• $32,3963
  • 35,0923
  • 2326.31
  • 9079.97
22 Kasım 2014 Cumartesi 02:00 | Son Güncelleme:

İkimiz de hayatı sorguluyoruz

İkimiz de hayatı sorguluyoruz

‘3. Richard’ adlı oyunda aynı sahneyi paylaşan Beste Bereket ve Başak Daşman’la bir araya geldik. Bu kez oyuncu olarak değil, gazeteci olarak karşımızdaydılar. Teybimizi onlara verdik, birbirlerine sorular sordular. Ortaya keyifli, bol kahkahalı bir söyleşi çıktı.

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Başak Daşman: Sana ciddi sorular sormak için hazırım Bestecim. 
Beste Bereket: Siz 3. Richard oyununda oynuyorsunuz sanırım. Neden tiyatro Başakçım? Neden? Tamam, tamam geyik yapmayacağıma söz veriyorum. 
Başak: Peki, tiyatroya nasıl başladın?
Beste: İlkokulda, okuma bayramı vardı. Kambur ver topal bir kızı oynuyordum; heyecanımı anlatamam. Etraf  buğulanmış, sanki bir sis perdesinin içindeydim. Aslında jübilemi orada yapacaktım, hata ettim. Devam etmeyecektim.  
Başak: Bence devam ederek iyi yaptın. 
Beste: 15 yaşındayken bir yıl tiyatro eğitimi aldım. Ardından Mimar Sinan Üniversitesi geldi. (Onlar sohbete devam ederken müziğin sesini kıstırmak için yanlarından ayrılıyorum) 
Beste: Bence konuşmayalım, bizi bıraktı.
Başak: Dur dur geliyor. Nerede kalmıştık. Peki, şimdiye kadar yaptığın oyunlardan memnun musun?
Beste: Genelde kararlarını sorgulayan biri olduğum için hoşnut olmadığım durumlar olmuyor değil. Ne kadar açık konuşabilirim bilemedim şimdi...
Başak: Olaylar tamamen kontrolümüzde gelişmiyor. Aslında doğru kararlar vermek gerekiyor. Ben de bazen aceleyle kararlar veriyorum sonra geri dönüşü olmadığı için huzursuz oluyorum.

KABULLENMELİ

Beste: Bu noktada ‘kabullenmek’ kelimesini hayatımıza sokmak gerekiyor galiba. Karar verip uyguluyorsun, şartlar elinde değilse kabullenebilmelisin.
Başak: Ama bu stres yaratmıyor mu? 
Beste: Çözümü var mı peki? Hayatı sorgulayan insanlar için bu durum daha da zor olabilir. Aslında çoğu insan çok sorgulamıyor ve sanırım daha mutlular. 
Başak: Haklısın ama ikimiz de böyle değiliz. Biz o yüzden mi bu kadar mutsuzuz, niye mutsuzuz? (kahkahalar). 
Beste: Mutsuz muyuz? Buna da karar veremiyormuşum meğer (Kahkahalar). Aslında sağlığın yerinde, işin süper, sevdiğin insanlar, ailen her şey çok güzel diyelim. Yine de bu dünyada sonsuz mutlu olabilecek biri var mıdır? Süper mutlu olabilmek için vicdansız ya da gamsız olmalısın. Sorgularsan mutlu olamazsın. 
Başak: Sait Faik’in “Derdi dünya olan mutlu olamaz” diye bir sözü var. Dünyada vahşet olmasa huzurlu hissedilir. 
Beste: Zaten mutluluk sürekli değil ki. 
Başak: Şu an her yerde huzursuzluk hâkim. Mesela şu an ben de huzursuzum. 
Beste: Yoo, bence her şey mükemmel. Ben çok mutluyum.
Başak: Şizofren olabilir misin acaba?  
Beste: Siz kimsiniz hanımefendi?
Başak: Sormak istediğin bir soru var mı?
Beste: Burcunu öğrenmek istiyorum. Burçlara inanıyor muyum bilmiyorum.  İnsanların 12’ye ayrıldığına inanmıyorum ama bugüne kadar duygusal olmayan bir Balık burcu da görmedim hani. 
Başak: Koç burçlarının matematik kafaları vardır, inanmazlar ama astrolog bir arkadaşım fikrimi değiştirdi. Artık o gözle bakınca tutmadığını görmedim. Ay burcum Yengeç olduğu için biraz duygusalım ama tam bir Koç gibi davranırım. 

SAHNEDE İYİSİN

Beste: Oyunculuktan söz ediyorduk. Baktım da senden oyuncu olur, devam et. Epey iyisin. Yetenekli olduğunu herkese söylüyorum. Şımarırsın diye yüzüne söylemedim ama… Sahi nasıl çalışıyorsun?
Başak: Dalga geçme. Utanıyorum ama.
Beste: Hayır çok ciddiyim. 
Başak: Bilemiyorum. Çok garip bir duygu aslında... Sana oyunculuktan vazgeçemeyeceğim anı anlatmış mıydım? Birinci sınıftayız. Hoca, ‘Lady Macbeth’ çalışmamızı ve istediğimiz kadar uçabileceğimizi söyledi. Bir kız arkadaşla oynadık; o Lady Macbeth, ben de gölgesiyim. Bütün hareketleri aynı anda yapıyoruz. Karakterin tam ikna olduğu bir nokta var ki işte o sırada hayali kılıcımı sallayıp sahnenin ortasına sapladığım bir an oldu. İşte o an tüm vücudum küçük hücrelere ayrıldı, ben böyle salonun her yerine dağıldım. Sanki her yer ben oldu. Ruhum çıktı gibi oldum. İçimden “Bu böyle bir hisse bu işi hayatımın sonuna kadar yapmalıyım” dedim. Gerçi bir daha böyle hissetmedim ama… O duyguyu arıyorum hâlâ…
Beste: Doğru yerdesin. Benimle bulacaksın (kahkahalar). Okul mezuniyetinde ‘Üç Kuruşluk Opera’yı oynuyorduk. Jeny’yi oynuyordum. Bar taburesi, mikrofon var, şarkı söyleyeceğim. Tabureye oturdum, üzerimde lokal bir ışık. Şarkıya başlayacağım ama nereden geldiğini anlayamadığım bir ses duyuyorum ‘tıktıktık’ diye. Kalp atışlarım mikrofondan mı duyuluyor acaba diye panik oldum. Bir an ayakkabılarımı fark ettim. O kadar heyecanlanmışım ki ayaklarım titrediği için topuklu ayakkabılarım ‘tıktıktık’ vuruyormuş. Her oyunda dahi acayip stresli oluyorum. Geçmiyor. Her oyundan on dakika önce işi bırakmaya karar veririm.  

PSİKOLOGLAR SESİMİ DUYUN

Başak: Bestecim küçükken arabalarla oynar, halının üzerine dizermişsin. Anlatsana.
Beste: Bebekle hiç oynamadım. Her gün düzenli bir şekilde babamın aldığı oyuncak arabaları halının etrafına dizerdim. Bu arada 500 tane arabadan bahsediyorum. 
Başak: Benim arabam olmadı da trenlerim vardı. Bir kere bebeğim oldu. Bir gün saçını kestim ama güzel olmayınca da attım. Bir daha da almadım. 
Beste: Sonra boynunu kopardım diye devam edermişsin. (sesini değiştirip korkunç tonda) Saçları da iğrenç olmuş…
Başak: Nerede büyüdün, çocukluğun İstanbul’da mı geçti?
Beste: Evet ama babamın işi nedeniyle 1 sene Samsun’da oturduk. Nişantaşı’nda otururken sokak hayatım yoktu ama Samsun’a gittiğimizde zincirden boşanmışçasına sokaklara çıktım. 
Başak: İstanbul’da büyüdüm ben de. Şimdiki Ataşehir’in karşısına gelen bir bölgeydi şimdi sanırım o yer yok artık. Teyzemle mantar, kuzukulağı toplardık. Tavşanlar, kediler vardı. Evler iki katlıydı. Beste yaramaz bir çocuk muydun?
Beste: Hâlâ bacaklarım yara izi dolu. Mahallenin çocuklarıyla koşu yarışı yapardık. 
Başak: Ben de erkek çocuk gibi büyüdüm. Futbol oynardım. Kız oyunları oynamazdım. Ağaçların tepesindeydim. 
Beste: Samsun’dayken annem “İstediğin gibi dışarıda oynayabilirsin ama senden tek şey istiyorum. Sakın derenin yakınına bile gitme” demişti. Suyu pisti, atıklar vardı. Bir gün anneme kızdım. Depar atarak evden bir çıkışım var ki nasıl koşuyorum. Nefes nefese kaldım. Derenin kenarına geldim. Paslı bir teneke buldum, derenin suyunu doldurup içtim. Sonra ateşim 70’e filan çıktı. Yemek boruma kadar yara oldu. 

MELANKOLİK BİR TİPTİM

Başak: Dersini aldın mı peki?
Beste: Hayır (kahkahalar). Almadım. Kimi cezalandırdığımı bilmiyorum. Lütfen bu röportajı biri okursa bana yardım etsin. Ev adresimi de veririm. El verin ne olur (kahkahalar). Psikologlar sesimi duyun.
Başak: Ergenlikte nasıldın?
Beste: Ergenliğe girmedim. Girmeyi düşünüyorum. Henüz hazır değilim, çocukluğumu yaşıyorum (kahkahalar). Aileme karşı samimiyetsiz davranmamı ya da yalan söylememi gerektirecek bir durum olmadı. Biraz melankolik bir tiptim şimdi de öyleyim. Aslında neşeli ve depresif biriyim. 
Başak: Beş yaşındayken annem uyanmasın diye camın kenarına oturup saatlerce oturduğumu bilirim. Geç yatmıştır diye düşünüp çıt çıkarmazdım. 
Beste: Annemler gece ses duyup kalkarlarmış hırsız var diye. Gecenin üç buçuğunda karanlıkta koridorda bisiklete binermişim. Düşünsene kâbus gibi biri kalmış zifiri karanlıkta pedal çeviriyor. 
Başak: Psikopat gibi. Senin gibi bir çocuğum olsa korkarım. “Eyvah yine zincir sesi geldi uyandı!” deyip titrerdim. Ben ergenlik döneminde asiydim. 
Beste: Ben hiç asi değildim. 
Başak: Aslında asilik gibi değerlendirmiyorum. Bir yere gitmem gerekiyor diyelim. Söylüyorum. “Düşünürüz, bakarız” dendi mi sinir olurdum. Çünkü bu ciddiye almamak gibi oluyor. Ayrıca da ‘bakarız’ın sonu muhtemelen negatif biter. Mantıklı cevap verildiği sürece tabii ki dinlerim ve uyarsa kabul ederim. Hiç de ısrar etmem.  
Beste: Bana laf mı sokuyorsun şu anda? (kahkahalar)… İşin şakası bir yana denge bence anahtar kelime.  

BABAMA DOĞRU KOŞARKEN AĞACA ÇARPMIŞTIM 
Beste: Başakçım yolda giderken bile kitap okurmuşsun. Hatta ağaçlara, direklere çarparmışsın. Sahi doğru mu bu?
Başak: Bir yere gitmem gerekiyor diyelim. Yolda yürüyorum, o an okuduğum kitabın en heyecanlı yerindeysem okumaya devam ediyorum.  
Beste: Almanya’da yaşaman lazım o zaman. Düz kaldırımlar, arabaların ezme ihtimalinin olmadığı bir ülke mesela…
Başak: Amerika’da yolu bölüp cep telefonu yolu yapmışlar mesela. Bir gün geniş bir kaldırımlı yolda yürüyorum. Karşıdan da kitap okuyarak gelen bir çocuk görmüştüm. “Aaa arkadaşım” diyesim gelmişti…
Beste: Yolda kitap okumam ama sakarlığım meşhurdur. Aklım beş karış havadadır.
Başak: Bir gün babam normal saatinden önce eve gelmişti. Onu görünce heyecanlanmış ve “Baba” diye koştururken ağaca çarpmıştım hakikaten. 

BU NASIL BİR SORU ANLAMADIM?
Beste: İnsan en çok neden bahsediyorsa onu arıyor galiba ne dersin?
Başak: Ben en çok neden bahsediyorum sence?
Beste: Seni dinlemiyorum ki. 
Başak: Böyle bir arkadaşlık olur mu, “Dinlemiyorum” dedi. Bu röportaj burada biter. 
Beste: Senin arkadaşlığınla ilgili şunu söyleyebilirim; bence herkesin senden öğreneceği çok şey var. Sen de sorgulayan birisin ama daha mantıklı bakıyorsun. Benim duygusal yönüm daha fazla. Mantıklı olduğunu bilirim ama uygulamada başarısızım. Duygusal olmana rağmen mantıklısın ki bu da çok güzel. Artık bir süredir ne hissediyorsam açık açık söylüyorum. “Bu nasıl biriymiş?” deme ihtimallerine karşılık yine de söylüyorum. Karşımdakinin gözünde yücelebilirim de düşebilirim de ama önemli değil. Karşı taraf hoşlanmayabilir ama bana da söylenmesini istiyorum. 
Başak: Belki ilk an duydukları kötü gelebilir ama en azından “Düşündüğü her şeyi söyleyebiliyor” diyebilir. 
Beste: Zaaflarını söyleyebilmek de çok güzel. 
Başak: Birini söylesene.
Beste: Benim yok. Senin için söylemiştim (kahkahalar). Bu nasıl bir soru anlamadım. Şaka bir yana endişe kabuğuyum. Bana bir kibrit çöpü ver o an olimpiyat meşalesi yakarım. Gamlı baykuşum. 
Beste: Kıyamam.

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı
Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Diyarbakırlı Saliha Gündüz'ün Başkan Erdoğan sevgisi: O anları 24 TV'ye anlattı

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür
Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür

Belçika'dan terör provokasyonlarına ilişkin açıklama: PKK Avrupa'da tanınmış bir terör örgütüdür