• $32,3333
  • 35,0817
  • 2298.76
  • 9041.7
12 Ekim 2014 Pazar 02:03 | Son Güncelleme:

Benim işim müziğimle hayatlara dokunmak

Benim işim müziğimle hayatlara dokunmak

Caz aleminin Amerikalı trompet üstadı Chris Botti bir kez daha ülkemize geliyor. ‘An Evening with Chris Botti’ başlığı altında 15 Ekim akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda olacak. Bugün 52 yaşına basan Grammy ödüllü sanatçıya çeşitli sorularımız oldu.

EGEMEN LİMONCUOĞLU
egemenlimon@yahoo.com

Kariyeriniz boyunca klasik müzik orkestralarından rock yıldızlarına, pek çok farklı müzisyenle çalıştınız. Bambaşka bir kulvardaki sanatçıyla çalışmaya nasıl bakıyorsunuz? Sizce bu, bir meydan okuma mı, yoksa yeni keşiflere dair açık bir davetiye mi?
Her şey dostlukla başlıyor. Şu güne dek birlikte sahnede çaldığım hemen herkesle çok daha öncesine dayanan bir tanışıklığım vardı. Yani bir plak şirketi durup dururken çıkıp karşıma hiç tanımadığım biriyle çalmamı istemiyor. Örneğin Aerosmith’ten Steven Tyler dostumdur, müziğimi de sever.
“Neden birlikte bir şeyler yapmıyoruz?” demiştim, o da “Durduğumuz hata” demişti. Eğer yaptığınız işbirliği suni ise onun bir çeşit ‘iş anlaşması’ olduğu hemen hissedilir. 

Klasik müzik orkestralarıyla yaptığınız    çalışmalara ayrıca önem veriyorsunuz...
Klasik müzik her şeyin özünde, tam merkezinde. Doğaçlamada müthiş bir yeteneksinizdir, enstrümanınızla harikalar yaratıyorsunuzdur ama önce klasik müzik çalışmalısınız. Çaldığınız enstrümanın temel ilkelerinin klasik müziğe dayandığını bilmelisiniz.
Önce klasik müzik çalışır, sonra müziğin farklı dallarına yönelirsiniz.

Frank Sinatra ve Paul Simon

20’li yaşlarınızın başında Frank Sinatra’nın turnesinde yer alma fırsatı yakalamıştınız. Müthiş bir deneyim olmalı, özellikle de kariyerinizin o günleri açısından. 
Sinatra’ya, biraz da korkuyla karışık büyük bir saygı duyardım. Onunla sadece iki hafta aynı turnedeydik. Biz konserlerin açılışında çalıyorduk. Sinatra’yı çalışırken izlemek müthişti. Ona dair hatırladıklarımın başında seyircisiyle nasıl ilişki kurduğu, onları nasıl avucunun içine aldığı geliyor. Konser görüntülerini izlediğinizde fark edersiniz, onu dinlemeye gelenlerle sürekli şakalaşırdı. O, Dean Martin, Sammy Davis ve Don Rickles... Birbirleriyle uğraşır, sonra da topu seyirciye atarlardı. Böylece siz de ‘kulübe’ kabul edildiğinizi, kulübün bir parçası olduğunuzu hissederdiniz. Katıksız eski ûsül eğlenceydi.

Kariyerinizin önemli bir durağı da 90’ların başında Paul Simon’la yaptığınız çalışmalar. Neler hatırlıyorsunuz o günlere dair?
Sayesinde turne bağımlısı oldum! Yaşım 28’di, New York’ta yaşayıp geçimimi stüdyo müzisyenliğiyle sağlamaya çalışırken kendimi dünya sahnesinde buldum. Rüyam gerçek oldu. Dahası kendimi Michael Brecker gibi bir efsanenin yanında buldum. Paul’le çalmam bir trompetçi olarak adımı duyurmamı ve müzik endüstrisinin dikkatini çekmemi sağladı.

“Onun sayesinde turne bağımlısı oldum” demeniz dikkat çekici, Türkiye’nin de dahil olduğu dünya turnelerine çıkmanızı bir bakıma Paul Simon’a borçluyuz o zaman?
Paul’ü her gün çalışırken gözlemlemek önemli bir öğrenim süreciydi benim için. Detaylara bıkmadan, sıkılmadan gösterdiği özen hayranlık uyandırıcıydı. Gün boyu takıntılı bir biçimde o akşamki konseri düşünürdü. Kendi ekibimle çalışmaya başladığımda ondan öğrendiklerimi esas aldım.

Her gün yoga yapıyorum

Kapağında Chris Botti adını gördüğümüz ilk albümünüz 1995’te, siz 33 yaşındayken çıktı. Neden daha önce bir albüm yapmadınız?
Her şeyden önce geçimimi sağlamak zorundaydım. New York’ta stüdyo müzisyenliği yapıyordum. Bu tip konularda size doğru yolu gösterecek bir haritanız olmuyor elinizde. New York da kariyer başlangıçları için zorlu bir şehir. Paul Simon’la çıktığım turneden kazandığım paranın bir kısmını kenara ayırmıştım. O parayla stüdyo ekipmanı satın aldım, kayıtlar yaptım. Ardından birkaç yılımı da albümümü basacak bir plak şirketi arayarak geçirdim. Kolay değildi.

Bugün doğum gününüz, 52 yaşına basacaksınız. İnsan inanmakta güçlük çekiyor, zira hiç yaşınızı göstermiyorsunuz...
İltifatınız için teşekkürler. Sağlığımı korumak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Her gün aksatmadan yoga yapıyorum. Medyanın görünümümle ilgilenmesine çok kafamı takmıyorum açıkçası.
Her sanatçının bir imajı vardır;
Louis Armstrong’un mendili, Miles Davis’in takım elbiseleri gibi. Eğer nasıl göründüğüm müziğimden daha çok keyif alınmasına vesile oluyorsa ne ala!

Coldplay’den bir The Beatles çıkmaz

Müzik açısından geçmişe oranla çok farklı bir dönemde yaşıyoruz. Dinleme alışkanlıklarımız, müziğe ulaşma şeklimiz değişti. Neler düşünüyorsunuz bu konuda?
Rock’n’roll, caz ya da herhangi başka bir tür, bugünün müziğinin epeyce farklı olduğunu düşünüyorum. Müziğin doğası değişti, yıldız kavramı değişti, insanlar üzerinde etkili müzisyen tanımı değişti. Miles Davis’i ya da The Beatles’ı düşünelim mesela, bir daha asla öyle bir dönem yaşamayacağımızı düşünüyor insan. Çığır açıcı müzikler için bir daha asla öyle verimli bir ortam olmayacak gibi geliyor. Ama bunu dert etmiyorum. Benim işim müziğimle hayatlara dokunmak, dinleyeceklere müzikal hazlar yaşatmak. Arkamda neler bırakacağım veyahut caz tarihi değil. Coldplay’den bir The Beatles çıkmaz, çıkarmaya çalışmak da manasız. Bambaşka zamanlarda yaşıyoruz. Önemli olan müziğinizi dinleyecek insanlara ulaşabilmek.

Her şeyden biraz

İstanbul’a ilk gelişiniz değil, en son 4 yıl evvel Fahir Atakoğlu’yla çalmıştınız.
İstanbul harikulade bir şehir. Son gelişimizde müthiş zaman geçirmiştik, konsere gelenler de çok hoş karşılamıştı bizi.

Bu gelişiniz için konser dışında herhangi bir başka planınız var mı?
Maalesef hayır, şehirde vakit geçirme fırsatımız olmayacak. Konserin hemen ardından Japonya’ya uçacağız. 

15 Ekim akşamı vereceğiniz konserin üst başlığı ‘An Evening with Chris Botti’ (Chris Botti’yle bir akşam). Nasıl bir konser bekliyor bizleri?
Her şeyden biraz çalacağız. ‘Impressions’tan, ‘When I Fall In Love’dan şarkılar işitilecek. Bana sıkça sorulur, hatta dostlarımdan bile gelir bu soru, “Chris,” derler “konserine ilk defa geleceğim, sahnede sadece sen ve trompetin mi olacak?”. Sahnede nefis bir caz topluluğunun olacağını ve poptan klasik müziğe uzanarak, türler arasındaki çizgileri belirsiz hale getiren bir performans sergileyeceğini söylerim onlara. 

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!
Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Vatandaş, 'Bize neyin sözünü verebilirsiniz?' diye sordu... İstanbul'a yeni metro müjdesi!

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar
Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Deprem uzmanlarından korkutan İstanbul uyarısı! Riskli ilçeleri açıkladılar

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'
Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'

Çin, 'Türkiye rekor kırdı' diyerek duyurdu! 'NATO ülkelerinden Ortadoğu'ya kadar...'