• $32,3808
  • 35,0026
  • 2326.12
  • 9074.37
18 Ekim 2014 Cumartesi 02:07 | Son Güncelleme:

Medya önüne çıkmayı tercih etmedim

Medya önüne çıkmayı tercih etmedim

Yavuz Bingöl’ün kızı Türkü Sinem Bingöl Amerika’dan geldi ve ayağının tozuyla ‘Yavuz Bingöl Sanat Merkezi’nin başına geçti. Biz de bu vesileyle merkezin kapısını çaldık. Kendisini yakından tanıma fırsatı bulduğumuz Türkü Bingöl’le projelerini, müzikle ilişkisini, babası Yavuz Bingöl’ü konuştuk.

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr
Fotoğraflar: Cem Türkel

Önce bize yeni projeni anlatır mısın? 
Şu anda ‘Yavuz Bingöl Sanat Merkezi’nin kayıtları devam ediyor. Yurt dışından döneli birkaç hafta oldu ve gelir gelmez işe koyuldum. Okulun içini değiştiriyorum, reklâm çalışmaları yapıyoruz, öğretmenlerle birlikte tanıtım videosu çekiyoruz, web sitemiz yayına giriyor. Gördüğünüz gibi tüm enerjimi buraya vermiş bulunuyorum. Tek amacım; sanat seven herkesin okulumuzda buluşmasını sağlayabilmek. 

Yavuz Bey, ‘Yavuz Bingöl Sanat Merkezi’ için “26 yıllık hayalimi gerçekleştirdim” demiş bir söyleşisinde. Peki, bu kurumun başında olmak sana nasıl hissettiriyor? 
Tabii ki benim için çok gurur verici. Yeni bebek sahibi olmuş kadar heyecanlıyım. Hedefim bu bebeği en güzel şekilde büyütebilmek! 

Seni henüz tanımayanlar için bize kendini anlatır mısın? 
Babam “Türkü”, annem “Sinem” der bana. 26 yaşındayım. 7 yıldır yurtdışında yaşıyordum, yeni döndüm. Çocukluk dönemim Ankara’da geçti ama ben de babam gibi İzmir sevdalısıyım. Onun dışında, ailem ve en yakın arkadaşlarımla vakit geçirmeye, seyahat etmeye, misafir ağırlamaya, sofralar kurmaya bayılırım. Ev yemekleri vazgeçilmezim. Minik bir köpeğim var, tabii ki sanat aşığıyım, ha bir de koyu Galatasaraylıyım (gülüyor). 

Amerika’da eğitim almışsın, nasıl gelişti bu süreç, neden ABD’yi tercih ettin? 
Aslında Koç Üniversitesi’yle başladım üniversite hayatına. Orada hazırlık okuduktan sonra eğitimime yurt dışında devam etme kararı aldım. Sonra da Amerika’nın North Carolina eyaletinde olan Charlotte şehrine yerleşip çok başka bir hayata başladım. 

ÇOCUKLAR İÇİN HER PROJEYE VARIM

Peki, genç yaşta aileden oldukça uzak ve yabancı bir yerde var olabilmek senin için zor olmadı mı? 
Çok zordu. Özellikle ilk 6 ay her gün ağladım diyebilirim. Tek çocuğum ve anneme babama aşırı düşkünüm. O yüzden 19 yaşındayken onlardan ayrı dünyanın bir ucuna gitmek inanın hiç kolay olmadı. Eminim yurt dışına giden birçok genç arkadaşım benimle aynı düşüncededir. Bazen öyle anlar oluyordu ki pes edip her şeyi yarıda bırakıp dönmek istiyordum. Ama tabii zamanla her şeye alışıldığı gibi, o mesafeye ve özleme de alışıyor insan. İlk 2 yıl İsviçreli bir ailenin evinde kaldım, o çok iyi geldi bana. Alıştığım ev ortamından farksızdı, çok huzurlu bir evde 70 yaşındaki İsviçreli bir kadınla yaşadım. Onun çalışma azminden, dinçliğinden, hayata karşı pozitif duruşundan dersler alarak çok şey öğrendim. 

ABD’de mankenlik yaptığını biliyoruz. Orada bağlantıları nasıl kurdun, sen mi firmaları buldun, onlar mı seni keşfetti? 
Mankenlik yaptım diyemem de, ufak ve güzel bir deneyim yaşadım. Hayır kurumları için düzenlenen yardım defilelerine çıktım sadece. Hindistanlı bir tasarımcı arkadaşımın ricasıyla başladım, meme kanseri farkındalığına dikkat çekmek için defileler yapıldı, sonra Charlotte Fashion Week, sonra da Otizmli Çocuklar Vakfı yararına düzenlenen defilede yer aldım. Bundan da gayet memnunum. Çocuklar için yapılacak her projeye varım. 

Türkiye’de mankenlik yapmayı düşünüyor musun? Mesela baban bu konuda ne der? 
Türkiye’de mankenlik Amerika’dakinden çok daha farklı bir yerde. Açıkçası düşünmüyorum. Zaten gördüğünüz gibi öyle çok zayıf, sıfır beden bir kız da değilim. Yemek yemeye aşırı düşkünüm. Şaka bir yana ama şu sıralar kalbim de aklım da çok başka yerlerde. Ama tabii mankenlik yapsam bile, babam ben ne yaparsam yapayım, arkasında geçerli bir nedenim olduğunu bilir ve kararlarıma saygı duyar. 

Uluslararası ilişkiler ve çocuk psikolojisi üzerine eğitim almışsın. Bundan bahseder misin? 
Amerika’da dil okuluna gittikten sonra Uluslararası İlişkiler bölümüne başladım ama bir şeylerin eksik olduğunu ve o bölümün çok da ruhuma iyi gelmediğini hissettim. Sevmeyerek bir bölüm bitirmektense, radikal bir kararla sıfırdan başlamayı ve bölüm değiştirmeyi tercih ettim. Okul öncesi çocuk eğitimi ve çocuk psikolojisi okudum. Çocuklara çok düşkünüm ve eğitmenlik alanında da çok sabırlı olduğumu düşünüyorum. Amerika’da yuvalarda çalıştım, sertifika programlarına katıldım, her yaş çocuk grubunun içinde bulundum. Çocuklarla ilgili ne varsa okumak, görmek, bilmek istiyorum. Çünkü onların dünyasına girmek beni daha huzurlu daha mutlu bir insan yapıyor. 

Anne-babası ayrılmış biri olarak aile kurumu senin için ne ifade ediyor? Bu süreç senin için zor muydu? 
Aile tabii ki çok önemli benim için. Aslında ayrı olmuşlar, beraber olmuşlar çok da önemli değil. İkisi de iyi birer birey olsunlar, anne baba olarak ayrı ayrı o çocuğun kalbini sevgi, saygı, huzurla doldurabilsinler, bu bana yeter. Annemle babam, ben 2 yaşındayken ayrılmış. Ayrılma sürecine tanık olmadığım için şanslı sayıyorum kendimi. Zaten sağ olsunlar ikisi de bana istediğim sevgiyi, ilgiyi gösterdi. Birbirlerine olan saygıları da hiç bitmedi. Hâlâ arkadaşlar. Bu da beni mutlu etmeye yetiyor. 

Aile kurmayı ister misin? 
Allah kısmet ederse, doğru zamanda, doğru kişiyle istiyorum tabii ki. 

KALBİNE BİR DE GÖZLERİNE AŞIĞIM

Yavuz Bey’in muhafazakâr yönleri var mı? Sizi kısıtlar mı? 
Babam hep koruyucu kollayıcı bir babaydı. Özellikle lise cağlarım ve sonrasında daha temkinli, daha dikkatli ve izleyiciydi. Benimle hep konuşmalar yapardı. Ben de elimden geldiğince dikkatli yaşamaya ve babamın 
istediği gibi bir evlat olmaya çalıştım. Bunun dışında eğer eteğimin boyu gözüne kısa gözükmüşse, bana bir bakış atması yeterli oluyor zaten (kahkahalar). 

DÜŞENİN ELİNDEN TUT

Size en çok neyi öğütler? 
Babamdan öğrendiğim o kadar çok şey var ki. Öncelikle ve daima barış barış barış barış. “Hep ezilenin, güçsüzün yanında ol, yardıma ihtiyacı olana yardım et, düşenin elinden tut” der bana. “Vicdanını sakın kaybetme” der. Onu yakından tanıyanlar da, ne kadar yardımsever ve vicdanlı bir 
adam olduğunu iyi bilirler zaten. 

Babandan çekinirmişsin. Neden? 
Babamdan ayrı büyüdüğüm için çekindiğim taraflarım çoktu eskiden ama zamanla aştım onları. Aslında ben biraz da babadan çekinilmesi gerektiğine inananlardanım. Onun bile keyfi başka. 

Baba figürüyle büyümemenin avantajı ve dezavantajı ne oldu senin için? 
Bir avantajı olduğunu düşünmüyorum. Sadece annemle birbirimize daha çok bağlanarak, birbirimizi daha iyi anlamaya çalışarak yaşadık. Annem benim ruhuma en iyi gelen kişiydi. Baba figürüyle büyümemenin dezavantajları tabii ki vardı ama şu anda onları düşünmek istemiyorum. Çok şükür, o yıllarım çok eskide kaldı. 

Babasına âşık kızlardan mısın? 
Kuşkusuz. En çok da vicdanlı tarafına, çocuksu kalbine, bir de gözlerine. 

Ünlü bir babanın kızı olarak yeni gündeme geliyorsun. Medyayla mesafeli bir ilişkin var hatta belki de hiç yok. Bunu nasıl başardın? 
Açıkçası başarmaya çalıştığım ya da özellikle uğraştığım bir durum olmadı aslında. Sadece medya önüne çıkmayı tercih etmedim. O dünya çok başka bir dünya, ne kadar renkli gözükürse gözüksün, aynı zamanda çok da yıpratıcı olduğunu düşünüyorum. 

HAYALLERİMİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORUM

Müzikle ilişkin nasıl? Sen niye müzisyen olmayı tercih etmedin? 
Böyle bir baba ve halk ozanı bir babaanneye sahip olunca, müzikle büyümem kaçınılmaz oldu. Ben sanatla, müzikle uğraşan her insanın iyi insan olduğuna inananlardanım. Müzikle aram çok iyidir. Ruhuma iyi gelen her tür müziği dinlerim. Ortaokul yıllarında piyano dersleri aldım. Amerika’ya gittikten sonra ise keman aldım kendime. Yıllardır keman öğrenme isteği vardı içimde. Dersler almaya başladım ve en sevdiğim hobilerim arasında yerini aldı. Ruhuma iyi geliyor! Tabii diğer yandan da özüm türküler tabii ki. Onlarla büyüdüm, sazın sesini duymak ayrı bir dokunur içime. Müzisyen olmayı çok isterdim ama hayat farklı yollara çıkardı beni. Yine de hep müziğin içindeyim. Dinlemeyi, söylemeyi, yeni müzisyenler, yeni şarkılar keşfetmeyi seviyorum. 

İleriye dönük hedeflerin neler? 
O kadar çok var ki. Konservatuvara hazırlanan öğrenciler görmek, çocukların enstrüman çalmalarına hatta belki de enstrümanla ilk tanışmalarına şahit olmak, sanatı seven tüm insanların okulumuzda buluştuğunu görmek hedeflerim arasında. Sonrasında ise, yıllardır çocuklar için açmayı istediğim bir okul planım var. Çok kapsamlı bir proje olacak. Bunun dışında görmediğim yerler görmek, yeni diller öğrenmek, enstrümanlar çalmak, daha çok şarkı söylemek, hayallerimi gerçeğe dönüştürmek, hayatla güzel şeyler paylaşmak istiyorum.  

SEVMEK ZOR ZANAAT

Genç bir kız olarak ilişkilere bakışın, yorumlayışın nasıl?  

Yaşımdan büyük laflar etmeyi sevmem ama bu devirde sevmek zor zanaat! 

Bu genç yaşında sana bunları söyleten ne oldu?
Ben de genç bir kızım. Benim de bazı arkadaşlıklarım, hayallerim ve hayal kırıklıklarım oldu tabii ki. 

Babanızın kız arkadaşı Öykü Hanım’la aranız nasıl? 
Gayet iyi. Onlar birbirine karşı sevgi ve saygı duydukları ve birbirlerine iyi gelebildikleri sürece benim için bir sorun yok. 

Gazetemiz aracılığıyla babanıza ne söylemek istersiniz? 
“Sen hep türkülerini söyle baba” diyorum. Turnaların hep uçsun, kara trenin hiç gecikmesin, Tanrı’dan dilediğin tüm dilekler gerçek olsun (gülüyor). 

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız
Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Bakan Uraloğlu tarih verdi: İki ili birbirine bağlayacağız

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı
Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı

Murat Kurum, BAYKAR'ı ziyaret etti: Türkiye'nin geleceğine olan inancım arttı