Yasemin Olur
yaseminolur@yahoo.com
Alfa Yayınları sinema dizisi kitapları arasından çıkan son çalışmalarda da dikkatimi çeken şey, iyi baskıları ve ele alınan filmlerin muhteşemliğinden sonra bu oldu. Her kitabın sağ köşesinde kitapta bahsi geçen filmin bir sahnesi “oynuyor”. Nasıl güzel fikir…
Şimdi de size hangi muhteşem filmlerin “şifreleri”ni veriyor bu kitaplar, bundan bahsedeyim. Öncelikle Türkçeye Ucuz Roman olarak çevrilen Pulp Fiction… Tarantino’nun fenomenleşmiş bu filmi 1990’lara damgasını vurmuştu. Film sert, eğlenceli diliyle dönemin popüler kültür ürünlerine de göndermelerle doluydu. Pulp Fiction’ı Profesör Dana Polan, filmin üslup ve tekniğini çözümleyerek ele almış. Filmdeki kültürel kodların iç içe geçişinden popüler kültür göndermelerindeki detaya, şiddetten ırkçılığa birçok konuyu filme yakışan bir üslupla incelemiş. Filmi izlerken kaçırdığınız ayrıntıları bu kitapla yakalayabilirsiniz. Bir diğer kitap ise Coppola’nın Baba filmi…1972 tarihli bu film Hollywood sinemasının film anlayışını kökünden değiştirmiştir. Baba, sanatsal anlatımla ticari başarıyı birleştirmiş bir eserdir. Yakaladığı başarıdan dolayı serisi çekilmiştir ama hiçbiri de ilk filmin tadını vermez. Bu filmi ise Jon Lewis incelemiş. Kitapta filmin kamera arkasında olanlar, çekim hikâyeleri gibi birçok ayrıntı mevcut. Üçüncü kitabımızın konu aldığı film ise Haneke’nin Cache’si. Film çok katmanlı anlatımı, seyirciyi sorulara gark etmesiyle Cannes Film Festivali’nde dikkatleri çekmişti. Filmi irdeleyen Catherina Wheatley bu filmin her biri kendi bütünlüğüne sahip, fakat içinde, görünmeyen derinlikte katmanların gizlendiği bir toplam oluşturan matruşkalar olarak anlayabileceğimiz iddiasını öne sürüyor. Dördüncü kitabımız Hayao Miyazaki’nin yönettiği Japon animasyon filmi Ruhların Kaçışı…2001’de gösterime girdiğinde büyük bir ilgi uyandıran filmin konusu modern Japonya’da geçiyor. Filmin kahramanı olan küçük bir kızın başına gelen fantastik olaylarda hem evrensel hem de kişisel bir yön bulunuyor. Ebeveynlerinin açgözlülüğünü affetmeyen hayaletler onları domuza çevirince, olayları çözmek Chihoro’ya kalıyor. Hayaletlerin dinlenme tesisinde bir hamamda çalışmaya başlayan Chihoro ile birlikte film boyunca fantastik bir macera izliyoruz. Andrew Osmond da bu filmi irdelediği çalışması Miyazaki sinemasından Japon mitolojisine, savaş sonrası Japonya’nın durumundan dünyanın ruhuna uzanan bir kitap, okurunu filmden yola çıkarak dünyanın geleceği üzerine düşünmeye sevk ediyor. Son kitabımız ise Stanley Kubrick’in Gözleri Tamamen Kapalı adlı filmi… Kubrick 7 Mart 1999’da öldüğünde yıllardır beklenen bu son filminin kurgusunu henüz tamamlamamıştı. 2000’de gösterime giren film, Viyanalı yazar Arthur Schnitzler’in 1926 tarihli bir hikâyesinin modern bir uyarlamasıydı. Michel Chion, filmi sahne sahne ele alarak incelemiş ve hikâyenin bütünlüğünü de kaçırmamış.
Sinema sadece bir tüketim öznesi değilse o zaman üzerinde düşünmeye değer bir olgudur diyebiliriz. Yukarıda bahsi geçen filmleri hâlâ izlemediyseniz bir an önce kendinize bir iyilik yapıp izleyin. Sevdiğimiz bir şey hakkında bilgi sahibi olmak gibi bir duygu hepimizde vardır diye düşünüyorum. Bu filmlerden sonra içinizde uyanacak “hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorum” duygusuna da bu kitaplarla derman bulabilirsiniz.