• $32,3629
  • 35,0489
  • 2324.95
  • 9131.43
12 Nisan 2015 Pazar 02:00 | Son Güncelleme:

Değersiz olsaydık burada işimiz yoktu

Değersiz olsaydık burada işimiz yoktu

Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, kişinin ruhunu sıkıntıya sokan nefs’le baş etmenin yollarını ve huzurlu bir yaşamın yöntemlerini anlattı. Bilimsellik ve tasavvufu harmanladığı tespitleriyle, kişilerin iç dünyasına yönelen Üner’e göre, kendisine yabancılaşan ve özdeki benden uzaklaşan insanın kendine oluşturduğu ‘vitrin benlik’, aynı zamanda mutsuzluğunun nedeni oldu.

Aysun Yıldız
aysun.yildiz@aksam.com.tr

Günlük yaşamın akışına baktığımızda zorunluluklarla örülü bir sistemin içinde çırpınıp duruyoruz.  Her şey önceden planlanmış bir şekilde hareket ediyoruz. Okul, iş, sosyal yaşam, aile yaşamı, arkadaşlar, hobiler, sağlığımız, kişisel-manevi gelişim, maddi durumumuz, evliliğimiz, çocuk sahibi olmamız, kariyerimiz… İçinde yaşadığımız bu sistem, bize madde boyutunda birçok şey kazandırırken, manen kendimizden uzaklaştırıyor. Özdeki benliğimize yabancılaşıyoruz ve farklı benlikle  hayatımıza devam ediyoruz. Gülden Üner,  kendisine yabancılaşan ve özündeki benlikten uzaklaşan insanın,  kendine bir ‘vitrin benlik’ oluşturduğunu ve  bunun sonucunda da çok mutsuz olduğunu söyledi. 

Üner, vitrin benliğin gerçek benin önüne geçerek bizi nasıl mutsuz ettiğini şöyle anlattı:

“Vitrindeki benliğimizin bir çok maskesi o var.  Durum, koşullar ve karşımızdaki kişilere göre uygun olan maskelerimizi kullanıyoruz. O kadar çok maskelerimiz oluyor ki, bir süre sonra asıl benliğimizi unutuyoruz. Tüm çabamızı vitrine çıkardığımız benliğimizi  ayakta tutacak maddi donanımlar için harcıyoruz. Bunu yaparken Yunus Emre’nin tek cümleyle ‘Bir ben var bende benden içeri’ diye işaret ettiği  içte yaşayan, örtülü, gizli olan tüm ben olmayan benlerin ötesindeki gerçek beni gözden ve gönülden kaçırıyoruz. Ruhen çok yoruluyoruz.”

KEŞFETMELİ

İnsanın psikolojik ve ruhsal sıkıntılarının temelinde “özsevgi, özsaygı, özdeğer ve özgüven eksikliğinin yattığını  belirten Üner’e göre, herhangi birinin eksikliğini hisseden bir insan kendinde bulamadığı bir şeyi dış dünyasında ne bulabilir ne de yansıtabilir. Üner , “Kişi nefsini bildiğinde, özünü keşfetmiş oluyor ve özündekilerle buluşuyor. Buluştuğunda ise aradığı her şeyle, yani özgüven, özsevgi, özsaygı ve özdeğerle karşılaşıyor.  Egoyu biraz aşmış, onun ötesindeki beni keşfetmiş oluyor.  İnsanların birçoğu kendini değersiz bulduğu ve bu nedenle de hak ettiği değeri bulamadığı  için mutsuz. Oysa ki yaratılmaya değer olduğumuz için yani varoluşsal olarak zaten değerliyiz. Değersiz olsaydık burada işimiz yoktu” diyor.

VERDİĞİNİ ALIRSIN

Sevginin yaşamın bir armağanı olduğunu belirtin Üner, “Sevildiğini bilmek çok önemli bir şey. Yaşamın kaynağı olan aşkı idrak edebilmek ve bunu sevgi boyutunda yaşayabilmek için kendinin farkında olmak, kendini bilmek, kendini sevmek çok önemlidir. Biz sevgiyi hep dışarıda arıyoruz. Annemiz, babamız, eşimiz, sevgilimiz, arkadaşımıza kadar herkesin bizi sevmesini istiyoruz. Kaynağı sende olan bir şeyi başkası veremez. Ancak kendini tanıyan, kendi kişilik yapısının ötesindeki “öz ile bir olmuş” insan içten bir sevgiden bahsedebilir. İnsanın iç dünyasında ne varsa dışa da yansıyan odur. Bu sefer sevgiyi veren oluyor, verdikçe de almaya başlıyor. Neyi verirseniz onu alırsınız.   Bu nedenle kişinin kendisiyle ilgili ne düşündüğü, kendisini ne kadar tanıdığı yaşamın her alanıyla kuracağı ilişkiyi belirler” görüşünü dile getiriyor.

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi