsamında gelecekte karşılaşabilecekleri sorunlarla ilgili sorular oluyor. Onlara kendi deneyimlerim kapsamında yaşadıklarımı anlatıyorum. 

Diyabetle yeni tanışanlara neler söylemek istersin?

Öncelikle tek değiller. Yalnızca ülkemizde 8 milyon civarında diyabetli hasta var. Olaya biraz pozitif bakmak gerek. Diyabet hayat standardınızı etkileyen bir hastalık değil! Hatta farkında olmadan daha kaliteli bir hayat yaşamamıza bile neden olabilir. 

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız
Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı