• $32,3941
  • 35,1103
  • 2326.7
  • 9109.46
13 Aralık 2013 Cuma 05:06 | Son Güncelleme:

Yazarlık eğlenceli bir iştir; ne depresyon hırkasına ne de solgun bir yüze gerek var

Yazarlık eğlenceli bir iştir; ne depresyon hırkasına ne de solgun bir yüze gerek var

‘Adem Aynası’ adlı kitabın yazarı Ece Gamze Atıcı yazarına kafa tutan bir kahraman yarattı. Adı Baki, üstelik 8 yıldır da 42 yaşında. Kötülük üçlemesinin ilk kitabı olan Adem Aynası’nı ve yazılacak diğer kitaplarının üzerine konuştuk.

ZEYNEP BAKIR
zeynep.bakir@aksam.com.tr
Fotoğraf: UYGAR TAYLAN

‘Adem Aynası’ yazar Ece Gamze Atıcı’nın ikinci kitabı. İlki Nar’dı. Gelin önce Nar nasıl bir kitaptı ondan bahsedelim. Sonra röportajımızın konusu da olan Adem Aynası’na geçeriz. 
-
Nar’da iki anlatıcı var biri Timur diğeri Deniz. Timur Erin, dil bilimci bir akademisyen. Deniz ise psikolog. Deniz, İstanbul yakınlarında sıkıntıları çözmek için uydurulmuş, para mefrumu olmayan Vakfı Kent adında bir adada yaşıyor, Timur ise İstanbul’da. 
Efendim, dünyanın doğusunda bir keder salgını hasıl oluyor hikâyeye göre, Timur’da o salgın esnasında adada, Deniz’i zayarete gitmiş. Ayrıca Timur’un kendisi de gayet kederli olduğundan bu salgından ölmezmiş, yazarın dediğine göre...  Kederli insana keder salgını ne yapsın. Psikolog Deniz’le el ele verip bu salgını durdurmaya çalışıyorlar... Sonra olaylar, olaylar... 
-
Adem Aynası da Nar’ı bitirmek üzereyken çıkıyor... Daha doğrusu yazar, kitabın kahramanı Baki’yle tanışıyor. Bunun nasıl olduğunu da yazarın kendisi anlatsın... Röportajda ele geçirdiğim tüm bilgileri yazara hiç söz vermeden bir çırpıda yazmak istiyorum aslında... Kitabın sonunu, bundan sonra yazacağı iki kitabı ve onların sonlarını, Adem Aynası’yla olan bağlarını ve daha bir sürü ağız sulandırıcı şey... Ama o sözü vermeyecektim, verdim... Ayrıca bu yazıp üzerini çizme fikrini de kitaptan ‘esinlendim’. 

“Adım Baki benim; Baki Yıldız. Tam sekiz yıldır 42 yaşındayım. Zira ben bir roman kahramanıyım.” Kim bu Baki Yıldız, insan üzülüyor böyle bir cümle okuyunca?
Baki, Nar kitabını bitirmek üzereyken ortaya çıktı. Timur’un bir tiradı vardı; “Ben Timur Erin, dünyanın sırtındaki kamburum, ben Timur Erin hem varım hem de yokum...” Ben de o sırada yazarın karakter üzerindeki iktidarı ne kadardır sorusunu soruyordum kendime... Timur’a her şeyi yaptıramazdım. Ama yazarına kafa tutan Baki belirdi zihnimde... 
“Beni yaz, beni yaz... Beni, benim istediğim gibi yaz” diyordu sürekli... Ben de onunla ilgili bir paragraf yazdım ve dedim ki “Sen burada bekle, şu kitabı bitirip seninle ilgileneceğim.” Baki’ye karşı sorumluluk hissettim, sanki cidden beni bekliyordu, beklerken sinirleniyor, sıkılıyor, üzülüyordu. 

Baki Yıldız ne kadar bekledi? 
4 yıl düşündüm. Daha az da bekleyebilirdim ama hayat işte... (Gülüyor)

Baki biraz da bu röportajda sırasını beklesin o halde, sizden bahsedelim. İkinci kitabınız ve edebiyat camiasında yeni bir isimsiniz... Nasıl gidiyor işler?
Açtım dükkânı bekliyorum (gülüyor). Hep yazar olacağımı biliyordum. Dergilerde çalıştım, yazı işlerinde çalıştım, çevirmenlik yaptım ve sonunda buraya kadar yürüdüm. Dergide çalışırken, artık son zamanlarda dürtülerim iyice ayyuka çıktı. Daha ne kadar dergide çalışabilirdim, oturdum kendime bir program yaptım. 

Nasıl bir programdı o? 
Hayatımı daha ne kadar küçültebilirim programı (gülüyor)... Dergide çalışırken, çevirmenlik yaparken zaten ekonomiyi daraltmıştım, yazar olacaksam iyice daraltmam gerekiyordu. “Yemek yemeyeyim” dedim, yemeği kestim. 

İsabetli karar olmuş, iyi yazarların geleneğinden geliyorsunuz o halde...
Tabii ya! 2008’de dergiden ayrıldım, arada bir çevirmenlik yaptım, dersler verdim ve yazmaya başladım. 2010’da Nar bitmişti, bir sonraki yıl da basıldı. 

İlk kitabın yayımlanması zordur, yazar badireli yollardan geçer, sizin için de aynı şey geçerli oldu mu? 
Olmaz mı, insan kötü şeyleri siler ya hafızadan ben de sildim. Kitap edebi eserler arasındaysa, üstelik kalın bir kitapsa, yazarın adı sanı da bilinmiyorsa türlü maceralar sizi bekler. Adem Aynası’nı da kendisine ithaf ettiğim editörüm ve dostum Aylin Aydın’la uzun ve serüveni bol bir yolda yürüdük. 

Adem Aynası’nda çok güzel bir oyun kurmuşsun... Kitapla birlikte bir oyunun içine giriyorsun ve ne olacağını okumuyorsun da izliyorsun sanki...
Evet, ben de kitabı hep film olarak hayal ettim Adem Aynası’nı Michel Gondry çeksin isterim. Nar’ı yazdığımda bu kitap tam Jean Pierre Jeunet’lik oldu demiştim, sonra da Tunca Arslan’a “Bu kitabı biri çekecek olsa kim çekerdi?” diye sorduğumda Reha Erdem ve Jean Pierre ismini verdi. O zaman kendimi olduğumdan daha iyi ya da daha kötü görmediğimi anladım.  

Baki’ye dönecek olursak, Adem Aynası nasıl bir kitap, içinde yanmış sayfalar, üzeri çizilmiş satırlar, ‘okumayın, burada bırakın’ direktifleri var... Postmodern hikâye bu olsa gerek... 
Evet, editörüm Aylin Aydın da bunu söyledi. İlk kitabımın daha modern, Adem Aynası’nın postmodern bir anlatım ve sunum biçimi olduğu yönünde görüşleri var.
 
Kitap sürprizlerle dolu, ne anlatmaya çalışıyorsunuz? 
Adem Aynası kötülük teması işlenen üçlemenin ilk kitabı. Ardından Plastik, onun ardından da Firuz gelecek. 

Neden kötülüğü anlatmayı seçtiniz?  
Şeytani zekânın nasıl bir şey olduğunu anlatıyorum. Kötülük üzerine kurulu bir düzende yaşıyoruz. Kötülük, haset, garez... Mesela üçüncü kitap Firuz’da kötülük ve hafıza konusunu ele alıyorum. Öldürülmüş ve hamile bir kadının üzerinden okuyoruz kitabı, bir anlatıcı var. Gerçi anlatıcı da konuya çok hâkim değil ama anlatıyor... 

Adem Aynası ve Firuz arasında ya da Plastik le bağlar nasıl kuruluyor... 
Çok detay vererek kafa karıştırmayayım ama üçüde birbirinin içinden geçerek giden kitaplar. Plastik’in yazılma sebebi Adem Aynası. O kitap hizmet ediyor bir sonraki kitaba. Üçüncü kitap Firuz’da, Adem Aynası’ndan birileriyle karşılaşacaksınız... 

Plastik’teki kahramanımız kim? 
Plastik’te bir plaza insanı anlatılıyor. Çin yemeyi sipariş etmiş, yanına bir kadeh kırmızı şarap koymuş onu da ‘Lezzet Doğu’dan yükselir’ diyerek İnstagram’a yüklemiş. Sonra da hepsini çöpe döken bir adam, aslında ne Çin yemeği seviyor ne de şarap... 

İyi bir kitabın nasıl yazılacağına dair bir formül var mı sizde? 
Evet, kitap yazmaya başladığında nereye doğru gittiğini bilmiyorsan o kitabı bitirmek zordur ve sonuç memnun edici olmaz. Ama başını ve sonunu biliyor olmak iyi bir kitap yazmak için gerekli. Benim bu üçlemem örneğin... Sonlarını biliyorum. İkinci ve üçüncü kitabımı henüz yazmadım ama nasıl biteceklerine dair bilgim var. Bu da kaybolmayacağım anlamına geliyor. 

Plastik kitabının ilk 6 sayfasına Adem Aynası’nın sonunda yer vermişsin. Kitabı yazmaya başlamadıysan... 
Yazarım yazarım bir şey olmaz... 

Ya yazamazsanız? 
Yazamazsam yazamam ama yazabileceğimi biliyorum. 

BİLGİME VE BECERİME GÜVENİYORUM

Bir üslubunuz var ve kurgu konusunda da çok iyisiniz. Edebiyat camiası sizi sevmeyebilir mi?
Bilgime, becerime ve kendime güveniyorum. Bunların bir tanesine sahip olmayıp da ahkâm kesen tonlarca edebiyatçı tanıdım şimdiye dek. İnsanların sadece fikri var başka da bir şey yok. 

Nar kitabında bu konuyu anlatan bir yer vardı sanırım...
Evet, “Ben her şeyi biliyorum” diye başlıyor oradaki cümle. “Modern insanın çöküşünü anlatıyor” demişti editörüm. Onu da biliyor, bunu da biliyor, her şeyi biliyor, tek bilmediği ne yapacağı... E, ne anladım ben o zaman bildiklerinden? 

Çevrenizde nasıl insanlar var? 
Türlü türlü ama en yakın çevrem fikrine zikrine güvendiğim, başarımdan memnun olup motive olacak, başarısızlığımda beni motive edecek bir çevre. Gerisi safi laf...

Adem Aynası’nda da edebiyatla, yazarlıkla dalga geçtiğin yerler var... Sen de bir yazarsın... 
Yazar olduğumu unutmuyorum, ama yazarlığın ulaşılamayan bir mertebede olduğunu da düşünmüyorum. Edebiyat dünyası türlü saçmalıklarla dolu. Edebiyat sıkıcı bir şey değildir, sıkıcı gibi gösteriliyor nedense... Hani o yazar imajı var ya, solgun yüzlü, gözlükle, mutsuz, depresyon hırkası giymiş, behbah... Neden? Yazmak çok eğlenceli bir şey! 

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi