Sibel Ateş Yengin
sibel.ates@aksam.com.tr
Deli misiniz? diye sorsam kızmazsınız umarım…
Hiç de kızmam. Çünkü ortaçağda deliler zorla gemilere bindirilip kentlerden uzaklaştırılırmış. Deliler o tarihlerde kolaylıkla gezgin bir yaşama sahip olabiliyormuş. Galiba gezginlerin ruhunda bu zorunlu sürgünün izi kaldığı için, yolculuk yapanlara “deli” diyorlar. Ben halimden memnunum. Cebimde tek kuruş bile olmadan hayatımın en mutlu zamanlarını gezerek yaşadım. Bulunduğu yerde çakılı kalan, hayallerinin peşinden gitmeye cesaret edemeyen akıllılar düşünsün (gülüyor).
Neden paraları dağıtıp ve kredi kartınızı kırıp da bu yolculuğa çıktınız? Paranın size ne zararı olacaktı?
Para her s¸ey degˆil ki. Paranın satın alamayacagˆı çok degˆerli s¸eyler var. I·s¸te bunlara ulas¸abilmek için paranın bana verdigˆi “özgüven” ve “güç” duygusundan kurtulmam gerekiyordu. Evet, para olmadan modern hayata uyum sagˆlamak zordur. Ancak parayı hayatımızın merkezine öyle bir almıs¸ız ki, o olmadan evden dıs¸arıya nefes almak için bile çıkamıyoruz. “Ya lazım olursa” endis¸esiyle kendimizi eve hapsediyoruz. Mutlulugˆu tamamen paraya endekslemis¸iz. Hayalini kurdugˆumuz, yapmak istedigˆimiz her s¸ey para duvarına çarpıyor. İnsanları duyarsızlas¸tıran, dogˆayı katleden, yapay bir dünya yaratılmasına sebep olan s¸ey “daha çok para kazanma hırsı” degˆil mi? Önceligˆimi insana ve dogˆaya vererek kafalarda örülen para duvarını yıkmak istedim. Parasız kalma korkusunu yenmek ve para olmadan da mutlu olunacak s¸eylerin pes¸ine düs¸mek istedim. Herkes hayallerini gerçekleştirememeyi parasızlığa bağlar, ben de paranın hayallerimize ulaşmakta o kadar da önemli bir faktör olmadığını kanıtlamak istedim.
Parasız pulsuz ne yediniz ne içtiniz ve nerede ve nasıl konakladınız?
Yolda karşılaştığım insanlara yiyecek ve içecek karşılığında çalışmayı teklif ediyordum. Anadolu insanı misafirperverdir, genelde çalıştırmıyorlardı ama bulaşık yıkayıp çapa da yaptım, garsonluk ve temizlik de yaptım. Para vermek isteyenler oluyordu asla kabul etmiyordum. Tek ihtiyacım karnımı doyurmaktı. Çadırımda da kalıyordum. Hiç tanımadığım insanlar beni evlerinde de misafir ediyordu. Elbette aç kaldığım zamanlar da oldu ama hiç umutsuzluğa kapılmadım.
İki defa araba çarptı
Elbette başınıza ilginç maceralar gelmiştir, birini anlatsanıza...
Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Cevizli Köyünde yaşlı bir teyze hiç bir karşılık beklemeden bana arazisinin tapusunu vermek istedi, kabul etmedim. Hakkari’de beni evinde misafir eden bir adam kapısının önündeki tavuklardan birini benim için kesip tavuk yahnisi yapmıştı. Bartın’da yolda karşılaştığım çok sevimli bir amca bekâr olduğumu öğrendiğinde ısrarla beni köyüne götürüp evlendirmek istemişti. Kilis-Hatay yolunda uğradığım her benzin istasyonunda birileri benim için hediye paketleri bırakmıştı. Matruşka gibi paketlerdi, açtıkça içinde başka bir paket çıkıyordu. En son paketi açtığımda çikolatalarla karşılaşıyordum. Meğer arabayla yanımdan geçerken beni görmüş, böyle bir sürpriz yapmak istemiş. Adı Bekir’di. Daha sonra beni misafir etti.
Peki, korkutucu bir şey yaşadınız mı?
İki defa araba çarpıp kaçtı buna rağmen yolculuğa ara vermeyi aklımdan bile geçirmedim. Hastalandım, günlerce tanımadığım insanlar bana baktı yine bırakmayı düşünmedim. Çünkü kendimi tamamen yolculuğa teslim etmiştim. Umutluydum, azimliydim, inançlıydım, istekliydim, enerjiktim ve sürekli hayal kuruyordum. Yarını yaşamak için her gece bir kucak hayale sarılıp uyuyordum. En zor durumlarda bile sanki görünmeyen bir güç bana bir çıkış yolu gösteriyordu. İşte o güç cesaretime daha fazla cesaret katıyordu.