• $32,3801
  • 34,9672
  • 2325.5
  • 9079.97
16 Kasım 2014 Pazar 02:00 | Son Güncelleme:

Yayından kaldırılan dizim olmadı

Yayından kaldırılan dizim olmadı

‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisi final yapan Özge Özder, bu sezon hiçbir yapımda yer almayıp tiyatroya ağırlık verdi. ‘Müziksiz Evin Konukları’ adlı oyunda samimi ve sevgi dolu enerjisiyle hayatın tüm engellerine meydan okuyan Bella’yı canlandıran Özder ile oyunculuk serüveninden başlayıp gelecek planlarına kadar uzanan keyifli bir röportaj yaptık.

Zehra ÇENGİL

‘Müziksiz Evin Konukları’ oyununuzdan biraz söz eder misiniz? 
Pulitzer ödüllü bir oyun. Biz bir aile oyunu diyoruz. Üç kuşak birden anlatılıyor. Babaanneyle yaşamak durumunda kalan iki afacan torun var. Hem benim canlandırdığım 35 yaşındaki küçük kadın Bella var. Bizim oyunumuza bir dede torununu alıp, gelip mutlu çıkabilir. Oyuna gelen herkes çok mutlu oluyor. Hem kahkahalarını işitip, hem gözyaşlarını sildiklerine şahit oluyoruz.

Çocuk ruhlu bir kadın rolündesiniz. Kendinizle özdeşleştirdiğiniz oluyor mu?
Bella özel yaratılmış bir kız. Sadece umudunu kaybetmemesi, çocuksuluğu, duygusallığı, her şeyden küçük küçük mutluluklar çıkarıyor olması bana benziyor. Hiç şimdiye kadar oynamadığım, zor bir karakter. Hazırlanırken de üzerine çok düşündüm. Oyunu okuduğum andan itibaren duygusal anlamda kafamda soru işareti olan tek bir duygu durumu olmadı.  İş biraz oyuncuya kalıyor. 

DUYGULARINIZDAN FAYDALANIRSANIZ, ROLÜ UÇURABİLİRSİNİZ

Tiyatroda sahneye çıkmadan oyuncu nasıl bir ruh haline bürünür. O gün çok üzgünsünüz mesela. Mutlu bir karaktere nasıl geçiş yapıyorsunuz?
Benim oyunculukta en çok dikkat ettiğim şey dışarıda yaşananları bir kenara bırakmak.  Şöyle bir yöntem de var: Her türlü duygu durumunu pozitif- negatif o oyuna ve karaktere yontuyorsunuz. Bundan faydalanıyorsunuz aslında. Bütün duygular bir zenginlik. Sahneye yontmak lazım. Yüksek duygular yaşadığımda bambaşka şeyleri fark ederek oynadığım oluyor. Sevinçten ağlarız ya da cenazede gülme krizine tutulan insanlar görürsünüz. Yüksekliği güzel değerlendirirseniz, düşüp çakılmazsınız. O rolü de uçurabilirsiniz.

‘Umutsuz Ev Kadınları’nda oynadığınız Emel rolü, ölmek üzereyken hayranların yapımcıya baskısıyla diziye geri döndürüldü. Ne hissettirdi bu size?
Hayranlarım elbette bunu istediler. İlk defa komedide oynadım. Diziyi izleyen herkes de bu karakterin devam etmesini istedi. Fatih Aksoy da bu konuda hemfikirdi. Başından beri çok asabı bozuldu benim diziden çıkacak olmamla ilgili. Güzel tepkiler yapımcının adım atmak istemesine sebep oldu. Yurtdışı ortaklarıyla görüşüldü. Orijinalinde kişisel sorunlardan ötürü benim karakterimi çıkarmak zorunda kalmışlar. ‘Siz devam edin’ dediler. Hikayem de yeni gelen karakterlerden uyarlandı.  Benim hiç kaldırılan dizi diye bir tecrübem de olmadı. Bir şeye başlıyorum 2-3 sene gidiyor. Bir yandan sanırım iyi öngörülere sahibim. Senaryoları hiç bekletmem, çok açımdır. Bu sene 10’un üzerinde senaryo okumuşum. Kimyasından hissediyorum işlemeyecek matematiğe sahip dizileri.

BARSELONA’DA BİLE ÇEVİRİP İMZA İSTİYORLAR

Ortadoğu’da da dizileriniz çok tuttu. Size reklam kampanyaları için teklifler geldi mi?
Çağrılıp gidemediğim yerler çok oldu. Ben yurtdışı seyahati yapmayı çok severim. Barselona’da bile çevirip imza isteyen insanlar oluyor.

Tanınırlıktan rahatsız olduğunuz oluyor mu?
İsmimle hitap edilmesinden hoşlanıyorum. Eşgalimin her yerde belli olması durumu çok bana göre değil. Yazarları sima olarak herkesin iyi tanımaması ama ismini söylediği zaman bilmesi bana daha hoş, gizli ve karizmatik geliyor. Bazen anlamsız şeyler yaşıyorsunuz. Mesela yazın çok acayip bir örnek yaşadım. Telefonunu kaba koyuyorsun, yazın onunla yüzebiliyorsun. Sırtüstü yüzerken, bir fotoğraf çektirebilir miyiz denilince suyun içinde şok geçirdim. 

OYUNCULUK BENİ ÖZGÜRLEŞTİRİYOR

“Aslında kendimiz seçeriz kim olduğumuzu, ben de kendimi seçemediğim için oyuncu oldum” diye bir açıklamanız olmuş daha önce…
Ortaokuldan beri tiyatro yapıyorum. Hep psikiyatri okumak ya da oyuncu olmak isterdim. İkisinde de başka hayatlara olan bir merak var. İçe dönük bir yapıya sahiptim ve tiyatro sahnesinde olmak bana farklı bir şey kazandırıyordu. Sahne üzerinde başka birinin elçisi oluyorsunuz. Beni özgürleştirip, duygumu bırakmamı sağlıyor oyunculuk.

Oyuncuların duygu durumları daha mı hassas?
Bunun gerçek olanı var, suni olanı var. Bazen psikolojinizle ilgili sallanabiliyorsunuz. O karakterden o karaktere geçtiğiniz için. Depresif bir ruh haline sebep olabiliyor. 

HAYIR DİYEMEME HASTALIĞIMI 30 YAŞINDA YENDİM

Dışarıdan naif ve kırılgan görünüyorsunuz. Gerçekte öyle misiniz?
İnce ince düşünüp paranoyak bir şekilde karşımdaki kırılır mı diye hesap ediyorum. Hayır diyememek çok büyük bir hastalığımdır . Onu yeni yendim. 30 yaşına kadar falan bayağı zorluklarım vardı. Bu özelliğimin üzerine basıp incitmek isteyen insanlarla karşılaşıyorum. O zaman da hiç ummayacağınız bir şey çıkıyor içimden. Bilinçsizce beni yaralamak daha kolay.

Umutsuz Ev Kadınları’nda Yasemin’le çok rekabet ederdiniz. Normalde sever misiniz?
Benim öyle bir algım yok. Öne geçeyim çabası olan bir insan olmadım hiç. Kendimle yarışım var. Çıtamı yükseltmek istiyorum. 5 sene önceki Özge’yle rekabet etmemeliyim. Onu çok geride bırakmış olmam lazım. 

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı
Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür
Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür