• $32,3773
  • 35,096
  • 2325.97
  • 9094.31
18 Nisan 2019 Perşembe 17:02 | Son Güncelleme:

PKK/YPG'yi nasıl kurtaracağının derdine düşen McGurk, Türkiye düşmanlığını zirveye taşıdı

PKK/YPG'yi nasıl kurtaracağının derdine düşen McGurk, Türkiye düşmanlığını zirveye taşıdı

ABD Başkanı Trump’ın DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilciliği görevini sürdürdüğü dönemde terör örgütü PKK/PYD-YPG’nin en büyük destekçisi olan Brett McGurk, “Suriye’deki Acı Gerçekler” başlıklı bir makale kaleme aldı. Trump’ın Suriye’den çekilme politikasını baştan sonra eleştiren McGurk, çocuğu gibi besleyip büyüttüğü SDG’nin ABD’den bölgeden ayrılmasından sonra nasıl ve kim tarafından korunabileceğine ilişkin beklentilerini yazdı. Terör örgütü PKK/YPG’nin çatı örgütü olan SDG’ye methiyeler düzen McGurk, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik düşmanlığını da tekrar tekrar dile getirdi.

TM DİJİTAL HABER MERKEZİ

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski DEAŞ’la Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, “Suriye’deki Acı Gerçekler” başlıklı bir makale kaleme alarak, hem Trump’ın Suriye’den çekilme kararını eleştirdi, hem de Türkiye düşmanlığını perçinledi. Görev süresi boyunca terör örgütü PKK/PYD-YPG’nin en büyük destekçisi olan McGurk, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin ardından çocuğu gibi besleyip büyüttüğü SDG’yi hangi ülkenin koruyabileceğini söyledi.

Foreign Affairs için kaleme aldığı makalesinde Suriye’nin 2011 yılında başlayan savaşın ardından üç bölgeye ayrıldığını anlatan McGurk, ABD ve “müttefiklerinin” Fırat’ın doğusundan neden çekilmek istemediklerinin işaretini verircesine, en büyük toprak parçasının Esed rejiminde kalmasına rağmen enerji ve tarım bakımından en zengin toprakların ise terör örgütü SDG kontrolündeki kısımda bulunduğunu söyledi.

“ABD, SURİYE’DEKİ ÇIKARLARINI KORUMAK İÇİN İKİ KONUYA ODAKLANMALIDIR”

ABD Başkanı Trump’ın Aralık 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrası Suriye’deki bütün askerlerini çekme kararı aldığını hatırlatan McGurk, “Söz konusu plana ilişkin gelinen son noktada, Suriye’nin kuzeydoğu bölgesi ve güneydoğusundaki El Tanf üssünde 200’er adet asker bırakmak öngörülüyor. Fakat bu plan, hiç asker bırakmamaktan daha risklidir; çünkü burada bırakılacak birlikler, şu an yaklaşık 10 kat fazla sayıda askerin yürüttüğü görevi devralacaklar.” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Suriye’deki çıkarlarını korumak için özellikle iki konuya odaklanması gerektiğini belirten McGurk, “Bunlar, DEAŞ’ın geri dönüşünü engellemek ve İran’ın İsrail’e tehdit oluşturabilecek şekilde kuvvetlendirilmiş bir askerî varlığa erişmesine izin verilmemesidir.” dedi.

Söz konusu makalede istifasına giden süreci de anlatan Brett McGurk, şu satırları kaleme aldı:

“ABD Dışişleri Bakanlığında 11 Aralık 2018 tarihinde sahneye çıkarak DEAŞ’ın yıkıldığını ve artık Suriye’den çekilebileceğimizi belirtmenin pervasız bir davranış olacağını söylemiştim. Fakat bunun üzerinden henüz 8 gün geçtikten sonra ABD Başkanı Trump, Twitter hesabı üzerinden DEAŞ’ın yıkıldığını ve artık Suriye’den çekileceğimizi söyledi. Bunun üzerine de zaten 22 Aralık’ta istifamı verdim.”

“SDG KONTROLÜNDEKİ BÖLGE, ENERJİ VE TARIM BAKIMINDAN ÇOK ZENGİN”

Suriye’nin 2011 yılında başlayan savaşın ardından üç güçlü bölgeye ayrılmaya başladığını anlatan McGurk, “Bunların ilki ve en büyüğü rejim kontrolünde bulunan kısımdır. Ülkenin üçte ikisini kapsayan bu alan, Şam ve Halep gibi kentlerin yanı sıra ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 70’ine ev sahipliği yapıyor. Buraya askerî ve ekonomik olarak dev bir güç olan Rusya ve bölgesel bir güç olan İran’ın desteği akıyor.” sözlerini kullandı.

İkinci bölgenin Suriye’nin kuzeybatısında bulunan ve muhaliflerin kontrolü altında olan kısım olduğunu ifade eden McGurk, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin burada bir ateşkes hattını korumakta olduğunu yazdı.

Üçüncü bölgenin ise Vaşington ve müttefiklerince desteklenen terör örgütü PKK/YPG’nin çatı örgütü SDG kontrolündeki bölge olduğunu anlatan McGurk, ABD ve “müttefiklerinin” neden özellikle bu bölgede bulunduğuna açıklık getirircesine, “Çok önemli enerji kaynaklarına, ziraî zenginliğe ve yaklaşık dört milyonluk nüfusa ev sahipliği yapan ve ülkenin yaklaşık üçte birini kaplayan bu kısımda Fransa’nın İngiltere’nin ve ABD’nin özel kuvvetleri bulunuyor.” ifadelerine yer verdi.

“TIPKI AFRİN’DEKİ GİBİ MÜNBİÇ’TEN DE YPG’Yİ PÜSKÜRTÜRLER”

ABD’nin Suriye’deki varlığının Ankara ile Vaşington yönetimleri arasındaki ilişkinin yönetilmesi açısından hayatî önem taşıdığını aktaran McGurk, “ABD’nin Suriye’deki askerî varlığını sonlandırmak, tıpkı Ocak 2018’de ABD koruması altında bulunmayan Afrin’deki YPG güçleri gibi Münbiç’teki SDG de yok edilmesiyle sonuçlanacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin operasyonunun aynısını Suriye’nin kuzeydoğusunda da gerçekleştirerek buradaki YPG güçlerini püskürtmek istiyor.” sözlerini kullandı.

ABD’nin bölgedeki varlığının ABD’li diplomatlara Türkiye’yi mantıklı çerçevesinde ikna edebilmesi ve SDG’nin korunması adına zaman kazandırdığını anlatan Brett McGurk, “Böylesi bir anlaşmadan önce Suriye’den çekilmek, bölgeye yıkımdan başka bir şey getirmeyecektir.” dedi.

“SDG’YE YÖNELİK SALDIRI GİRİŞİMİ, ANKARA-VAŞİNGTON İLİŞKİLERİNİ ZEDELER”

ABD’nin Türkiye’ye karşı terör örgütü PKK/PYD-YPG’ye sunduğu maddî ve manevî destekten dolayı Ankara-Vaşington hattının çatırdamaya başladığını ıskalayan McGurk, “ABD’nin, Türkiye’nin resmi bir müttefik olmasına rağmen etkili bir ortak olmadığını kabul etmesi gerektiğini” yazdı.

Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S-400 hava savunma sistemlerini de gündeme getiren McGurk, “ABD askerleri Suriye’den çekilse bile, SDG’ye yönelik herhangi bir saldırı girişiminin ABD-Türkiye ilişkileri bağlamında ciddi sonuçlar doğuracağı Ankara’ya açık bir şekilde anlatılmalıdır.” sözleri ile Vaşington yönetiminin Ankara’ya yönelik baskı dilini satırlarına taşıdı.

“ABD, SURİYE’DEKİ HAKİM GÜCÜN RUSYA OLDUĞUNU KABUL ETMELİDİR”

ABD’nin Suriye’deki hakim gücün Rusya olduğunu kabul etmesi gerektiğinin altını çizen Brett McGurk, “Vaşington yönetiminin ne Şam ile ne de Tahran ile hiçbir bağlantısı bulunmaması, onu Moskova’yla birlikte çalışmaya mecbur bırakıyor. Rusya ve ABD’nin Suriye’deki çıkarları örtüşmüyor olsa da, her iki ülke de Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve DEAŞ ile El Kaide’den temizlenmesini istiyor.” ifadelerini kullandı.

Bunun yanı sıra hem ABD’nin hem de Rusya’nın İsrail ile yakın ilişkileri bulunduğunu ifade eden McGurk, “Suriye’deki kriz, Vaşington ile Moskova yönetimlerinin doğrudan iletişime geçmemesi durumunda asla çözülemez. ABD, Rusya’yla yaşamakta olduğu bütün problemleri bir kenara bırakıp Suriye konusunda farklı bir tavır sergilemelidir.” diye yazdı.

“ABD’DEN SONRA SDG’Yİ KORUYABİLECEK TEK ADAY RUSYA’DIR”

ABD’nin Suriye’den çekilmesi durumunda terör örgütü PKK/YPG’nin çatı örgütü olan SDG’nin Suriye’nin kuzeydoğusunu elinde tutabilmesi için yeni bir “hayırsever”e ihtiyaç duyacağını yazan McGurk, görev süresi boyunca çocuğu gibi besleyip büyüttüğü SDG’nin korunmasıyla ilgili olarak, “Bu rol için tek uygun aday Rusya’dır.” dedi.

 

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı
Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Dış ticaret açığı yüzde 44,2 azaldı

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!
Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Emeklilere indirimli bilet müjdesi!

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi
Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi

Tam 1,5 milyar... Dış kaynak akışı bu yıl da hız kesmedi