• $32,375
  • 35,1038
  • 2325.65
  • 9089.3
13 Mart 2015 Cuma 02:00 | Son Güncelleme:

Söyleyin: Küçük Prens geri döndü

Söyleyin: Küçük Prens geri döndü

Bazı insanlar vardır hayatlarını edebiyatın zamanına göre ayarlamışlardır. İyi bir okur olmak, her şey olmak demektir. Okumak ana ilkedir, seçmek, irade koymak, tesadüfe bırakılmış bir hayatı yaşamamak iddiası kadar sahicidir tavır.

Betül DÜNDER
kitap.eki@aksam.com.tr

Bazı insanlar bazı zamanları işte bu takvime göre yaşamanın bilincinde oluyorlar. Tıpkı şu küçük ayrıntıya sevinenler gibi: “Küçük Prens”in yedinci gezegen olarak dünyaya yaptığı yolculuğun 70. senesinin de “kutlandığı” bir yıl olmuş oldu 2015. Fransız yazar-şair Antoine de Saint-Exupéry aynı zamanda bir pilottur. 250’den fazla dile çevrilen ve yaklaşık 
150 milyon gibi bir satış rakamına sahip olan “Küçük Prens” ile ünlenen yazar, 35 yaşındayken uçağının arızalanması sonucu çöle zorunlu iniş yapar ve aynı kitaptaki anlatıcı gibi kaybolur. 1943 yılında yayımlanan bu kitap, savaşın bütün vahşiliğine karşın bir düşsel diyalogdur. İnsanın ve insanın çatışmasından ziyade, büyüklerle çocuklar arasındaki mesafenin de göstergesidir aynı zamanda. Bunu kitabın kapağını açtığınız ve ithafla karşılaştığınız o an anlayacağınızı sanıyorum. “Küçük bir çocuk olduğu zamanlar” için kendini anımsamak isteyecek büyüklere naçizane bir zorunluluktur, Küçük Prens. Tanıyoruzdur onu.
Yanardağlarının ağzını temizlediği gezegenini, onun boyunu bosunu, uçuşan fularını anımsıyoruz önce. Bu gezegende bir misafir olarak hangi sözcüklerle bize gelebileceğini az çok biliyoruz. Nazlı narin çiçeğini korumak için türlü yollar denediğini… Bir soru sorduğunda cevap alana kadar unutmayan ama sorulara cevap vermeyen inatçı kişiliğini de yazdık 
zamanında aklımıza. “Asıl görülmesi gereken gözle görülmez” diyecek kadar sözcüklerini gönlünde biriktirmiş bir “kâşif” olduğunu da unutmayalım. Kendi küçük gezegeninden ayrılarak asteroitlerin bölgesine yaptığı yolculukta karşılaştığı “büyükler”den sonra “Çocuklar büyüklere karşı her zaman hoşgörülü olmalıdır.” diyen de odur üstelik. Sadece 
bu ayrıntılar değil elbette Küçük Prens’i bir başucu kitabı yapan. Karşılaştığı Tilki’nin kendisini evcilleştirmesini istemesinin ardında yatan şey hepimizin huzursuzluğu aslında. “İnsanların hiçbir şeyi öğrenecek vakti yok. Her şeyi satıcılardan hazır alıyorlar. Ama hazır dost satılmadığından hiç dostları yok. Bir dost istiyorsan beni evcilleştir!” 

ZAMANIN BİZDE BIRAKTIĞI DUYGU

Aslında bütün ayrım 6 yaşındaki bir çocuğun çizdiği şeye bakıp boa yılanını görenler ile onun bir şapka olduğunu iddia edenler arasında başlıyor. Anlatıcımız ile Küçük Prens’in karşılaşmasındaki andan, o mutlak vedaya kadar olan zamanın bizde bıraktığı duygu da, kitabın sonunda yazarın bizden istediği de bu ayrımdan bağımsız değil çünkü: “(…) Tam o yıldızın altında biraz bekleyin. Eğer bir çocuk size doğru gelirse, eğer gülüyorsa, altın sarısı saçları varsa, soru sorulduğunda cevap vermiyorsa, onun kim olduğunu anlayacaksınız. O zaman lütfen, beni daha fazla keder içinde bırakmayın: 
Bana onun geri döndüğünü yazın…”
Dünya edebiyatının en önemli eserleri arasında gösterilen Küçük Prens’in telif hakları bizde, 1988 yılından beri Mavibulut Yayınları’nda idi. Ancak artık dileyen kimse çevirip yayımlayabilecek. Daha önce aynı koşulla -70 sene bitiminde- “özgürleşen” eserlerin özensiz çeviri ve basımlarla çoğaltılması ve edebi kaygıdan öte ticari bir meta olarak ortalığa saçılması tehlikesi de var şüphesiz. Nitekim şu günlerde peş peşe çevirilerle karşılaşıyoruz. Yelpazenin genişlemesi de muhtemel. Burada iş başta söylediğimiz bilinçli okura düşüyor. Şimdiye kadar farklı tartışmalara da konu oldu Küçük Prens. Bu çoğunluk çeviriyle ilgiliydi. Bir farklılık olarak son dönemde çıkan yeni Küçük Prensler içinde Büyülü Fener’den Işık Ergüden’in Türkçesiyle yayımlanmış çevirisinde metnin orijinal haline sadık kalınmış. Yazar Küçük Prens’in geldiği gezegen olan asteroit B612’nin ilk kez bir Türk gökbilimci tarafından görüldüğünü ancak kıyafetlerinden ötürü uluslararası astronomi kongresinde dikkate alınmadığını söyler. Yıllar sonra aynı gökbilimci çok zarif kıyafetlerle sunumunu yapar ve kabul görür. Avrupalılar gibi giyinmelerini emreden ise “Türk Diktatör”dür. Görebildiğimiz kadarıyla başka çevirilerde kullanılmayan bu sözcük kitabın siyasal bir tartışmanın ortasına oturmasına sebebiyet vermemeli kanımca. Zira çevirmen Işık Ergüden’in şimdiye kadar çevirdiği eserler ve edebi tavrı bu kadar ortadayken.  Unutmadan, Büyülü Fener yazarın kendi suluboya resimleriyle birlikte sunuyor Küçük Prens’i… Yayınevinden çıkan farklı boyutlarda iki Küçük Prens’le karşılaşacak okur. Çocuklar karton kapaklı olanını daha mı çok severler acaba?

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi