• $32,4023
  • 35,2882
  • 2326.1
  • 9079.97
10 Ekim 2014 Cuma 02:03 | Son Güncelleme:

Susarak konuşur kimi acılar

Susarak konuşur kimi acılar

Kimi kitaplar üzerine konuşmak çok zordur. Tıpkı kimi acılar gibi... Acıyı paylaşmak. Daha çok susarak yaparız bunu. Acısını paylaştığımız insana suskunluğumuz teselli olur. Suskunluktur paylaşılan. İşte “Öğrenilmiş Çaresizlik” de öyle bir kitap. Okunduğunda kocaman bir sükûtla ona ortak olabileceğiniz bir eser. Funda Özsoy Erdoğan’la son öykü kitabını konuştuk.

Yusuf Çopur
copuryusuf@gmail.com

Öğrenilmiş Çaresizlik, gerek üslup gerek teknik gerekse dil olarak diğer kitaplarınızdan çok farklı. Yeni bir dil ve üslup arayışı olarak mı görmeliyiz bunu yoksa dilin, üslubun gelişimi veya değişimi olarak mı?
Öğrenilmiş Çaresizlik benim üçüncü kitabım. Aslında her kitabımda bir öncekinden farklı bir şeyler yapmaya çalışırım biçim olarak. Yoksa yeni bir kitabın anlamı da olmaz benim için. Daldırma tekniğini daha önce hiç denememiştim. İlk öyküdeki yardımcı kahramanlardan her birinin kitabın diğer öykülerinde başkarakterlere dönüşmesi şeklinde oluşan daldırma tekniği ile öykü kitaplarında da romanlardaki bütünlüğün yakalanabileceğini göstermeye çalıştım. Ama bu kitabımda dilimin sınırlarını zorladığım da doğru, evet. 

Kitaptaki öykülerin ortak teması şiddet ve siz bunu bilinçaltı tekniğiyle ele alıyorsunuz. Özel bir seçim mi?
Şiddeti en iyi bilinç akışıyla anlatabilirdim. Çünkü yaralı ruhların, travmalı insanların iç sesini en iyi bilinç akışındaki zaman sıçramalarıyla, us yarılmalarıyla yakalayabileceğimi gördüm. 

Çağdaş insanın yeri

Mekânı otobüs olan öykülerin zamanının şimdiki zaman olması… Şimdiki zamandan geçmişe ve geleceğe yolculuk... Yol imgesi her yönüyle hâkim öykülerinize ne dersiniz?
Yol ve yolculuk, kadim edebiyattan bu yana işlenen imgelerdir aslında. Buradan bir içsel yolculuğa geçiş, kendi “ben” i ile hesaplaşma, geçmişine ayna tutma ve gelecek kaygısını beraberinde taşıyan öğrenilmiş çaresizlikler oluşturma: İşte büyük resme baktığınızda çağdaş insanın yeri! “An”ı yaşamayı beceremeyen, geçmişle gelecek arasında sıkışan, sürekli zaman sıçramaları yaparak, travmalarını tetikleyen modern insanı en iyi yolculuk imgesiyle anlatabilirdim. Otobüs ise günümüz insanının içsel yolculuğunu anlatırken kullanabileceğim en ideal mekândı. Onca kalabalığın içinde dahi yapayalnız kalışını, kendine dahi yabancılaşmasını şehir insanının, ancak bir otobüs yolculuğu ile verebileceğimi düşündüm.

Öykülerinizde hayata karşı var olma mücadelesi veren insanların küçük ama zor dünyalarını anlatıyorsunuz. Bu kahramanların iç konuşmaları neredeyse bütün hikâyelerinizde var. Yaşamın kıyısındaki bu insanların seslerinin iç konuşmalarla duymamız daha bir anlamlı olmuş. Onların sesleri kendi dünyalarında mı yankı buluyor dersiniz?
Kitabımda yaşanmayan hiçbir şeyi yazmadım. Şiddete maruz kalan çok kadınla görüştüm, öğretmenliğimin de verdiği fırsatlarla pek çok çocuğu gözlemledim. Hiçbiri şiddeti hak etmeyen, güzel, naif insanlardı. Daha sonra onları kitabımın kahramanlarına dönüştürdüm. Hayata karşı kırgınlıkları olan, bastırılmış öfkeleri olan insanlardı. Bu yüzden sağlıklı düşünemiyorlar bile. Zira öfke, düşünceyi daraltır, akıl gözünü şaşılaştırır. Sürekli hesaplaşma halindeler hayatla. İç sesleriyle yapıyorlar bunu. Bana düşen de o sesi okura duyurabilmekti. Ama biraz uzaktan bakabilseler kendilerine, netlik ayarını iyi yapabilseler hayatın, ne kadar biricik olduklarını, hayatlarının ne kadar değerli olduğunu da kavrayabilecekler. Öğrenilmiş çaresizlikleri bunu görmelerini engelliyor yazık ki! Yapabilecekleri tek şey, seslerini önce kendilerine duyurabilmek. Bunu başarabildiklerinde öğrenilmiş çaresizlikleriyle baş edebilmeyi de öğrenebilirler belki. 

Yazarlığınızın yanı sıra öğretmensiniz de. Mesleğiniz yazarlığınızı nasıl etkiliyor?
Ben öğretmenlikle yazarlığı birbirine çok yakıştırıyorum. Geçmiş edebiyatımızda da pek çok başarılı şairimizin ve yazarımızın öğretmenlik yaptığını biliyoruz; Reşat Nuri Güntekin’den, Rıfat Ilgaz’dan tutun da Behçet Necatigil’e kadar. Bugün de öyle. İnsan ruhunun derinlerine inmeyi, beden dilini okumayı ve sürekli öğrenmeyi gerekli kılıyor öğretmenlik. Yazar bir öğretmenseniz eğer, bu gerekliliği bir fırsata dönüştürebilmeniz mümkün oluyor. Üstelik merhamet duygusunu her dem taze tutabiliyorsunuz bu meslekte. 

“İyimserliğimi hiç yitirmedim”

Sokak çocukları başta olmak üzere çocuklara dair acıların “normalleştiği” bir toplumsal algımız olduğunu düşünüyorum. Acının hafife alındığı ve sıradanlaştığı bir zeminde çocuk ve acı’yı anlatmak nasıl bir duygu?

İki kızım ve kız kardeşimin bu dünyadan ayrılırken bana emanet bıraktığı, mahkeme kararıyla vasiliğini aldığım bir oğlum var. Bir anneyseniz ve bunun yanı sıra bir öğretmenseniz, çocukların yüzüne baktığınızda Tanrı’nın sizi merhamet etmeye çağıran gözlerini görürsünüz. Hassas bir terazisi vardır merhametin. Onun öz kardeşi vicdandır. Kaçımız bu ikisini aynı anda harekete geçirebiliyoruz? Hem de din, dil, ırk gözetmeden sırf insan olduğu için, masum bir çocuk olduğu için… Oysa insan olmamız, insanlığın devamı bunlara bağlı. Birilerinin bunları da hatırlatması gerekir. Sizin Bir Uzak Düş’te yaptığınız, benim Öğrenilmiş Çaresizlik’te ve daha nice yazarın geçmişte ve inşallah gelecekte… Ben umudu her daim taze tutmaktan yanayım, iyimserliğimi hiç yitirmedim. Bütün güzel insanların güzel atlara binip gittiğini düşünmüyorum. Bir ağaç dahi yüzlerce meyve verebiliyorsa, benim gibi, sizin gibi yazarların çabaları da er geç meyvesini verecektir düşüncesindeyim. Bilmem yanılıyor muyum?

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı
Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür
Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür