• $32,3456
  • 35,1389
  • 2309.38
  • 9079.97
15 Haziran 2012 Cuma 06:32 | Son Güncelleme:

'Dağları delerek gidiyoruz. Ferhat gibi'

'Dağları delerek gidiyoruz. Ferhat gibi'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada muhalefete yüklendi ve güncel konulara değindi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Milliyetçiyim diye ortalığa çıkanlar, önce gidip, kendi milletlerinin tarihini öğrensinler. Osmanlıyı reddedenler, Selçukluyu reddedenler, reddi miras yapanlar milliyetçi olamazlar. Asıl milliyetçilik, kabalık değil, tıpkı bu milletin medeniyeti gibi zerafettir, nezakettir. Asıl milliyetçilik, mesnetsiz ithamlarla, iftiralarla, hakaretlerle saldırmak değil, ortaya bir fikir, bir görüş, bir düşünce koyabilmektir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, milliyetçilik adına bir reddi miras yapıldığını, Osmanlı ve Selçuklu ruhunun çiğnendiğini kaydederek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP idarecilerinin ağıza alınmayacak sözlerle, iftiralarla, ithamlarla, hakaretlerle, milli eğitimdeki yaşayan dil ve lehçelerde eğitime ilişkin yeni uygulamayı farklı yerlere çekmeye çalıştığını belirtti.

Erdoğan, ''Sayın Bahçeli, siz güya milliyetçi değil misiniz? Siz Osmanlı'ya sahip çıkmıyor musunuz? Siz Selçuklu;ya sahip çıkmıyor musunuz? Reddi miras mı yapıyorsunuz? Atalarınızı yok mu sayıyorsunuz? Bu nasıl bir milliyetçilik anlayışı, bu nasıl bir Türkiye vizyonu?'' diye konuştu.

Bahçeli ve arkadaşlarının Osmanlı ve Selçuklu tarihini öğrenme zahmetine girmeleri durumunda orada bugünün en modern haklarını bulacaklarını söyleyen Erdoğan, Osmanlı döneminde, hariciye yazışmalarının Fransızca yapıldığını, Resmi Gazete'nin, Türkçe'nin yanında, Ermenice ve Rumca da basıldığını, Balkanlar;da, Ortadoğu;da, Kuzey Afrika;da, hiç Türkçe bilmeyen, ama kendi halkının dilini konuşan memurlar bulunduğunu, mahkeme kayıtlarının bazıları Arapça tutulduğunu, fermanların bazılarının Farsça yazıldığını, sarayda,İstanbul;da, Anadolu;da Türkçe konuşulduğunu; ama onun dışında hiçbir yerde, hiç kimsenin diline karışılmadığını, hatta kolaylıklar sağlandığını anlattı.

Başbakan Erdoğan, Osmanlı Devleti'nin, 600 yıl boyunca, bu hoşgörüyle, bu toleransla, milletine verdiği bu haklarla ayakta kaldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kimse kusura bakmasın. Milliyetçiyim diye ortalığa çıkanlar, önce gidip, kendi milletlerinin tarihini öğrensinler. Kendi tarihlerinden bile habersiz olanlar milliyetçi olamazlar. Osmanlıyı reddedenler, Selçukluyu reddedenler, reddi miras yapanlar milliyetçi olamazlar. Bunların milliyetçiliği nasıl bir şey biliyor musunuz? Bunlar, önünü kestikleri adamın, sağcı mı, solcu mu olduğunu öğrenmek için Fatihayı oku derler… Sonra da yanlarındaki arkadaşlarına dönüp, Doğru okudu mu diye sorarlar. Asıl milliyetçilik, kabalık değil, tıpkı bu milletin medeniyeti gibi zerafettir, nezakettir. Asıl milliyetçilik, mesnetsiz ithamlarla, iftiralarla, hakaretlerle saldırmak değil, ortaya bir fikir, bir görüş, bir düşünce koyabilmektir. Asıl milliyetçilik, bu MHP yöneticilerinin yaptığı gibi cehalet sergilemek değil, bilmektir, bilmediğini öğrenme erdemini gösterebilmektir.''

''Nadan ile, yani cahil ile sohbet zordur bilene; çünkü nadan, yani cahil, ne gelirse söyler diline'' atasözünü anımsatan Erdoğan, ''Bunlar, dillerine ne gelirse onu söylüyor, bu tavırlarını da milliyetçilik olarak pazarlama kurnazlığının içine giriyorlar. MHP, siyaset yapmıyor, siyaset üretmiyor; tam tersine, ceberrut, otoriter devlet refleksiyle hareket ediyor'' dedi.

'Dağları delerek gidiyoruz. Ferhat gibi'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili, ''Şimdi birileri spekülasyon yapıyor. Diyorlar ki 'Niye zorunlu değil?' Bunlara hiçbir zaman, hiçbir şeyi beğendiremezsiniz. Bugüne kadar doğuda, güneydoğuda hangi adımları attıysak hepsinde de 'Biz istedik yaptılar' dediler. Tamam da bizden önce bunları niye yaptıramadınız? O zaman neredeydiniz?'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, yaşayan dil ve lehçelerin öğrenilmesinin artık mümkün hale getirildiğini belirterek, öğrenci ve velilerin önüne, böyle bir tercihi sunduklarını söyledi.

Bunun sadece Kürtçe ile sınırlı olmayacağına işaret eden Erdoğan, ''Öğrenci Çerkezce mi öğrenmek istiyor, veli çocuğuna Çerkezce mi öğretmek istiyor? Yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Çerkezce seçmeli ders olarak okullarda öğretilecek. Lazca öğrenmek isteyenlere Lazca, Boşnakça öğrenmek isteyenlere Boşnakça, Gürcüce öğrenmek isteyenlere Gürcüce, bu okullarda ortaokul sürecinden itibaren öğretilecek'' diye konuştu.

Erdoğan, ''Şimdi birileri spekülasyon yapıyor. Diyorlar ki (Niye zorunlu değil?)'' diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunlara hiçbir zaman, hiçbir şeyi beğendiremezsiniz. Bugüne kadar doğuda, güneydoğuda hangi adımları attıysak hepsinde de 'Biz istedik yaptılar' dediler. Tamam da bizden önce bunları niye yaptıramadınız? O zaman neredeydiniz? 30 senedir bu ülkede terör var. 30 senedir bu terörün olduğu dönemlerde sizler Güneydoğu Anadolu'da benim Kürt kardeşime acaba hangi hakkı elde edip teslim ettiniz? Televizyon yayınını bile yapamıyorlardı. Geldik, 24 saat TRT Şeş'te yayına başladık mı? Başladık. Niye bunlar yapamadı?''

Partisini kurmak için güneydoğu ve doğuyu gezerken kendisine ''Sadece olağanüstü hali kaldırın, başka bir şey istemiyoruz'' dendiğini, iktidar oldukları ilk ay içinde olağanüstü hali kaldırdıklarını, şimdi kimsenin olağanüstü hali konuşmadığını belirten Erdoğan, Kürtçe propaganda, hapishanede annelerin çocuklarıyla Kürtçe konuşması, propaganda için ilan, reklam tabelalarında Kürtçe reklamların asılması gibi gelişmeleri anlattı.

Erdoğan, bütün bunların yanı sıra sadece güneydoğu ve doğuya eski rakamla 32 katrilyon yatırım yaptıklarını ifade ederek, ''Fakat bunların bazıları öyle garip bir insan ki terör örgütünün adeta uşağı'' dedi.

Hakkari, Yüksekova'ya havaalanı yapmak için temel atmaya gittiklerinde, bunların temel attırmamak için her türlü eylemi yaptıklarını, temel atıldıktan sonra iş makinalarını yaktıklarını, kendilerinin yeni iş makinaları gönderdiğini, aynı şeyi Şırnak ve Iğdır havaalanları için de yaptıklarını anlatan Erdoğan, Iğdır havaalanını temmuz sonu, ağustos başı açmayı umduklarını söyledi.

Erdoğan, bundan 10 yıl önce Hakkari, Şırnak, Iğdır'a havaalanı yapılacağı söylendiğinde kimsenin inanmadığını, ancak AK Parti iktidarıyla bunların yapıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:

''Yollar yapılıyor, tüneller açılıyor. Dağları delerek gidiyoruz. Ferhat gibi. Biz Ferhat'ız, siz Şirin ve ulaşacağız, dağları aşarak inşallah. Ferhat dağı delecek, elinde bir kerpiç onunla vuruyor. Diyorlar ki 'Yahu ne yapıyorsun'. 'Şirin'e ulaşacağım' diyor. 'Bununla Şirin'e ulaşılır mı, vuruyorsun bir parça eline taşlar düşüyor'. Ferhat'ın verdiği cevap ne biliyor musunuz? 'Çoğu gitti azı kaldı'. Göreve geldiğimizde dünyanın 26. büyük ekonomisiydik, şimdi 17. büyük ekonomiyiz. 2023'de inşallah ilk 10 ekonomi içine gireceğiz. İnsanımıza verdiğimiz değerin, inşallah bu yaşam içerisinde göstergesini göreceğiz.''


'İradelerini terör örgütü yöneticilerine teslim ediyorlar'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'nin de tıpkı MHP gibi, ırk kavramını, millet kavramını istismar ederek ayakta kalmaya çalıştığını belirterek, ''BDP de tıpkı MHP gibi, mevcut sorundan besleniyor, sorundan beslendiği için, sorunun çözülmesini istemiyor. Ortaya fikir koymak yerine, söz söylemek yerine, şiddeti bir araç olarak görüyor. Şiddet ve siyaset, asla ve asla yan yana gelemezler. Şiddetin olduğu yerde siyaset yoktur, siyasetin olduğu yerde de şiddet olmaz, olamaz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, siyasetin amacının problem çözmek olduğunu belirterek, ''Siyaset, problemi, ustalıkla, suhuletle, konuşarak, uzlaşarak çözmektir. Konuşmaya dahi yaklaşmayan birinin, ya söyleyecek sözü yoktur, ya siyaseti yoktur, yani kendisini inkar etmektedir ya da problemden beslenmektedir'' diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den 3 kez randevu istediğini, ancak Bahçeli'nin hiçbirine cevap vermediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

''CHP'nin önceki yönetiminden de aynı şekilde terörle mücadele konusunda, milli birlik ve kardeşlik noktasında randevular istedik. O zaman bize kameralar dayatıldı. 'Gelir kahve içerler, giderler' dediler. Ben buradan MHP'nin yöneticilerine sesleniyorum, MHP'nin tabanına değil. Onlar, gerçekten samimi, bu ülkenin onlar da saf, temiz insanları. Ancak ben o kardeşlerime sesleniyorum, sizin bu yöneticileriniz, izinde gittiğiniz bu insanlar, sorun onlara 'Siz şu Orta Asya steplerine ne kadar gittiniz?'. Biz iktidar olarak, oralardan hiç çıkmadık. Hep oralardayız. Biz Moğolistan Karakurum'a kadar gittik. Ben gittim bizzat, eşimi de yanıma alıp ve tarlaya indik uçakla. Karakurum'dan Orhun Anıtları'na 42 kilometre asfalt yol yaptık. Sayın Bahçeli'ye sorsak Orhun Anıtları nerede diye? Bilmez. Hadi git bakalım. Açılışını Başbakan Yardımcım Hayati Yazıcı yaptı. MHP'den de o zaman yanımıza bir milletvekilini aldık ve ben Türkmenistan'dan dönmek zorunda kaldım. Ülkemizde maalesef bir terör olayı olmuştu. Arkadaşlarımız devam ettiler ve açılışı öyle yapıldı. Sayın Bahçeli, sen de bir git gör oraları.''

-''Milleti es geçerek, milliyetçi olunmaz''-

Başbakan Erdoğan, Balkanlar'da, Mostar Köprüsü'nde, Fatih Sultan Mehmet'in kendi adına yaptırdığı camide, Prizren'de Sinanpaşa Cami'de AK Parti iktidarının görüldüğünü ifade ederek, ''(Durmak yok, yola devam) dedik. Nerede ecdadımız varsa oralara da gittik. Milletin meselelerini kendi meselesi gibi görüp çözümü için gayret göstermeyenler, milliyetçi olamazlar. Milleti es geçerek, milleti yok sayarak milliyetçi olunmaz'' diye konuştu.

Türkiye'de, statükoyu savunan, millet ve milliyet kavramlarını istismar eden partinin, bir tane olmadığını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''BDP de tıpkı MHP gibi, ırk kavramını, millet kavramını istismar ederek ayakta kalmaya çalışıyor. Yaptığı bu. BDP de tıpkı MHP gibi, mevcut sorundan besleniyor, sorundan beslendiği için, sorunun çözülmesini istemiyor. Ortaya fikir koymak yerine, söz söylemek yerine, şiddeti bir araç olarak görüyor. Şiddet ve siyaset, asla ve asla yan yana gelemezler. Şiddetin olduğu yerde siyaset yoktur, siyasetin olduğu yerde de şiddet olmaz, olamaz. Siyaset, ancak ve ancak şiddeti tamamen dışlamakla mümkün olur. Bunlar şiddeti dışlayamıyorlar. Çünkü tehdit altındalar. Bunlar, şiddetle, terörle aralarına mesafe koyamıyorlar. Bunlar, ortaya kendileri bir irade koymak yerine, iradelerini terör örgütü yöneticilerine teslim ediyorlar. İradesi kendisinde olmayan bir parti, siyaset üretemez, ülkenin, milletin hiçbir meselesine çözüm bulamaz.''

-''Ortak yönlerimize vurgu yapacağız''-

Erdoğan, Hakkari Belediyesi'nin BDP'li olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Caddelerde pislikten geçemezsiniz. Hiçbir hizmet yok, insanın orada değeri yok. Biz onların şiddete dayalı yaklaşımlarına rağmen Yüksekova'da 150 yataklı modern bir hastane yaptık. Hakkari merkezde, 150 yataklı modern bir hastane yaptık. Bunlar bizim iktidarımıza kadar yoktu. Bizimle oldu. Ayrım yok bizde. Batıda ne varsa, doğuda, güneydoğuda da bu olacak dedik. Bu adımları attık. BDP, Kürt kardeşlerimizin sorunlarını çözmeye değil, Kürt kardeşlerimin vesayetine talip oluyor. Biz, ne şiddetin, ne BDP'nin, ne de başka kurumların, başka çevrelerin, Kürt kardeşlerimiz üzerinde vesayet kurmasına asla müsaade etmeyiz. Biz, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sadece ve sadece kardeşliği savunacağız. Biz, farklılıklara değil, ortak yanlarımıza, ortak yönlerimize vurgu yapacağız.''

-''Biz bu vatanı yolda bulmadık''-

Başbakan Erdoğan, bu topraklar üzerinde, bir olarak, beraber olarak, kardeşçe yaşamaya devam edileceğini vurgulayarak, ''Bir kere şunu herkesin bilmesini istiyoruz, biz, bu vatanı, bu toprakları yolda bulmadık. Bizim bu toprakların her zerresinde atalarımızın kanı var, canı var. Bağımsızlık mücadelemiz onların üzerinde şekillendi. İşte bayrak... Bu bayrak, durup dururken şekillenmedi. Rengini, şehidimizin kanından aldı. Hilal, bağımsızlık ve istiklal mücadelemizin ifadesi. Yıldız, şehitlerimizi sembolize ediyor. Böyle bir bayrak. Onun için, 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır'. Böyle çıktık yola'' şeklinde konuştu.

Afyonkarahisar'dan yola çıkarken bir şey söylediklerini hatırlatan Erdoğan, ''Ne dedik, 'tek millet' dedik. Ancak millet, bir etnik ırk değildir. Millet, aslında birçok değerleriyle o millet kavramı içerisinde birlik, beraberlik haline gelmiş, gerçekten kültürüyle, diniyle, inancıyla, her şeyiyle bir bütün haline gelen varlıktır. Onun için biz Türkiye'de bütün etnik unsurları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında topluyoruz. İki, 'tek bayrak' dedik. Üç, 'tek vatan' dedik. 780 bin kilometrekareyle tek vatan... Dört, 'tek devlet' dedik. Biz, devletimizin içinde, devlet kurulmasına müsaade etmeyiz, edemeyiz. Bu zaten yapıldığı anda, müsaade edildiği anda, bilesiniz ki Türkiye yeniden o geçmişteki sıkıntıları yaşamaya başlar'' diye konuştu.


Biz, bize yeteriz

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim kültürümüzde, bizim medeniyetimizde, bizim devlet geleneğimizde, hiçbir zaman ötekileştirmek olmadı, horlamak olmadı, ayrımcılık, ret, inkar, asimilasyon olmadı. Bizim, başka ülkelere, başka örneklere, başka tecrübelere bakmamıza gerek yok. Biz, bize yeteriz. Bizim örneklerimiz içimizde'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Sakarya'nın, 2002 seçimlerinde yüzde 44, 2007'de yüzde 53, 2011 seçimlerinde ise yüzde 62 oy oranıyla ''AK Parti'' dediğini belirtti.

Sakarya'yı bir sevgi ve kardeşlik coğrafyası, Türkiye'nin gıptayla baktığı, örnek aldığı, özendiği bir hoşgörü, bir dayanışma, kaynaşma, kucaklaşma şehri olarak niteleyen Erdoğan, Sakarya'nın Anadolu'nun ''saf çocuğu'' olduğunu, Sakarya'da Manavlar, Türkler, Türkmenler, Kürtler, Muhacirler, Abhazlar, Gürcüler, Lazlar, Arnavutlar, Boşnaklar, Çerkezler, Romanlar, Tatarlar'ın bir arada yaşadığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Sakarya, bütün renkleriyle, bütün farklılıklarıyla, şu ay yıldızlı bayrağımızın altında bir olmuş, beraber olmuş, birbirine kardeş olmuş bir şehir. Sakarya'dan bakıyorsunuz İdris amcam çıkıyor, 'Ben Lazım' diyor, 'eşim Manav' diyor, 'gelinim Kürt' diyor, 'gelinimin annesi Boşnak' diyor. Sakarya böyle bir yer. Akşam ezanı okunuyor, ailenin tüm fertleri bir sofra etrafında aynı yemeği kaşıklamaya başlıyor, aynı ekmeği yiyor, aynı suyu paylaşıyorlar'' diye konuştu.

Bunun, Sakarya'nın zenginliği olduğunu vurgulayan Erdoğan, buradaki bu kardeşlik, akrabalık, kaynaşma ve kucaklaşmanın, Türkiye'nin özü ve özeti olduğunu söyledi.

Erdoğan, her etnik kökenden, her dili konuşan, her inanca sahip insanların burada tek millet olarak, kaynaşmış, kucaklaşmış olarak, dayanışma içinde bir araya geldiğini ifade ederek, ''Şurada, Orhan Camisi'nde, cemaat, birbirinin diline, rengine, geldiği yere bakmadan, yan yana, omuz omuza saf tutuyor, aynı kıbleye dönüyor, aynı namazı kılıyor. Fatiha'lar bir, İhlas bir, değişiklik yok. İşte Sakarya'yı güçlü kılan bu. Onun için biz ne diyoruz? (Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya, yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya)'' ifadelerini kullandı.

Gençlik yıllarından bu yana Sakarya'nın aynı olduğunu söyleyen Erdoğan, esnafın sabah kepengini açarken, çiftçinin toprağa tohumunu atarken, aynı duayı okuduğunu, şoförün direksiyona geçerken aynı besmeleyi çektiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizim kültürümüzde, bizim medeniyetimizde, bizim devlet geleneğimizde, hiçbir zaman ötekileştirmek olmadı, horlamak olmadı, ayrımcılık, ret, inkar, asimilasyon olmadı. Selçuklu Devleti'nde, çok geniş bir coğrafya üzerinde, isteyen istediği dili konuştu. Osmanlı döneminde, Fas'tan Tebriz'e kadar, Sana'dan Kırım'a kadar, Basra'dan Saraybosna'ya kadar herkes dilediği gibi yaşadı, dilediği gibi inandı, dilediği gibi konuştu. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız ve Osmanlı'nın, Selçuklu'nun bu anlayışını şu anda biz Türkiye Cumhuriyeti'nde egemen kılmak durumundayız. Bunu hallettiğimiz zaman zaten bir şey kalmaz. Şu Sakarya Nehri, Mavi Nil'in, Yeşil Tuna'nın olduğu kadar, Fırat'ın, Dicle'nin, Kızılırmak'ın, Ceyhan'ın da kardeşi oldu.''

-''Bizim sorunlarımızın çaresi dışarda değil, yine bizdedir''-

Başbakan Erdoğan, Osmanlı'nın bakiyesi üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, böyle bir anlayış, renklilik, zenginlik ve karakter yapısı üzerinde geliştiğini vurgulayarak, ''Ne yazık ki bir dönem, Türkiye'de idareciler, Avrupa'daki faşizm rüzgarına kapıldılar. Hala kalıntıları var. Bunlar temizlenmiş değil. Daha mücadelemiz devam ediyor. Daha yapacağımız işler var. Temizlik devam ediyor. 1940'larda, ret, inkar, asimilasyon politikaları çok sert şekilde uygulanmaya başlandı, bizim dönemimize kadar bu politikalar maalesef sürdü. Biz, bütün bu ret, inkar ve asimilasyon politikalarını elimizin tersiyle ittik. Ötekileştirmeye, dışlamaya, horlamaya kati şekilde son verdik'' diye konuştu.

Selçuklu ve Osmanlı'nın asırlar önce yaptığı gibi özgürlükleri en geniş manada tesis ettiklerini ve etmeye devam ettiklerine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bizim, başka ülkelere, başka örneklere, başka tecrübelere bakmamıza gerek yok. Biz, bize yeteriz. Bizim örneklerimiz içimizde. Bizim tarihimiz, bizim medeniyetimiz, bizim kültürümüz, sadece bize değil, dünyaya bile örnek teşkil edecek kadar zengin. Biz ne kadar özümüze dönersek, biz ne kadar aslımıza yönelirsek, biz, medeniyetimizin ruhuna ne kadar inersek, mevcut sorunlarımızı o kadar kolay çözeriz ve çözüyoruz. Bizim sorunlarımızın çaresi dışarda değil, yine bizdedir. Kendimize, kendi medeniyet aynamızdan bakarak, biz Allah'ın izniyle her meseleyi çözer, her badireyi arkada bırakırız.''

Erdoğan, böyle bir anlayışla, okullarda, çok çeşitli alanlarda seçmeli ders uygulamasını başlattıklarını dile getirerek, öğrenci ya da velinin, isterse ortaokuldan itibaren Kur'an-ı Kerim'i, peygamberin hayatını ve diğer peygamberlerin hayatını öğrenebileceğini söyledi.

'23,5 milyar doları siz borçlandınız. 1,7 milyar dolara indiren biziz'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda Merkez Bankası'nın kasasında 91 milyar dolar bulunduğunu belirterek, ''Yan gelip yatarak olmadı bu işler. Çalışarak oldu. İnşallah yıl sonu itibariyle Merkez Bankası'nın döviz rezervini de 100 milyar dolara ulaştıracağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Sakarya 4. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, göreve gelmeden önce iktidarda MHP, DSP, Anavatan partilerinin olduğunu hatırlatarak, ''IMF'den ne kadar borç almışlar? 23,5 milyar dolar. Başladık ödemeye. Ödedik, ödedik, ödedik... Bu arada da IMF ile anlaşma yapmadık. Şu anda bizim IMF'ye kalan borcumuz 1,7 milyar dolar. Sayın Bahçeli, 23,5 milyar doları siz borçlandınız. Bize böyle devrettiniz. Şu anda da 1,7 milyar dolara indiren biziz. Bitmedi. Merkez Bankamızın döviz rezervi neydi biliyor musunuz? 27 milyar dolar. Şu anda Merkez Bankamızın kasasında ne var biliyor musunuz? 91 milyar dolar. Yan gelip yatarak olmadı bu işler. Çalışarak oldu. İnşallah yıl sonu itibariyle Merkez Bankası'nın döviz rezervini de 100 milyar dolara ulaştıracağız'' şeklinde konuştu.

Göreve geldiklerinde kamu net borç stokunun, milli gelire oranla yüzde 74, bu oranın şimdi yüzde 39 olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Yani 100 liranın 74 lirası borçtu, şimdi 100 liranın 39 lirası borç. Nereden nereye... Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şu anda yüzde 8,5-9. Bu faizi kim ödüyordu? Benim Sakaryalı kardeşim ödüyordu. 780 bin kilometrelik alanda 75 milyon ödüyordu. Bitmedi, neydi milli gelir? 230 milyar dolardı. Şimdi ne oldu milli gelirimiz? 772 milyar dolar oldu. İhracatımız 36 milyar dolardı. 2011 sonunda ihracatımız 135 milyar dolardı, şu anda ise 140 milyar dolar oldu'' diye konuştu.

Erdoğan, bugün işsizlik rakamlarının açıklandığını hatırlatarak, ''Elhamdülillah tek haneliye indi 9,9. Bütçe fazla verdi hamdolsun 4,5 milyar dolar. İşte AK Parti iktidarı böyle yürüyor. Bunların yürüdüğü gibi değil. Bunlar felç ettiler ülkeyi. Evelallah bunları anlatıyorum ki siz de buları birebir anlatın. Çünkü 2014 seçimlerinde inşallah Sakarya, yüzde 62'nin üzerinde patlama yapar. Ben buna inanıyorum'' ifadelerini kullandı.

-19 eserin açılışı gerçekleştirilecek-

Başbakan Erdoğan, il kongresinin ardından, Sakarya'da 19 ayrı eserin açılışını yapacaklarını belirterek, bu eserlerin hizmete alınmasıyla birlikte Sakarya'nın daha da zenginleşeceğini dile getirdi.

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu'nu Çark Deresi çevresindeki peyzaj çalışmalarından dolayı kutlayan Erdoğan, Sakarya'nın yeni bir kent olma yolunda bambaşka güzelliklere sahip olduğunu kaydetti.

Erdoğan, 2014 yılından sonra belde belediyelerinin kalmayacağını ifade ederek, ''Sadece ilçe belediyeleri ve büyükşehir, tüm mülki sınırların artık imarıyla, alt yapısıyla uğraşmak durumunda kalacak. Aynen İstanbul ve Kocaeli'ndeki gibi bir çalışma buralara da gelecek'' dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nce 60 milyon liralık bir yatırımla Sakarya'ya kazandırılan Şehirlerarası Otobüs Terminali'nin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, ''Sakarya için çok hizmet ürettik ama Sakarya'ya artık bu kapalı spor salonu yakışmıyor. İnşallah 5 bin kişilik spor salonu inşa halinde. Onu da en kısa zamanda bitirip Sakarya'nın hizmetine açacağız'' diye konuştu.

Erdoğan, Sakarya şehir stadını da bulunduğu yerden kaldırarak, Sakarya'yı daha modern bir şehir stadına kavuşturacaklarını anlatarak, ''Sakarya'nın düştüğü yerde kalmaması lazım. Ey Sakarya ayağa kalk. Bir taraftan Bank Asya, diğer taraftan Süper Lig'e Sakarya'nın yeniden çıkması lazım'' dedi.

Başbakan Erdoğan, 17 Ağustos depreminin ardından adeta yeni bir Sakarya'nın inşa edildiğini belirterek, ''Tarihle modernin kucaklaştığı geleceğin bu marka şehrini, daha da büyütecek, inşallah Sakarya'yı, bir transit şehir olmaktan çıkarıp, sanayinin, tarımın, ticaretin ve tabii güzellikleriyle turizmin merkezi haline getirdik, getireceğiz'' ifadesini kullandı.

Sakarya'da gerçekleştirilen diğer yatırımlara da değinen Erdoğan, okulların sayısını çoğaltmaya devam edeceklerini, modern bölge hastanesini kuracaklarını, Sakarya'nın örnek numune bir kent, numune bir şehir haline geleceğini belirtti.

Erdoğan, teşkilat görevlilerine yönelik bir el kitabı hazırladıklarını anlatarak, ''Teşkilat görevlileri bu el kitabında neler yaptığımızı, gittikleri her yerde oradan anlatacaklar'' dedi.

-İl kongresinden notlar-

Başbakan Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen kongreye eşi Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile birlikte katıldı.

Başbakan Erdoğan, salona girişinde gelişinde alkışlarla karşılandı.

Parti bayraklarıyla donatılan spor salonuna üzerinde, ''Dünyada alnımız ak geziyoruz'', ''Sayende mazlumun sesi, zalimin foyası çıktı'', ''Söz verdi yapıyor, dünya ona bakıyor'' pankartları asıldı.

Partililer de yaptıkları tezahüratlarla, Başbakan Erdoğan'a sevgi gösterilerinde bulundu.

AA

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'