• $32,397
  • 35,0627
  • 2326.95
  • 9146.44
29 Kasım 2014 Cumartesi 02:00 | Son Güncelleme:

Rolüm için gerekirse obez olurum

Rolüm için gerekirse obez olurum

Fırat Temir, ilk kamera önü deneyimini ‘Benim İçin Üzülme’ dizisiyle yaşamış, oynadığı ‘Yılmaz’ karakteri çok sevilmişti. Şimdi de TRT’de yayınlanan ‘Hayat Ağacı’ dizisinde ‘Fırat’ karakteriyle karşımızda... Temir, “Sonuçta yaptığımız görsel bir iş. Rolüm için obez olmam gerekirse olurum” diyor.

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr
Fotoğraflar: UYGAR TAYLAN

Fırat Temir kimdir, nasıl biridir?
Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümü öğrencisiyim. Mesleğine büyük bir tutkuyla bağlı, hayalleri için, hayalleriyle yaşayan biriyim. Kaybetmeyi, başarısızlığı hiç sevmem. Ailemi, sevdiklerimi ve değerlerimi her şeyin önünde tutarım. İnsan ilişkilerimde samimiyetsizliğe tahammül edemem. Kibirden tek 
kelimeye nefret ederim.

Peki, oyuncu olma isteği çocukluktan mı geliyor?
Maalesef. Çünkü çocukluktan beri böyle bir isteğim olsaydı çok daha fazla çalışma ve oyunculuğumu geliştirme imkânım olurdu. Küçükken çok taklit yapardım. Bu yüzden anne-babam tiyatroyla ilgilenmemi istedi ama ilgi alanlarım farklıydı. Basketbolla ilgileniyordum. 

E ne oldu da oyunculuk girdi hayatına?
Üniversite eğitimimi almak için basketbol bursuyla Kanada’ya gitmiştim. Antrenmanda yaşadığım ağır bir sakatlık sonucu sezonu kapattım. Okulda yakın arkadaşlarımdan biri tiyatrocuydu. Onun vesilesiyle tiyatroya başladım. Orada iki sene oyunculuk okudum ve tiyatro yaptım. Ardından Türkiye’ye döndüm. Yeşim Ceren Bozoğlu’yla çalışmaya başladık. Oyunculuğumu geliştirmemde çok önemli bir payı var, hakkını ödeyemem. 

UNUTULMAZ DENEYİMLERDİ

Kanada’dan Türkiye’ye uzanan hikâyede neler geldi başına?
Kanada’da iki sene boyunca hem tiyatro eğitimi aldım hem de tiyatro oyunlarında oynadım. Unutulmaz deneyimlerdi benim için. Oraya gitmeden önce burada üniversite sınavını kazanmış, kaydımı dondurup öyle gitmiştim. Türkiye’ye dönüp buradaki sinema eğitimimi de tamamlamak istedim. Kendi ülkemde aktörlük deneyimi yaşamak istiyordum. Döndüğümde kendimi daha da geliştirmem gerektiğini fark ettim; özellikle yurt dışında bir oyuncudan beklenenlerle Türkiye’de beklenenler arasındaki fark beni zorladı.

Mesela?
Millet olarak duygularımızı, tepkilerimizi çok abartılı yaşayan ve fiziksel olarak hareketlerine, mimiklerine, ses tonuna da bunu yansıtan insanlarız. Bu tarz bir oyun yurt dışında overacting (abartılı rol yapma) sınıfına girebiliyor. Ancak bizim hikâyelerimiz öyle oyunlara daha yatkın olduğundan sırıtmıyor. Bu küçük farklılıkların kariyerimde engel oluşturmasının daha işin başındayken önüne geçmek istedim ve bu noktada Yeşim Ceren Bozoğlu’yla çalışmaya başladım. Bu işe yurt dışında başlamış olmamın dezavantajlarını, yönlendirmesi ve öğretici kimliğiyle avantaja çevirmemi sağladı. Gece gündüz çalıştığımı biliyorum. Hikâyene basketbolla başlamış sonra da oyunculukla devam etmişsin. Birbirine benzemeyen iki ayrı meslek… 

Bazen başından geçenleri garipsiyor musun?
Garipsiyorum hem de çok (gülüyor). Temelde benzemeseler de benzerlikleri yok da değil aslında. Bir kere her ikisinde de çok sıkı bir disiplin gerekiyor. Bedeninize, ruhunuza iyi bakmanız gerekiyor. Özgüven gerekiyor. Sadece basketbolla sınırlandırmayayım ama hayatınızın bir döneminde profesyonel olarak spor yapmış olmanız oyunculukta çok işinize yarıyor kesinlikle.

Bu kadar disiplinli olan biri rollerine nasıl hazırlanıyor?
Canlandıracağım karakterin geçmişini,  köklerini, motivasyonlarını inceler, role ona göre hazırlanırım. ‘Hayat Ağacı’nda Fırat’ın, Amerika’da okumuş, yakışıklı, özgüveni yüksek bir üniversite hocası olduğunu biliyordum. Senaristimiz Volkan’dan karakterin çocukluğunun, gençliğinin Kocaeli’nde geçtiğini öğrendim ve akşamına Kocaeli’ne gittim. Bir hafta orada kaldım. Dokusunu anlamaya, karakterin içine girmeye çalıştım. Bu çalışmaları tiyatroda da, içinde bulunduğum dizilerde de yaptım ve yapmaya devam edeceğim; çünkü oyunumu olumlu anlamda etkiliyor, renk katıyor. Fiziksel hazırlığıma da oldukça özen gösteriyorum. Sonuçta yaptığımız görsel bir iş. Rolüm için obez olmam gerekirse, olurum; yağ oranımı yüzde 5’e çekmem gerekirse, çekerim; hiç sorun değil.

BANA DAMAT FERİT DEYİN

Nasıl bir çocukluğun vardı? 
İzlediği her şeyden çok etkilenen bir tiptim. Ben bunu çok komik buluyorum. Tarık Akan’a özenirdim. “Bana ‘Damat Ferit’  deyin” derdim. Fırat diye çağırırlarsa gitmezdim mesela (gülüyor). Aradan bir hafta geçerdi bu sefer Bruce Lee’nin bir filmini beğenmişim belli ki illa “Bana ‘Bruce’ deyin”. Bu örnekler her hafta değişiyordu. Kendimce bir dünya kurmuştum. Bir de tabii Galatasaray aşkı. Ailede herkes Fenerbahçeli olmasına rağmen odamın her yeri sarı kırmızıydı; öyle bir bağlılık yani. Mustafa Sandal hayranıydım. Onun gibi giyinir, onu taklit ederdim. Doksanlara hâlâ bayılıyorum, özellikle şarkılara.

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi